James Hilton 1900 yılında İngiltere'de doğmuş roman ve senaryo yazarı. Yitik Ufuklar'ı 1933 yılında yazmış ve bu kitabın ilginç bir özelliği de ilk cep kitabı olmasıymış.
Kitap 206 sayfa, kolay okunan ve sürükleyici bir kitap. Okurken sık sık hayallere daldım. Hemen konusuna gelelim; 1930'lu yıllarda Hindistan'da İngiliz Konsolosluğu'nda çalışan üst düzey bürokrat olan 30'lu yaşlarının sonundaki Conway, genç meslektaşı Malinson, Hıristiyan misyoneri Miss Brinklow ve kimsenin pek iyi tanımadığı Amerikalı Barnard başka bir şehre gitmek üzere küçük bir uçağın yolcuları olarak bir araya gelmişlerdir. Birden uçağın normal rotasında gitmediğini fark ederler, sonra gerçek ortaya çıkar, kaçırılmışlardır. Hiç bilmedikleri bir yere kaçırılırken yerden yüzlerce metre yukarıda seçenekleri ise kısıtlıdır. Sonunda Tibet'te medeniyetten çok uzakta bir yere iniş yaparlar, pilotları ise yakınlardaki bir tapınakla ilgili bir şeyler söylerken can verir. Ertesi gün Shangri-La tapınağından bir grubun davetiyle tapınağa giderler, tapınak kimsenin yardımsız ulaşamayacağı kadar sarp bir yerdedir, dörtlünün umudu biraz dinlendikten sonra tapınağa erzak getirenlerle medeniyete geri dönmektir. Ancak öncelikle tapınağın güzelliği ve bolluk onları etkiler, sonra kafalarındaki düşünceler yavaş yavaş değişir.
Dalai Lama
Kitap dediğim gibi beni çok etkiledi. Shangi-La tapınağının büyük Lama'sının şu bilge sözlerine kulak verelim;
"Yaşamının ilk çeyrek yüzyılı hiç kuşkusuz, bir çok şeyleri yapamayacak kadar genç olmanın gölgesi altında geçmiştir; son çeyreğin ise, bir çok şeyleri yapamayacak kadar yaşlı olmanın daha bile karanlık gölgesi altında geçecektir. Bu iki gölge arasındaki dönemi aydınlatan güneş ne kadar cılızdır! .."
Biraz spoiler olmakla birlikte, Conway'in tapınakla ilgili hayallerine katılmamak ise mümkün değil;
"Shangri-La'nın adanmış olduğu o dingin ve yüce ülkünün içine, sayısı belirsiz sıra dışı, önemsiz uğraşın da sığabildiğini düşünmek ruhunu okşuyordu. Çünkü kendisi oldum olası böyle uğraşlara merak duyardı. Hatta şimdi düşünüyordu da, kendi geçmişinin "çok uçarı" veya "çok zahmetli" diye vazgeçilmiş hayallerle dolu olduğunu görüyordu. Oysa şimdi bunların hepsini gerçekleştirebilirdi, hem de tembellikten vazgeçmeden."
Bir taraftan tapınağın içindeki güzellik ve zerafet, herşeydeki ılımlık anlayışı, esneklik, suçluluk duymadan keyife adanacak bir hayatın hayalleri diğer taraftan dünyadan kopmak adeta başka bir boyutta yaşamak; aslında bu çok da zorlayıcı bir ikilem değil ama..:)İşte kitabı okurken sık sık bu hayatın hayallerine daldım. Yitik Ufuklar çok beğendiğim bir kitap oldu, hatta keşke biraz daha uzun ve ayrıntılı olsaydı dedim. Kendimi sık sık Conway'in yerine koyarak düşündüm. Kesinlike tavsiye edeceğim farklı bir kitap bu. Hem 1937'de hem de 1973'te filme aktarılmış, bir de onları izlemek istiyorum:)
resim:http://www.bhutan.com/images/stories/new_images/Photo-of-ornate-architecture-inside-a-Bhutan-temple.jpg
resim 2:http://www.zimbio.com/Dalai+Lama/articles/LjJsQ1zMTxN/Instructions+Life+Dalai+Lama