Sayfalar
▼
30 Haziran 2011 Perşembe
André Maurois'den "İklimler"
Kitap 1928 yılında yayınlanmış ilk, yazar bu romanda kendi yaşam öyküsüne de kısmen yer vermiş. Kitap iki bölümden oluşuyor, ilk bölüm Philippe'in müstakbel eşi Isabelle ile evlenmeden önce ona hayatını anlattığı uzun bir mektup, ikinci bölümde ise Isabelle Philippe ile evlendikten sonraki hayatlarını anlatıyor. Bu iki bölümde iki farklı Philippe görüyoruz.
Philippe'in hayatının ilk bölümünde "Küçük Rus Askerler" isimli romanda okuduğu bir bölümün etkisinde kalıyor, burada bir grup liseli delikanlı bir oyunda kendi kendilerine ordu oluşturuyorlar ve zarif, göz alıcı güzellikte, üniversiteli bir kızı kendilerine kraliçe yapıyorlar. Delikanlılar yaptıkları şeylerle, başarılarıyla güzel kraliçelerinin gözüne girmek istiyorlar. İşte bu roman Philippe'in karşı cinsten beklentilerini etkiliyor, o hep "kraliçem, amazonum" dediği zarif, güzel ve güçlü kadınlardan hoşlanıyor. Ancak böyle bir kadın karşısına çıkmayınca gençliğinde elde edebildiği bütün kadınlarla gönlünü hoş ediyor. Uzun zaman sonra Odilé ile karşılaşıyor, bu kız gerçekten çok güzel, zarif, içe dönük ve naif bir kız. Ailesi pek onaylamasa da evleniyorlar. Evlendikten sonra bu kadın bambaşka oluyor, evli olduğu halde başka erkeklerle flört etmekten, başbaşa gezip tozmaktan geri durmuyor. Aslında her zaman masum olsa da Philippe şüpheler içinde kendini yiyip bitiriyor, üstelik bu şüphelerini eşine açsa da kadın son derece aldırmaz tavırlarıyla onu daha da kırıyor. Yine de Philippe ne olursa olsun bu güzelliğin yanındaki varlığından vazgeçemeyceğini anlıyor. Bir gün François isimli bir deniz subayıyla tanışıyorlar, bu adam her türlü kadınla maceera yaşasa da hiç birisine değer vermemekle, bu acımasızlığı ama aynı zamanda çekiciliği ile nam salmış bir adam. Kısa zamanda Odilé gönlünü bu adama kaptırıyor, son noktada da Philippe'den boşanıyor ve hatta François ile evleniyorlar. Philippe ise bütün bunlara rağmen onu sevmekten vazgeçmiyor. Bu arada Odilé'in evlendiği halde çok mutsuz olduğu, François'in kısa sürede ondan sıkıldığı haberleri yayılıyor, bir süre sonra ise intihar ettiği duyuluyor. Philippe yıkılıyor. Odilé kendisinin yaşadıklarını yaşamış yani.
Philippe'in her zaman yakın olduğu kuzeni Rene onu arkadaşı Isabelle ile tanıştırıyor. Isabelle Odilé'in tamamen zıttı, süsten ziyade sadelikten yana, öne çıkmaktan, dikkat çekmekten hoşlanmayan, sessiz sakin, olgun bir kadın. O hep peşinden koştuğu amazonuna benzemese de bu kadını seviyor Philippe ve evleniyorlar. Önceleri başabaşa olmak, sakin hayat Philippe'in hoşuna gitse de bir süre sonra sıkılıyor. Isabelle ise ona çok aşık ve bir dediğini iki etmeyen, tek mutluluğu onunla bulan bir kadın. Bu Philippe'i sıkıyor ve eğlence için sürekli davetlere, başka insanların arkadaşlıklarına, özellikle de amazonuna benzettiği güzel kadınların arkadaşlıklarına ihtiyaç duymaya başlıyor. Bu da Isabelle'i daha sahiplenci, dırdırcı ve sıkıcı bir hale getiriyor.
Philippe günlüğünde Isabelle ile olan ilişkileri için şu notu almış;
"Beni benim Odile'i şımarttığım gibi şımartıyor. Ama acı ile korku ile görüyorum ki bu kadar incelik beni ondan uzaklaştırıyor. Kendime kızıyorum. Bu duyguyu yenmeye çalışıyorum. Ama boşuna... Isabelle'de amazonumu, kraliçemi, bir bakıma Odile'i görmek istiyordum, ama Isabelle o tip bir kadın değil.Ona oynayamayacağı bir rol vermiştim. Asıl işin ağır yanı onu sevmem, sevilmeye layık olduğunu bilmem. Azap çekiyorum."
Zaten Isabelle'in annesi ona eşine çok ilgi gösterdiği için kızıyor ve "eğer eşini elinde tutmak istiyorsan sevdiğini bu kadar belli etme" tarzında bir şey söylüyor, gerçekten de haklı. Philippe'in günlüğü şöyle devam ediyor başka bir yerde;
"Bu aşk komedyasında daha çok sevilenle daha az sevilenin oyununu oynuyoruz. O zaman bütün sözcükler ağızda değişiyor ve hep aynı kalıyor. Şimdi evden uzun zaman ayrıldıktan sonra günümü nasıl geçirdiğimi bütün ayrıntılarıyla anlatmama sırası bende. Isabelle kıskanç olmamaya çalışıyor ama acısını çektiğim için bunu çok iyi anlayacak durumdayım. Zavallı Isabelle'cik! Ona acıyorum ama onu iyileştirmek için elimden bir şey gelmiyor ki. Gerçekten masum olduğumu, ona o kadar gizemli gibi görünen dakikaların boşluğunu düşünürken Odile'i anımsamamak elimde değil.Vaktiyle benim hareketlerime Odile'in bu türlü bir ilgi göstermesi için neler feda etmezdim ki! Ama ne yazık. O hiç ilgi göstermediği için ben neler feda etmezdim demiyor muydum?"
Isabelle eşini kendisine bağlamak için bir çocuk yapıyor, ama o da çok etkili olmuyor. Philippe kendisini evli ve sosyetik bir güzel olan Solange'a kaptırıyor. Bu kadın tam da Philippe'in hayalini kurduğu amazon. Kısa zamanda arkadaşlıkları ateşli bir aşka dönüşüyor. Bu kadın çok rahat, eşinin metresini bilip kabul etmiş, kendisi de serbest bir hayat sürüyor. Isabelle eşinin ona doğru kayışına engel olmaıyori hatta onun mutluluğu için buna göz yumuyor, hatta Solange'ın eskisi gibi ona yüz vermediğini, bu yüzden Philippe'in neredeyse hasta oluşunu görünce ona iyi davransın diye kendisi gibi aralarını düzeltecek hale geliyor. Açıkcası bu kısımlarda Isabelle'in bu hali insanı çileden çıkarıyor.
Gerçi yazar Isabelle'i daha iyi anlayabilmemiz için onun çocukluğundan, yetiştirilişinden de bahsetmiş. Isabelle kurban kadın rolünden bir türlü çıkamıyor, sürekli kendisini kurban etme halinde. Daha sonra Philippe eve bir iki isimsiz telefon gelişi ile ve eşini bir erkekle konuşurken görünce kıskanıyor, bu noktada Isabelle onun için daha değerli oluyor ve onu neredeyse yeniden seviyor. Tabi Solange'ın ondan kopuşunun kesinleşmesi de etkili bunda. Solange'ın onu terk etmesiyle Odile'de yaşadığı duygular, terk ediliş acısı yine tekrarlanıyor ve yine sakin Isabelle limanında buluyor kendisini.
Malesef Philippe'in bu melankolik duyguların bağımlısı olduğu anlaşılıyor. Hep kendisine acı çektirecek kadınlara aşık oluyor. Zaten kuzeni Rene de Philippe ile evlenmediği için çok mutlu olduğunu söylerken onun mutluluğu mutsuzlukta, acı çekmekte arayan bir tip olduğunu söylüyor. Philippe tam karısı Isabelle'le sakin mutluluğu yakalamışken hayatını kaybediyor. İşte böyle.. Hoş bir romandı bence, karakter tahlilleri, duyguların gerçekçi anlatımlarıyla ilgimi çekti, tavsiye ederim.
Resim: http://www.kismetgirls.com/kismet_pictures/Dance_Pierre_Auguste_Renoir.jpg
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder