1993 yapımı sinema uyarlamasını defalarca çok beğenerek izlediğim Ruhlar Evi’nin romanının da bir o kadar etkileyici olduğunu duyup bir çırpıda okudum. Romanı daha iyi anlayabilmek için yazardan da kısaca bahsedelim.
Yazarımız 1942 Şili doğumlu, dünyada en çok okunan İspanyolca yazan yazarlardan biri. Romanlarında sıklıklı otobiyografik öğelerden de faydalanıyor.
1990'larda Isabel Allende
Isabel Allende’nin babası Peru’da büyükelçilik yapmış, aynı zamanda Şili’deki 1973 devrimiyle iktidara gelen Salvador Allende’nin birinci dereceden kuzeni. Çoğu kaynakta Isabelle Allende, Salvador Allende’nin yeğeni diye yazıyor.
1945 yılında Isabel Allende’nin babası ortadan kaybolunca (sebebiyle ilgili bir bilgiye ulaşamadım), annesi ve kardeşleriyle birlikte Şili’ye geri dönerler. Ancak daha sonra annesinin bir diplomatla evlenmesiyle sık sık yer değiştirirler, Isabel Beyrut’ta özel bir İngiliz okuluna devam eder, 1958’de Şili’ye geri dönerler. 1962 yılında evlenir, bu sıralarda hem çeviri yapan, TV’de orta düzeyde tanınan, hem de feminist bir dergide gazetecilik yapan bir kadındır. 1959-1965 yılları arasında Birleşmiş Milletler’in Gıda ve Tarım Örgütü’nde çalışarak Avrupa’nın çeşitli yerlerinde bulunur. Şili’de bir süre İngilizce romanları İspanyolca’ya çevirir. Ancak diyalogları değiştirdiği ve kahramanları olduklarından daha zeki gösterip onlara daha “özgür” (belki daha feminist) sonlar yazdığı için işinden kovulur. Paula ve Nicholas adında (Nicholas, Ruhlar Evi’ndeki karakterlerden birinin de ismidir) iki çocuğu olur.
1973’te askeri darbe olmasıyla Allende soyadından dolayı zor zamanlar geçirir, aynen Ruhlar Evi romanındaki Alba’nın insanları hükümetin gazabından korumak için saklayıp yardım etmesi gibi Isabel Allende’de , annesi ve üvey babasının bir suikastten kıl payı kurtulmasına kadar, hükümetin arananlar listesindeki insanlara yardım eder. Daha sonra kendisinin de ölüm tehditleri alması ve arananlar listesine geçmesiyle Venezuella’ya gider ve 13 yıl orada kalır, burada gazetede köşe yazar. 1989’da Amerikalı ikinci kocasıyla tanışıp Amerika’da yaşamaya başlar.
Şili’de 1970 yılında sol güçler bir birlik oluşturarak Salvador Allende’yi başkanlık için aday gösterirler. Salvador Allende devlet başkanı olarak seçilir. Wikipedia’da Şili maddesi altında bu kısımla ilgili bilgiler şöyle;
“Allende'nin azınlık hükümeti ekonominin başlıca dallarını peşpeşe devletleştirmeye başladı (Bankacılık, tarım, bakır madenleri, haberleşme). Böylece muhalefetle gitgide büyüyen çekişmeler oluştu. Ayrıca ABD'de de Allende'nin seçim zaferine karşı rahatsızlık oluşmuştu. Zira Şili'de marksist etkilere sahip halk cephesi, Küba'dan sonra ikinci Amerika devleti olarak yönetimdeydi. Bu endişe, 1954 yılındaki ABD başkanı Eisenhower'in domino teorisinden tetiklenmiş oluyordu. Bu teoriye göre yanyana dizilmiş domino taşlarından birincisinin devrilmesinin zincirleme bir şekilde diğerlerinin de devrilmesi gibi Şili'den sonra diğer Güney Amerika ülkeleri de teker teker komünizm altına girecekti.”.
1973 yılında General Pinochet askeri darbe yaptı ve binlerce Allende yanlısı öldürüldü veya hapse atıldı, cunta muhalifleri toplama kamplarına gönderilerek işkence gördü. Bu tarihten sonra Amerika Şili’ye ekonomik desteği yoğun bir şekilde arttı.
Isabel Allende 1982 yılında yazdığı Ruhlar Evi kitabında Şili’nin bu zor zamanlarında yaşadıklarını Ruhlar Evi romanına da yansıtmış.
93 yapımı filmden bir sahne, Clara ve Esteban
Roman 440 sayfa, bir ailenin dört kuşak yaşantısına ayna tutuyor. Del Valle ailesinin güzel kızları Rosa ve kendi madenini işleten Esteban Trueba nişanlıdırlar, ancak Rosa’nın beklenmedik ölümüyle sarsılan Esteban, kendini bu sefer uzun yıllar başsız kalan aile yadigarı çiftlikleri Tres Marias’ın yeniden eski parlak günlerine dönmesine adar. Bu sırada en büyük yardımcısı kahya Pedro Garcia Segundo olur. Burada köylülerle yan yana canla başla çalışır, köylülere her türlü imkanı sağlarken diğer taraftan da acımasız, sert kişiliğiyle tanınmaya başlar. Çiftliğin yoğun işleri onun içindeki boşluğu doldurmaya yetmeyince evlenmeye karar verir, tek aday Del Valle ailesinin küçük kızları Clara’dır.
Şili'den Tres Maris benzeri bir Hacienda (çiftlik)
Romanın baş kahramanı olan Clara, ruhları görüp onlarla iletişim kurabilmesi ve medyumluk yeteneği ile eksantrik bir kişidir, tüm bu farklılığına, insanların dünyası yerine ruhlar dünyasına daha çok ait olmasına rağmen Esteban’ın ölene kadar en büyük aşkı olacaktır. Bu hikayede Esteban’ın ablası Ferula, Esteban ve Clara’nın çocukları Bianca, Nicholas, Jaime ,Bianca ile Pedro Tercero Garcia’nın kızları Alba’nın (hatta Esteban Garcia’nın) da yerleri vardır. Bu kuşaklar boyu süren hikayeleri Clara’nın yaşama tanıklık eden defterlerinden okuruz.
Filmden bir başka kare; Clara yaşama tanıklık eden defterine yazarken...
Bu gündelik yaşam hikayelerinin arkasında ise Şili’deki siyasi durumun yansımalarını takip etmek mümkündür. Esteban kısa zamanda ülkede söz sahibi biri haline gelir, özellikle siyasete atıldıktan sonra. Koyu bir hükümet yanlısı olarak tanınır, işçi haklarına, sosyalist fikirlere ise tahammülü yoktur, evet işçilerine her türlü imkanı sağlar ama bunun sebebi iyi çalışmaları içindir sadece. Sosyalist rejimin kısa süren iktidardından sonra yapılan darbe ise çok yıkıcı olur ve Trueba ailesi bile bu yıkımdan kendini koruyamaz.
Romanda, meksikalı yazar Laura Esquivel’in dahil olduğu büyülü gerçekçilik akımına benzer bir hava da aldım, Allende de zaman zaman bu akıma dahil edilse de bu kitabında bu akımda mevcut olan fantastik öğeler pek yoktu.
Son derece etkileyici olan bu kitabı kesinlikle okumanızı tavsiye ederim. Bir ailenin kuşaklar boyu süren hikayesini anlatan romanları özellikle seviyorum, Ruhlar Evi de bunun çok güzel bir örneği. Şu an yine bunun örneklerinden olan Cevdet Bey ve Oğulları’nı okumaktayım.
Bu arada Ruhlar Evi’nin 1993 yapımı bir de filmi var, baş rollerinde Jeremy Irons, Meryl Streep, Antonia Banderas gibi starlar var, en az roman kadar etkileyici bir film. Keyifli okumalar ve iyi seyirler:)
Resim 2:http://www.pvoss.de/estancias/hacianda-historica.jpg
Resim 3:http://24.media.tumblr.com/tumblr_l0olpc6MzY1qar8rao1_500.png
Resim 4:http://www.cineplex.com/Movies/Archives/CS10941/The-House-of-the-Spirits/Photo.aspx?id=344420
Teşekkür ederim, beğenmenize sevindim, yazarın okuduğum ilk romanı bu ama gerçekten çok güzeldi, tavsiyeniz için teşekkür ederim, yazraın diğer kitaplarını da okumak isterim, teşekkürler:)
YanıtlaSilKitabı da filmi de muhteşemdir Ruhlar Evi'nin. Zaten Isabelle Allende muhteşemdir; yazarımdır çok severim :)
YanıtlaSilSevgiler ...
Ben kendisini yeni keşfettim ve çok beğendim, başka romanlarını da listeme aldım, yorumunuz için teşekkür ederim, sevgiler:)
SilOkumana çok sevindim Eren :) çok sevdiğim bende ayrı bir yeri olan kitaplardan biridir.
YanıtlaSilİlk kitabını okumuş hatta sonra iki kez daha okumuş :) ve filmini sonra izlemiştim. Filmide en az kitabı kadar çok sevmiştim.
Yazarın kitapları kadar merak uyandıran bir hayat hikayesi vardır ayrıca. Sende çok güzel anlatmışsın zaten.
Su gibi akan çok güzel bir kitaptı gerçekten Aslıcım, filmi de çok etkileyiciydi. Özellikle yazarın kendi hayatından da şeyler katması romanına etkileyiciliğini arttırıyor, beğenmene sevindim, teşekkür ederim:)
SilPazar günü okumaya başlayacağım sanirim
YanıtlaSilbenim çok etkilendiğim bir kitaptı umarım siz de seversiniz sevgiler:)
Sil