Sayfalar

8 Temmuz 2013 Pazartesi

Şafak Tapınağı – Yukio Mişima


Bereket Denizi dörtlemesinin üçüncü kitabı Şafak Tapınağı’dır. Kahramanımız yine önceki kitaptaki gibi Honda, bu sefer 45 yaşlarında. İkinci kitaptaki Isao’yu savunabilmek için ileri bir kademede olmasına rağmen hakimliği bırakıp, kendi hukuk bürosunda avukatlık yapmaya devam etmektedir. Bir gün tesadüf eseri, lisede okul arkadaşı olan Siyamlı prenslerden birinin kaybettiği zümrüt yüzüğü bir antikacıda bulur. Yine ilginç bir tesadüf eseri eski adıyla Siyam yeni adıyla Tayland’daki bir firmaya danışmanlık yapmak için Tayland’a yolu düşünce, belki prensin kendisine olmasa bile ailesinden birine yüzüğü verebilmeyi umut eder. Prens ve ailesi yurt dışındadır, ancak prensin küçük kızı 7 yaşındaki Ying Çan refaketçileriyle burada yaşamaktadır. Küçük kız aslında Japonya’da yaşayan genç bir erkek olduğunu söylediği için ve etrafındakileri buna inandırmayıp sürekli sinir krizleri geçirdiğinden bir deli olarak kabul edilmektedir. Bunu duyan Honda’nın merakı iyice artar ve küçük kızı ziyaret eder, kız onu tanır, önceki hayatında olanlardan dolayı özürler diler. Honda’nın iyice kafası karışmıştır, bir de gölde yüzerken küçük kızın sol göğsünün altındaki üç beni görmesi kafasındaki tüm kuşkuları siler.

Küçük Ying Çan ile bağını koparmayan Honda, 10 yıl sonra onu tekrar gördüğünde aklı iyice karışır çünkü o zamanki küçük çılgın kız şimdi 17 yaşında güzeller güzeli bir kadın oluvermiştir, aynı babası gibi daha iyi bir eğitim olmak üzere Japonya’dadır. Honda bu kıza tüm konukseverliğini göstermek üzere evine davet eder. Honda kızın göğsündeki benlerin durup durmadığını merak eder, ancak bu merakın da önüne geçen şey kızın güzelliğidir, bunca tutkusuz e sadece ilkeler doğrultusunda yaşanan yıldan sonra aşk ve tutku sonunda Honda’yı bulmuştur, ondan beklenmeyecek bir sürü garip huy ve istekle doludur bu yaşında.

Bu kitapta yazar hem Budizme hem de Hinduizme bol bol yer vermiş, bu iki dinin felsefesi ve yaşayışlarından uzun uzun bahsetmiş. Yazarın kendisi de sanıyorum Hindistan’ı görmüş, hatta gezi yazılarından oluşan kitapları da varmış. Bu kitaplarını okumayı çok isterdim ama İngilizcesi’ni bile bulamadım.
Üçüncü kitabı ikincisinden daha sürükleyici buldum, beklenmedik olaylarla dolu, yazarın anlatımıysa her zamanki gibi etkileyici.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder