24 Mart 2015 Salı

Kelt Mitolojisi - Fiona Macdonald

Kelt Mitolojisi çok merak ettiğim bir konu. Akılçelen Kitaplar'dan 2014'te çıkan bu kitabı görünce hemen aldım. Kapağı da öyle güzel ki, resimde belli olmuyor ama başlığı ve resimdeki bazı ayrıntılar altın yaldızla süslenmiş. Kitabın içi de bir o kadar özenli, hikayelerin resimleri, ara sayfalar, sayfa numarası gibi yerler keltik sembollerle süslü. 144 sayfalık kitapta önce Keltlerden ve tarihten kısaca bahsediliyor. Buna göre Keltler güçlü olarak MÖ.800 ve MS.400 yılları arasında yaşamış bir halk, bu tarihten sonra güçlerini kaybederek asimile olmuşlar. Daha çok İskoçya, İrlanda, Galler ve Bretonya denilen bölgelerde yaşamışlar. Kitap Keltlerle ilgili en çok bilinen mitolojik hikayeleri bir araya getirmiş. Ancak belki de çoğu mitolojide olduğu gibi hikayeler -üzgünüm ama- saçma ve karışık. Çoğu kahramanlık temalı öyküler. Sonuç olarak kitap çok kaliteli ancak içerik beni tatmin etmedi:) Keyifli okumalar. Bu arada Kelt Mitolojisi ile ilgili şu sayfaya denk geldim, belki ilginizi çeker;

http://www.mitolojiler.com/kelt-mitolojisi.htm

18 Mart 2015 Çarşamba

İntihar Dükkanı - Jean Teulé

Kitap zevkine çok güvendiğim ve sayesinde pek çok güzel kitap keşfettiğim sevgili arkadaşım Biblio'dan yine çok güzel bir kitap tavsiyesi aldım, Jean Teulé'den İntihar Dükkanı. Sel Yayınları'ndan 2011 yılında çıkan kitap 141 sayfa.

Kısaca yazarı da tanırsak 1953 doğumlu, hem yazar hem de karikatürist. 13 kitap yazmış. Bu kitabı 2012 yılında da animasyon olarak beyaz perdeye uyarlanmış. Çizimleri çok hoş olsa da imdb puanı 6,1'de kalmış.
Kitap itiraf edecek olursam, bana önce pek sevimli gelmedi. Distopik bir gelecekte Mishima ve Lucrece Tuvache intihar etmek isteyen insanlara gerekli malzemeler satılan bir dükkan işletmektedirler. Dünyanın iyice kötüye gittiği bu dönemde herkes bunalımdadır ve intihar gerçekten çok yaygındır. Tuvache'lerin oğulları Vincent ve kızları Marilyn de anne babaları gibi depresiflerdir ancak en küçük oğul Alan küçüklüğünden beri çok pozitif ve neşeli bir çocuktur, bu da Tuvache'leri rahatsız etmektedir, bir kere yaptıkları işle bağdaşmamaktadır bu durum. Ancak birlikte olabilmek için bir tarafın diğerini etkilemesi ve kendi yoluna çekmesi gerekecek, peki hangi taraf olacak bu?

Gerçekten çok şirin, küçük ayrıntılarla aslında görselliği yüksek bir kitaptı. Örneğin bilgisayarın mucidi kabul edilen Alan Turing'in içine siyanür enjekte ettiği elmanın önce yağlı boya tablosunu yapıp sonra elmayı yiyerek intihar ettiğini öğrendim, Apple'ın logosu da buradan geliyormuş. Alan Turing'în hayatını anlatan The Imitation Game'i izledikten hemen sonra okuduğum bu ayrıntı etkileyiciydi.

Kısa, sürükleyici ve hoş bir kitap, tavsiye ederim. Sevgili Biblio'nun yazısını da buradan okuyabilirsiniz.

13 Mart 2015 Cuma

Az- Hakan Günday

Hakan Günday uzun zamandır okumak istediğim bir yazardı. Bir süre önce Çağan Irmak'ın Tamam Mıyız? filmini seyretmiştim, orada yazarın Kinyas ve Kayra romanından bahsediliyordu. Ama okuduğum yorumlarda bahsi geçen kitabın biraz rahatsız edici olabileceğini okuyunca yazarın yine çok popüler olan Az romanını okumaya karar verdim. Bu kitap 2011 yılında ilk çıktığında çok okunmuş ve çok beğenilmişti.

Yazar Hakan Günday 1976 doğumlu. Önce Fransızca Mütercim Tercümanlık bölümüne başlamış, sonra Siyasal Bilgiler bölümüne geçmiş. İlk romanı Kinyas ve Kayra'yı yazmaya 17 yaşında başlamış ve romanını 24 yaşında bitirmiş. 2011 yılına kadar yedi roman yazmış. Ayrıca Dot Tiyatrosu için oyun yazarlığı yapıyormuş.

Az 355 sayfa ve kabaca üç bölümden oluşuyor. İlk bölümün kahramanı Derdâ, güneydoğudaki şehirlerden birinde yaşarken 11 yaşında annesi tarafından okuldan alınıp Hikmetçiler tarikatının müritlerinden Ubeydullah'ın oğlu Bezir'le evlendirilerek Londra'ya götürülür. Bezir şiddete oldukça eğilimli az konuşan garip bir adamdır. Derdâ eve hapsedilir, ama 16 yaşında yaşadığı zulme daha fazla dayanamayacak hale gelince -garip bir ilişkide olduğu- karşı komşusunun yardımıyla evden kaçar. Ama hayat yine de kolaylaşmaz onun için, eroin bağımlılığı da dahil olmak üzere çok daha çetin savaşlar vermek zorunda kalır.

İkinci bölümün kahramanı ise babası hapiste olduğu için hasta annesi ve kendi geçimini evlerinin bitişiğindeki mezarlıkta gelen ziyaretçilerin gösterdiği mezarları temizleyerek sağlamaya çalışan Derda'dır. Derda'nın hayatı da çok zordur, ama onun için hayat Oğuz Atay'la tanıştıktan sonra değişir, yine de güzel anlamda bir değişim olmaz gerçi. Kitabın sonunda ise Derda ile Derdâ'nın hayatı Oğuz Atay sayesinde kesişir.

355 sayfalık bu kitap kesinlikle sayfaları merak içinde çevirtiyor size, bir çırpıda okuyorsunuz, her ne kadar yaşananlar hiç iç açıcı şeyler olmasa da... Kitabı beğenmediğimi söyleyemem ama beğendim de diyemiyorum sanki. Kitaptaki olaylar gerçekten bir yerlerde birileri tarafından yaşanıyor, evet, ama romanda bu kadar korkunç olayın üst üste gelmesi bana inandırıcı gelmedi, romanın inandırıcı olması gerekiyor diye bir şey de yok tabi ama... Kısacası bu da bir tür, ama çok bana hitap eden bir tür olmadı. Keyifli okumalar...

Bu arada kapak resmini çok beğendim:)

Resim:http://www.ntv.com.tr/j/NTVMSNBC/Components/ArtAndPhoto-Fronts/Sections-StoryLevel/K%C3%BClt%C3%BCr%20Sanat/Edebiyat/130507-az.hlarge.jpg

6 Mart 2015 Cuma

Bahçede Eğlence - Katherine Mansfield


Blogumu takip edenler kırtasiye düşkünlüğümü bilirler. Mürekkep Faresi blogu da dolmakalem ve mürekkep severlerin sıkı takip ettikleri bir adres. Benim de çok severek takip ettiğim bu blogda sık sık çok güzel çekilişler düzenleniyor. Geçenlerde ben de buradan harika bir hediye seti kazandım, işte hediyelerim: Parker GT 15 dolmakalem ve tükenmez kalem seti, Diamine Emerald mürekkep, kedili çok şirin bir defter ve sevgili Mürekkep Faresi'nin zevkli seçimi olan Katherine Mansfield'in Bahçede Eğlence isimli öykü kitabı.

Hediyelere gerçekten bayıldım, dolmakalem ve mürekkep çifti hemen en sık kullandıklarımdan biri oldular. Ah bir de söylemeyi unuttum resimde gördüğünüz Legami'nin bu şipşirin not kartına tek kelimeyle bayıldım.

Şimdi gelelim Katherine Mansfield'e. Doğrusu kendisi önceden bildiğim bir yazar değildi. İş Bankası Yayınları'nın Modern Klasikler Dizisindan çıkan kitap 228 sayfa. Yazarımız 1888-1923 yıllarında yaşamış, Yeni Zellanda'da doğup, 19 yaşındayken yazar olmak üzere İngiltere'ye yerleşmiş. Kısa öyküler yazmış ve adını duyurmayı başarmış. 34 yaşındayken veremden hayatını kaybetmiş.

Kitapta 15 öykü bulunuyor. En uzunları Körfezde ve kitaba adını vermiş olan Bahçede Eğlence. Benim en beğendiklerim ise Kızın İlk Balosu ve Ölü Albayın Kızları oldu. Yazım tarzı olarak romantik denilebilir sanırım. Hikayelerin bir kadın tarafından yazıldığı çok net anlaşılıyor, oldukça hassas ve naif bir bakış açısı var, zaten yazarın resmine bakınca kendisinin de öyle olduğu görülüyor bence, çok beğendim. Örneğin "Kızın İlk Balosu"nda şen şakrak, heyecanlı bir balodaymışsınız gibi hissediyorsunuz gerçekten, müzikten ve kalabalıktan dolayı bölük pörçük yapılan konuşmalar, ilk balosuna katılmış bir kızın herşeyden kamaşan gözleri, tek kelimeyle harika bir öyküydü. Diğer öyküler de öyle güzel ki, tek bir ayrıntıyla sizi yakalamayı başarıyor. Tavsiye ederim, keyifli okumalar dilerim. Ayrıca Mürekkep Faresi'ne de bir kere daha teşekkür ederim:)

5 Mart 2015 Perşembe

SANATA VE KEŞİFLERE YER AÇIN, GENÇLER GELİYOR!

Son senelerde sanat alanında yapılan yatırımlar ve etkinlikler gün geçtikçe artıyor ve gelişiyor. Özellikle İstanbul’da hayat bulan bu tarz etkinliklerden biri var ki, çok kısa sürede hem kendine has tarzı hem de izlediği yol ile oldukça ses getirdi. Bundan 2 sene önce, ulaşılabilir sanat alternatifi olarak yola çıkan ve her yıl yeni sanatçıların üretimleriyle gelişen Mamut Art Project’ten bahsediyoruz. Mamut Art Project bu sene Akkök Holding’le birlikte yoluna devam ediyor. Akkök Holding gibi güçlü şirketlerin genç sanatçılara destek olması, hiç şüphesiz ülkemizde kültür sanatın gelişmesinde ve yaygınlaşmasında önemli rol oynuyor. MAP’15 by Akkök hakkında daha fazla bilgi almak isterseniz, www.mamutartproject.com adresini ziyaret edebilirsiniz.



Proje, genç sanatçıları, koleksiyonerler, galeriler, kültür-sanat kurumları ve sanatseverlerle galeri, müze, atölye gibi alışılagelmiş mekanların dışında, bir araya getirmeyi hedefliyor. 


İsmini de insanoğlunun mağaralarda keşfedilmiş ilk çizimlerinde en çok görülen figürlerden biri olan “mamut”tan alıyor. Bir başka deyişle, “Mamut” bu projede sanatçıların büyük kitlelere göstereceği ilk eserlerini simgeliyor. 


Mamut Art Project 2015 by Akkök’ün her yıl alanında uzman farklı isimlerden oluşan jürisi bu sene, Agah Uğur, Başak Şenova, Eda Kehale Argun, İnci Eviner ile Osman Erden'den oluşuyor. Jüri bu yıl başvuruda bulunan 1000’e yakın portfolyoyu değerlendirdi; yurtiçi ve dışından toplam 56 genç sanatçının 400 adet eserini sergilemeye layık buldu. Projeye bu yıl İstanbul, Ankara ve İzmir’in yanı sıra Diyarbakır, Konya, Nevşehir, Van, Karabük, Malatya, Kırklareli, Edirne’den genç sanatçılar da ilgi gösterdi. Mamut Art Project 2015 by Akkök, bu sene sınırlarını Türkiye dışına taşıyarak Fransa, Ukrayna, Almanya, ABD, Avustralya, Hollanda, Bulgaristan, İsviçre, İran’dan sanatçıların da ilgisini çekti. 


Nerden çıktı bu Mamut?

Bu yıl 26-29 Mart 2015 tarihleri arasında KüçükÇiftlik Park’ta düzenlenecek olan Mamut Art Project by Akkök, fotoğraf eğitimi alan Seren Kohen’in girişimi ve sanat tarihi ve kültür politikaları üzerine çalışmalar yapan Tuba Kocakaya’nın sanat direktörlüğünde gerçekleşiyor.


Mamut Art Project 2015 by Akkök, her sene sanatseverlere yeni sanatçıları keşfetmeleri ve uygun fiyatlar ile ilk koleksiyonerlik adımlarını atabilmeleri için alternatif bir platform yaratıyor.


Bu sene sanatseverleri neler bekliyor?

Genç sanatçıların eğilimlerini, değişen trendleri yansıtan önemli bir platform olma rolünü de üstlenen Mamut Art Project 2015 by Akkök sergisine gelenler özellikle resim alanında bu sene farklı tarz ve tekniklerdeki çalışmaları görme fırsatı bulacaklar. Sergide ayrıca video art çalışmalarının yanı sıra fotoğraf ve güncel sanatın giderek gelişen ve cazibesi artan bir alanı olarak nitelendirilen sound art örnekleri de 26-29 Mart 2015 tarihleri arasında KüçükÇiftlik Park’ta izleyici ile buluşacak.






Bu günlerde karşınıza “Mamut çıkabilir!” dikkatli olun… 

Mamut Art Project 2015 by Akkök projesi çerçevesinde Pera, Sakızağacı, Maçka, Pangaltı, Etiler Akmerkez, Bağdat Cad. Kaya Taksi başta olmak üzere İstanbul genelindeki taksi duraklarında “Mamut sağolsun!” yazılı taksilere rastlayabilirsiniz.



Bir bilgi daha, “Mamut” taksileri “Mamut Art Project 2015 by Akkök” sergisinin açılış günü olan 26 Mart Perşembe günü sergi ziyaretçilerini KüçükÇiftlik Park’ın kapısında karşılayacak.  


Siz de eserinizi sergileme şansı yakalayın!

Akkök Holding ve Mamut Art Project’in birlikte gerçekleştirdiği #yourartismyheart etkinliğine katılan 3 kişi eserini etkinlik süresince Akkök Lounge’da sergileme imkanına sahip olacak. Katılmak için çektiğiniz fotoğrafı Instagram ya da  Twitter hesabınızdan #yourartismyheart hashtagiyle paylaşmanız gerekiyor. Yarışma hakkındaki detayları www.yourartismyheart.com adresinde görebilirsiniz. Ayrıca gönderdiğiniz fotoğrafın daha fazla oy alması için buradan arkadaşlarınıza da gönderebilirsiniz. 

Bir boomads advertorial içeriğidir.


1 Mart 2015 Pazar

Atanamayanlar- Başar Öztürk

1982 doğumlu yazarın ilk kitabı Atanamayanlar. Ben önce kapağını görüp çok beğenmiştim, içine göz attığımda da beni hayal kırıklığına uğratmayacağını anlamıştım. Okuyanus Yayınları'nın Üç Günlük Dünya Edebiyatı serisinden bir kitap bu. Kitabın başında da Üç Günlük Dünya Edebiyatı ile ne kast edildiği açıklanmış.

Atanamayanlar ismi bir çok kişiye ilk başta atanamayan memurların çektiği sıkıntılarla ilgili bir kitap izlenimi verse de asıl gönderme Oğuz Atay'ın Tutunamayanlar kitabına. Kitabımız üç bölüm ve ek kısımlarından oluşuyor. İlk bölümdeki kahramanımız Ülgen bir devlet dairesinde çalışmaktadır ancak hayatı çok sıkıcı ve anlamsızdır, özellikle yalnızlıktan çok muzdariptir. Bu kısır döngüyü kırmak için de kendisine ilkokul hayat bilgisi kitabını kılavuz seçer. Ondan aldığı feyz ile ilk adım olarak çalıştığı dairedeki üstü Hikmet Bey ile yakınlaşmaya çalışır. İkinci bölümde ise Ülgen'i teğet geçen, Hikmet Bey'in oğlu Nihat'ın hayatına konuk oluruz. Bir fotoğrafçının yanında çalışan Nihat'ın hayatı hiç tanımadan fotoğrafını çektiği Ülgen'i ararken yaşadığı içsel hesaplaşma ile değişir.

Gerçekten değişik bir kitaptı. Bazı kısımlarında kurgu daha inandırıcı olabilirdi diye düşündüm ama yazar kurgudan ziyade kahramanlarına söyletmek istedikleri ile daha çok ilgilenmiş. Yazarın yazım hayatına güzel romanlarla devam edeceğini düşünüyorum. Buradan yazarın kitabıyla ilgili röportajını okuyabilirsiniz, böylece kitabın da daha iyi anlaşılacağını düşünüyorum. Keyifli okumalar:)

Resim:Üç Günlük Dünya Edebiyatı twitter hesabından yayınlanmış.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...