Sayfalar
▼
27 Ekim 2011 Perşembe
Paul Auster- Kehanet Gecesi
"Kehanet Gecesi" okuduğum ilk Paul Auster romanı. Yazarın kitaplarıyla kitapçılarda sık sık karşılaşıyordum, büyük bir hayran kitlesi olduğunu da biliyordum ancak nedense hiç almamıştım kitabını. Geçenlerde Serrose'nin blogunda görünce okumaya karar verdim. Kitabın ismi de büyük vaadlerde bulunuyordu:) Kısaca kitabın konusundan bahsedecek olursak Sidney Orr otuzlu yaşlarda bir yazardır, bir süre önce metroda merdivenlerden düşerek ölümcül bir kaza atlatmıştır, o zamandan beri yazı yazmaya ara vermiştir, hala normal hayatına tam dönememiştir. Bize hikayeyi Sidney anlatır. Eşi Grace güzel bir kadındır, bir yayınevinde kitap kapakları düzenleyen bir grafik tasarımcısıdır. Mutlu bir çifttirler ve NewYork'ta yaşarlar. John Trause, Grace'in babasının yakın arkadaşı ve aile dostlarıdır, John 50'li yaşlarda çok ünlü bir yazardır. Sidney'in sıradan hayatı bir gün bir Çinli tarafından işletilen Kağıt Sarayı isimli kırtasiyeye girmesiyle değişir, oradan aldığı mavi kapaklı bir defter Sidney'e yazma arzusu verir, yazdığı taslak kendi hayatından izler taşıyor gibidir, Kehanet Gecesi bu hikayede geçen romanın ismidir. Sydney'in yazdığı hikaye bir noktada tıkanır.
Çoğu yazarın genç yazar adaylarına verdiği öğütlerden ilki, "eğer romanınızda verdiğiniz ayrıntı romanın anlaşılması için gerekli değilse onu çıkarın"'dır. Ancak ben bu romanı oldukça bölük pörçük buldum. Örneğin Sidney'in yazdığı hikaye sözde kendi hayatıyla bazı ortak noktalara sahip, yani yazar bu fikri vermek istemiş sanırım, ama ben pek bir paralellik göremedim, ya da çok uzaktan bir esinti diyebiliriz. Veya, Sidney bir noktada mavi deftere yazdığı şeylerin gerçek olduğunu düşünüyor sanıyorum ancak burada da gerçekle pek bir paralellik yok. Tam anlaşılamama durumu belki biraz da hikayeyi üçüncü bir kişinin değil de Sidney'in anlatması olabilir.
Kitap başından sonuna bir hikayeyi anlatmıyor, ama genel olarak belki güvenden bahsediyor olabilir. Veya, "ne kadar iyi olduğunuza inanırsanız inanın aslında ne kadar iyi olduğunuz şartlara bağlıdır" gibi bir fikir olabilir. Ama bazı ayrıntıları gereksiz buldum açıkçası, kitap beni sarmadı veya başka bir dünyaya Sidney Orr'un dünyasına götürmedi.
Kitapla ilgili başka ilginç bir nokta ise şu; kitabın ortalarında kitap beni pek sarmadığı için sanırım, "Bu kitabı Orhan Pamuk yazsaydı nasıl yazardı?" diye düşündüm, eminim biraz daha gizemli olurdu herşey ve o çok sevdiğim hafif alaycı bir mizah olurdu bence. Kitabın sonuna doğru Kara Kitap'la konunun benzerliği dikkatimi çekti, orada da genç ve mutlu bir çiftimiz vardı, Galip ve Rüya, ve yaşlıca aile dostları olan ünlü gazeteci ve yazar Celal Salik. İki romandaki ilişkileri benzer buldum. Kara Kitap 1990 yılında, Kehanet Gecesi ise 2003 yılında yazılmış.
Daha ilginci ise, kitabın sonunda bu kitabın ve başka 4 Paul Auster romanının çevirisini yapmış olan İlknur Özdemir'in yazarla söyleşisi yer alıyor. Burada İlknur Hanım, Auster'a "Hiç tanıdığınız Türk var mı?" diye soruyor, o da "Bir Türk arkadaşım var; Orhan Pamuk, NewYork'a geldikçe beni ziyaret eder... Zaten beni Türkiye'ye tanıtan, Türk Yayıncıma öneren de odur", diye cevap veriyor.
Bu kitabı beğenenler çoğunlukta, siz de deneyebilirsiniz:)
Paul Auster romanı ben de hiç okumadım. Paylaşım ve bilgilendirme için teşekkür ederim.
YanıtlaSilSağol güzel tanıtım için, teşekkürler. Ben Paul Auster'ın .görünmeyen adlı romanını çok sevmiştim, bir de Newyork Üçlemesi'ni okumak istiyorum ...
YanıtlaSilokuyan; ben teşekkür ederim yorumunuz için:)
YanıtlaSilhayattanizler; teşekkür ederim, Newyork üçlemesi yazarın en beğenilen eserlerinden, ben de merak ediyorum:)Görünmeyen'i de okumak isterim.
Bende okumadım bu kitabı Eren. Kitap anlatımlarını çok açıklayıcı ve ayrıntılı buluyorum. Seviyorum bu yüzden. Tek bir yönden bakmıyorsun..
YanıtlaSilYazarın tek kitabını okudum o da Görünmeyen'di..Tskler :)
Aslıcım beğenmene sevindim, yorumun beni çok mutlu etti, teşekkür ederim:)
YanıtlaSilBen buraya upuzun bir yorum bıraktığımı sanmıştım. AMa başarısız olmuşum demek ki. :)
YanıtlaSilEn beğendiğim Auster romanlarının isimlerini yazmıştım.
Yanılsamalar Kitabı
Şans Müziği
Leviathan
Son Şeyler Ülkesinde
Yalnızlığın Keşfi
Bi de kehanet gecesi'ni çok başarılı bulmadığımı yazmıştım..
Auster genelde çok iyi bir anlatıcıdır, romanlarındaki karakterlerin hikayeleri okuyucuyu takar peiinde sürükler saatlerce. :)
Evet sanırım Paul Auster'a iyi bir başlangıç yapamadım Kehanet Gecesi'yle, beğenilen kitaplarından biriyle mesela Yanılsamalar Kitabı'yla bir deneme daha yapmak istiyorum, teşekkür ederim:)
YanıtlaSilKitap tanıtan bloglardan çok yararlanıyorum. Teşekkürler :)
YanıtlaSilBen teşekkür ederim, her zaman beklerim:)
YanıtlaSilBen de Paul Auster'i bir arkadaşıma hediye etmiştim yıllar önce ama okumamıştım. Geçenlerde yine bir arkadaşım vesile oldu,aldım. Dili çok yalın, kurgusu çok güzel bir kitap Yanılsamalar Kitabı. Bitmek üzere. Bittiği zaman ben de blogumdan paylaşacağım:)
YanıtlaSilEvet ben de yazarin yalin dilini sevdim, Yanilsamalar Kitabini bem de okuma listeme aldim, yorumunuzu merakla bekliyorum:)
YanıtlaSiluzun zamandır paul auster okumuyorum. ama özellikle mr. vertigo ve şans müziği'ni çok beğenmiştim. son şeyler ülkesinde, ay sarayı ve leviathan da ilginç hikayelerdi. sonrasında o kadar beğenmediğim bir kitabını okudum ve paul auster'ı bıraktım. sizin eleştirinizden de o son kitabın tadını aldım biraz. ama eski romanlarından mr. vertigo'yu okumadan auster hakkında kesin kararınızı vermeyin derim :) çok tadında, çok sürükleyici, yüreğe dokunan ama asla melodrama kaçmayan bir roman.
YanıtlaSilEvet cogunlukla kehanet gecesi pek tutulmamis ama bahsettiginiz romanlar cok tavsiye ediliyor, listemde yine Paul Auster var:)
YanıtlaSilbölük pörçük,tamamen aynı fikirdeyim !
YanıtlaSilAynı fikirde olmamıza sevindim:)
YanıtlaSilBugün başladım. Paul Austere aşık bir okur olarak bakalım bitince ne hissedeceğim
YanıtlaSilgüzel bir kitaptı, umarım siz de seversiniz, teşekkür ederim yorumunuza:)
Sil