Sayfalar

27 Şubat 2018 Salı

Hah - Birgül Oğuz

Çok sevgili blogger arkadaşım Biblio blogunda yazdığından beri okumak istediğim bir kitap "Hah". Ancak yeni okuyabildim. Kitap ilk olarak Ekim 2012'de Metis Yayınları'ndan çıkmış. Benim okuduğum Mayıs 2015'te çıkan beşinci baskısı. Bu arada kitaba çok uygun olduğunu düşündüğüm kapak resmi Andrew Wyeth'e aitmiş, harika bir seçim gerçekten.

Önce Birgül Oğuz'u kısaca tanıyalım, 1981 doğumlu, Bilgi Üniversitesi'nde Karşılaştırmalı Edebiyat okumuş, aynı okulda Kültürel İncelemeler yüksek lisans programını tamamlamış.Fasulyenin Bildiği isimli bir öykü kitabı var, bu kitabıyla Yaşar Nabi Nayır Edebiyat Ödülü almış.Hah isimli öykü kitabı ile de 2014 Avrupa Birliği Edebiyat Ödülü'nü kazanmış.

Hah 79 sayfa ve "Tuz Ruhun", "Dan", "Su Ruhu" isimli üç ana bölümden oluşuyor. Aslında bu öyküleri anlatmak, özetlemek pek mümkün değil, çünkü neredeyse şiir gibiler. İlk bölümde bir ölüm ve üç kız kardeş var diyelim kabaca. İkinci bölüm Dan benim en sevdiğim bölüm oldu. Sevgilisiyle yaşama tutunma mücadelesi veren genç bir kız anlatılıyor. Su Ruhu da oldukça etkileyiciydi, babasını kaybetmiş genç bir kız anlatılıyordu.

Biblio blogunda benim de kitaptan en sevdiğim yeri alıntılamış:) Ben de başka bölümden kısa bir paragrafa yer vereyim;

"Kim bilebilir kıyıya vurup tuzla buz olan bir dalganın nerede başladığını, denizin karnında kaç gün yuvarlandığını, ay ışığında sırtından kayan gümüş pullu balıkların ve tek hücreli acayip yaratıkların sayısını, suyun yüzünde belli belirsiz bir ürperişle başlayıp çakıl ve kuma heybetli bir devrilişle sonlanan bu olayın hangi imkan ve zamandan geçtiğini kim bilebilir?..."

Hah benim çok etkilendiğim, arada bir sayfalarını karıştırmak isteyeceğim bir kitap oldu, tabi şiirsel yapısı, net bir başı sonu olmadığı için modern biçimleri sevmiyorsanız hoşunuza gitmeyebileceğini de ekleyeyim. Keyifli okumalar dilerim.

Resim 2: https://www.goodreads.com/author/show/5830560.Birg_l_O_uz

19 Şubat 2018 Pazartesi

Hygge; Danimarkalıların Mutluluk Sırrı - Meik Wiking


Birkaç ay önce amazon’da mutluluk üzerine kitaplar arıyordum, o zaman karşılaşmıştım Hygge ile. İlk defa duygduğum bu kelime bana pek bir şey ifade etmemişti tabi ama bu isimde çok fazla kitapla karşılaştığıma şaşırmıştım, “evde hygge”, “hygge tarifler”, “hygge dekorasyon önerileri” gibi pek çok kitap vardı. Ama içlerinden en popüler olanı ise Meik Wiking’in yazdığı Hygge isimli kitaptı. O zaman bu kitabı almaya kararvermiş ama son anda -iyi ki- vazgeçmiştim. Hatta o sıra kitabın orijinalini Pandora’da görmüştüm. Kasım 2017’de de kitap Pegasus Yayınları’nca dilimze kazandırılmış. Çevirisini Medina Azadoğlu’nun yaptığı kitap 287 sayfa. Aynen orijinali gibi harika, ciltli, yaldızlı bir kapağı ve güzel resimlerle dolu hoş bir sayfa tasarımı var. 287 sayfa ama oldukça kolay okunuyor, ben kitabı orta bir  hızla iki günde bitirdim.

Gelelim Hygge’ye, kısaca kitabın alt başlığında da söylendiği gibi Danimarkalıların mutluluk sırrı veya mutluluk yöntemleri diyebiliriz. Yazar hygge tanımına ve diğer ülkelerde kullanılan benzer tanımlardan farklarına geniş yer ayırmış, Doğrusu hygge neredeyse sezgilerle anlaşılacak bir şey olmuş, örneğin pasta ne kadar kremalıysa o kadar hyggedir, veya 3-4 kişi 2 kişiden veya 10 kişiden daha hyggedir, gibi.

Hygge esasen yaptıklarınızı daha samimi, sıcak ve keyifli hale getirmeyi hedef alıyor. Mesela aydınlatma çok önemli bir faktör, sert ve yoğun ışıklar hygge değil, en iyisi hafif loş ışıklar, özellikle de mum ışığı. Danimarkalılar bu konuda neredeyse takıntılı. Güzel yiyecekler, özellikle de pastalar, tatlılar, şekerlemeler hyggenin önemli bir parçası; sağlığımızı tehlikeye atmadan kendimizi şımartmak çok hygge bir şey :))


Kitap hemen hemen ilgili bütün konulara değinmiş, giyimde hygge, dekorasyonda hygge, arkadaşlarla yemek yerken hygge, her mevsim hygge, noelde hygge, hygge ve mutluluk kitapta ele alınan diğer bazı konular. Yazar zaten mutluluk araştırmaları yapan Mutluluk Araştırmaları Enstütüsü’nün kurucusu, dolayısıyla kitapta çok sayıda araştırma sonucu da yer alıyor. Ben kitabı çok sevdim ve ilham verici buldum. Şık bir kitap olması da kitabı oldukça hygge kılıyor zaten.  Tavsiye ederim, keyifli okumalar :)

13 Şubat 2018 Salı

Gökyüzü - Reşat Nuri Güntekin

Reşat Nuri Güntekin’in okuduğum onikinci  eseri. 1982 yılında İnkâp ve Aka Kitabevleri’nden çıkan eser 240 sayfa, yazarın 1935 yılında yazdığı onbirinci romanı.
 
Gökyüzü benin en beğendiğim Reşat Nuri Güntekin eserlerinden biri oldu. Kitap 1931 yılında başlıyor, kahramanımız 60’lı yaşlarının başında olmasına rağmen oldukça bakımlı ve genç görünüşlü, aynı zamanda hali vakti yerinde bir beydir. Önce bize geçmişini anlatır, tıbbiyeyi bir takım hükümet karşıtı fikirlerinden dolayı yarım bırakmak zorunda kalmış, bu yüzden bir kaç senesini de Trablus’ta sürgün geçirmiştir. Ancak daima neredeyse inançsızlığı ile övünmüş, sadece bilimselliğe değer vermiştir. Kimsesiz bir akraba kızı olan genç Sevim’i bir takım olaylar sonucu yanına almaya karar verir. Sevim’de aynen kahramanımız gibi adeta inançsızlığı ile övünmekte, onun gibi bilimsellik dışında bir şeye değer vermemektedir. Kahramınızın arkadaşı Mükerrem Bey ise onların aksine spiritülellikle yakından ilginenmektedir. Mükerrem Bey spiritualizm camiasında bilinen biri olduğu için kendisine bu konuda çeşitli davetler de gelmektedir. Bir gün kendisini önemli bir ruhçuluk seansı için Bursa’ya davet ederler. O da arkadaşını ve Sevim’i de gezmek bahanesiyle kendisine katılmalarını teklif eder. Bursa’ya gidip hep beraber gezerler ve seansa da katılırlar, ancak seans sırasında bayılan Sevim bir türlü kendine gelemez ve sonrasında çok ağır bir hastalık geçirir. Doktorlar bir türlü teşhis koyamazlar. Bu sırada kahramanımız bilim ve çoğu zaman aşağı gördüğü inançlar arasında çelişkiler yaşar. Hikayemiz 1939 yılında son bulur.
 
Başta da dediğim gibi kitabı çok beğendim, yazar “gökyüzü” kelimesi ile inançları anlatmak istemiş. Ön planda çeşitli olaylar vasıtasıyla inanç meselesi işlenirken, arka planda yazarın detaylı anlatımı sayesinde gösterilen ayrıntılarda o günkü yaşam şekli, alışkanlıklar konusunda bilgi sahibi olmak mümkün. Kısacası Gökyüzü benim çok beğendiğim bir Reşat Nuri Güntekin romanı oldu, size de tavsiye ederim, keyifli okumalar dilerim.


10 Şubat 2018 Cumartesi

Sevgililer Günü için dev hizmet! Her ilişkiye uygun birbirinden farklı hediye önerisi

Evet, yine o malum tarih yaklaştı. Belki uzun zamandır evlisiniz, “Artık Sevgililer Günü mü kaldı bize?” diyorsunuz. Belki uzatmalı sevgilisiniz, her 14 Şubat geldiğinde ne alacağınızı kara kara düşünüyorsunuz. Belki yeni bir sevgili yaptınız, heyecandan ne alacağınızı bilemiyorsunuz. Belki de bu günü evinizde tüylü, minik dostlarınızla geçirecek ve “En güzel sevgi bu!” diyorsunuz. O da mı değil? E, o zaman neden kendi kendinize hediye almıyorsunuz? Tamam, merak etmeyin; bu listede hepinizi düşündük.




 

- İlişkiyi heyecanlandırmak için baştan çıkarıcı bir koku alın. Kokular hafızada yer bırakır ve her yeni koku bambaşka hatıralar yaratır. Hazır kış ayındayken baskın ve egzotik kokuları tercih edebilirsiniz. 


Kadın parfüm önerimiz için tıklayın! 


Erkek parfüm önerimiz için tıklayın! 


- İlişkinizin başladığına dair sosyal medyada boy boy fotoğraflarınızı sergilediniz büyük ihtimalle. Ama unutmayın, geleneksel fotoğraf albümünün anlamı her zaman çok başkadır. O nedenle, HP Sprocket kırmızı fotoğraf yazıcısı sevgililer günü için çok keyifli bir hediye olacaktır.  HP Fotoğraf yazıcısı için tıklayın!

 


- Bu önerimiz ise beylere. Her zaman geç kalmasına sebebiyet verdiği için söylendiğiniz eşinizin makyaj setini yenileyerek şaşkınlık yaratmaya ne dersiniz? Kadınlar kozmetik ürünlere bayılır, biliyorsunuz.  Kozmetik ürünleri için tıklayın!



Her Pazartesi beraber spor yapmaya niyetleniyor ama ilişkideki bir taraf planları bozuyorsa, şahane bir fikrimiz var. Motivasyonu yükseltecek bir akıllı bileklik! Fiziksel aktiviteleri detaylı bir şekilde takip etmeye olanak tanıyan bu bilekliklerle spordan kaçmak yok, sağlıklı hayata hemen başlamak var. Akıllı Bileklikler için tıklayın!



- Romantiklik önemli. Karşınızdakine ince bir ruhu ve ince zevklere sahip biri olduğunuzu göstermek için en iyi gün, bugün! Hediye edeceğiniz retro bir plakçalarla eski plakları dinleyip, romantik bir akşam geçirebilirsiniz. Retro plakçalarlar için tıklayın!


Ben hala kararsızım daha fazla seçeneğe bakmalıyım diyorsanız zaman kaybetmeden buraya tıklayabilirsiniz

Bir boomads advertorial içeriğidir.

5 Şubat 2018 Pazartesi

Not: Seni Seviyorum - Cecelia Ahern





Daha önce Love, Rosie filmini izleyip çok sevmem üzerine, filmin uyarlandığı roman olan Kadere Bak’ı okumuş ve sevmiştim. Aynı yazarın romanından uyarlanan Not:Seni Seviyorum filmini de sevdiğimden yine romanını okumaya karar vermiştim. Turkuvaz Kitapçılık’tan 2009’da çıkan kitap 421 sayfa olup Dilek Şendil tarafından çevrilmiş.
Holly’nin çok aşık olduğu eşi Gerry aniden hastalanır ve hayatını kaybeder. Henüz 30 yaşında olan ve hayatını hala düzene oturtamamış Holly için bu tam bir yıkım olur. Ancak onu çok iyi tanıyan Gerry sevgili eşinin yaşayabileceklerini tahmin etmektedir, bu yüzden hem onun birden bire boşluğa düşmesini önlemek hem de yavaş yavaş hayatını düzene sokmasına yardım edebilmek için ona güzel bir sürpriz yapar, vefatından sonra Holly’nin her ay açıp okuyacağı ve yapmasını istediği bir şey içeren kısa mektuplar bırakır ona. Örneğin ilk ay ondan basit bir şey ister, her gece yataktan çıkıp ışığı kapatmaktan nefret ettiği için bir başucu lambası almasını ister ve b u böyle devam eder. Holly bu süreci atlatırken ailesi ve arkadaşlarının desteğiyle geçirecektir...
Açıkçası kitabı pek de beğenmedim, film çok daha güzeldi, belki de filmdeki görsellik de filmde çok güzeldi tabi, ayrıca bence kurgusu da daha güzeldi. Kısacası son zamanlarda başgösteren aşk romanı okuma isteğim kursağımda kaldı:)) Var mı bana aşk romanı tavsiyeniz? Keyifli okumalar dilerim...