
Os iusti meditabitur sapientiam,
Adilin ağzı bilgeliğini göstermeli
Et lingua eius loquetur indicium.
Ve dili hakkaniyeti söylemeli
Beatus vir qui suffert tentationem,
Kutsanmış olan, cezbedici günahlara kanmayan insandır
Quoniqm cum probates fuerit accipient coronam vitae.
Tek bir kez denemek için bile olsa yaşamın tacını alacaktır
Kyrie, ignis divine, eleison.
Oh Tanrım, kutsal ateş, merhametli ol
Oh quam sancta
Oh ne kadar kutsal
Quam serena
Ne kadar huzurlu
Quam benigna
Ne kadar yardımsever
Quam amoena
Ne kadar sevimli
O castitatis lilium
Oh, Saflığın zambağı.
Elfen Lied isimli, pek de kaliteli olmayan bir animasyonun, bana göre inanılmaz kaliteli olan şarkısı Lilium’dan bahsedecğim size. Bu animasyonun giriş kısmında Klimt’in Öpücük tablosuna benzer çeşitli görüntüler eşliğinde bu şarkı çalar. İlginç bir nokta şarkının Güney Koreli bir ekip tarafından icra edilmesidir. Sözler de bu ekip tarafından yazılmıştır. Şarkının sözleri cezp edici günahlara kanmayan insanların sonunda mükafatlandırılacağından bahseder ve bunun saflığın zambağı kadar kırılgan ve zor ulaşılır olduğunu söyler, ama buna deyeceğini çünkü ona ulaşmanın kutsallık, huzur, yardımseverlik ve sevimliliği de getireceğini anlatır.
Bana dinlerken düşündürdükleri de başka…Bu şarkı beni başka yerlere götürüyor. Latince konuşulan mistik bir yere, gizemli bir ormana… Sakin ama hüzünlü. En baştaki gonglarla başlıyor şarkı. Sonra melek sesli bir kadın şarkı söylemeye başlıyor, içimiz hüzün doluyor. Yine ilahi bir havada erkekler başlıyor şarkıya, çok değerli ve güzel bir şeyin ziyan oluşu, kaybedilişinden bahsediyorlar sanki. Bütün iyilik ve güzelliklerin yitip gidişi, bir savaşla kayboluşu, insanlığın iflah olmazlığı. Sonlara doğru sözsüz mırıldanış, kadının katılışıyla birlikte geceden sonra doğan güneş gibi hala bir umut olduğunu müjdeliyor sanki. Ne kadar hassas ve kırılgan olsa da saflığın zambağı yine de varlığını sürdürüyor…