Sayfalar

19 Ocak 2016 Salı

Çocukların Kitabı - A.S. Byatt

Byatt'i ilk defa okudum. Yazarı kısaca tanıyalım. Asıl ismi Antonia Susan Drabble, 1936 doğumlu İngiliz şair, romancı. 2008 yılında The Times'ın 1945'den bu yana 50 büyük İngiliz yazarı arasına girmiş. 1959'da evlenip Byatt soyadını almış. 1969'da eşinden ayrılmış ve daha sonra ikinci eşi Peter John Duffy ile evlenmiş. Kızkardeşi Margaret Drabble da eserleri dilimize çevrilmiş ünlü bir yazar, ancak iki kız kardeşin ilişkisi son derece zayıf, hatta birbirlerinin kitaplarını bile okumuyorlarmış. İkisi de romanlarında otobiyografik ögelere yer veriyorlarmış ki aralarının açılmasında bunun da payı var sanki. Byatt sayısız ödül almış, özellikle Possessions: A romance (Tutku) isimli kitabı -ki sanırım şu an Türkçe versiyonu bulunmuyor?- ile tanınıyor. Çocukların Kitabı da Man Booker ve James Tait Black Memorial Prize'ı kazanmış. Tutku isimli kitabının 2002 yılında çekilmiş ve başrolünü Gwyneth Paltrow'un oynadığı filmi de bulunuyor.


Çocukların Kitabı 2012 yılında Artemis Yayınları'ndan çıkmış, 632 sayfa, yalnız şunu belirteyim kitabın boyutu A4 sayfasından biraz küçük, bir sayfa normal kitap sayfasının 1,5 katı, siz ona en az bir 850 sayfa deyin. Konumuz şöyle, 1895 yılında İngiltere'de bir gün 15 yaşındaki Julian Cain aile dostlarının oğlu Tom ile babasının sorumlu olduğu müzenin gizli kapaklı yerlerinde dolaşırken yaşıtı bir çocuğu müzedeki çanak çömleğin resmini yaparken bulur, onu babasının yanına götürür. Bu çocuk son derece yetenekli Philip'tir. İşte böylece birbiriyle dost, akraba, komşu bir kaç ailenin "grift" yaşamının göbeğine düşeriz. Bu ailelerin kitapta en önde geleni Todfright'ta yaşayan Humphry ve Olive Wellwood ile çocukları Tom, Dorothy, Phyliss, Hedda, Florian, Robin ve Harry'dir. Olive çocuk hikayeleri yazan meşhurca bir yazardır, kızkardeşi hiç evlenmemiş olan Violet de kızkardeşinin çocuklarına bakmak ve evi çekip çevirmek için onlarla yaşamaktadır. Olive her çocuğu için özel bir hikaye de yazmaktadır, kitabın ismi de buradan geliyor sanki. İşte Wellwood ailesinin dışarıdan kusursuz görünen bu mutlu aile tablosu içinde müthiş sırlar barındırmaktadır. Tabi onlarla ilişkide olan diğer ailelerin yaşamları da aşağı yukarı böyledir.

Byatt kitabı yazarken "bir destan yazacağım" diye başlamış herhalde. Zaten kitabın sonundaki teşekkür bölümünü okumanız bile kitap hakkında bir fikir veriyor, o dönemki kadınlara oy hakkı için verilen mücadelelerden, çömlekçilikle ilgili teknik detaylara, müzecilikle ilgili bilgilerden tutun erkek okullarında yaşanan gizli şeylere kadar herşeyi ama herşeyi araştırıp kitabına yedirmiş yazar. Ben bir okur olarak çoğu yerde bunaldım. "Öyle bir kitap yazayım ki hem o olsun hem bu olsun..." dememek lazım bence:) Mesela çoğu bölümün girişinde bir kaç sayfa o dönemdeki tarihi gelişmeler anlatılıyor, belki İngiliz olsam ilgimi çekerdi ama şu halde hiç çekmedi. Sürekli sürekli oldu mu okuru soğutacak denli betimleme var bazı yerlerde, örneğin çömlekçi Fludd ile Philip'in hemen hemen her yaptığı çömlek tasvir edilmiş, 1-2 tane tamam veya konuyla ilgili olanlar ama hepsi de olmaz ki!! Bir bölüm kahramanın okuduğu şiire ayrılmıştı, evet çünkü yazarımız iyi bir şair aynı zamanda... Evet kitap yer yer sürükleyici ama keşke daha sade bir kitap olsaydı. Kısacası bu türde daha iyi kitaplar olduğuna inanıyorum, ayrıca bana göre kitapta okurun seveceği veya merak edeceği bir başkahraman olmaması da okurun kitaba yeterince bağlanmasını engelliyor. Ama yazarın Matisse Öyküleri isimli öykü kitabını merak ettim, onu okuma listeme ekledim. Size keyifli okumalar dilerim:)

4 yorum:

  1. Gerçekten destan gibi :) Ancak okunmaya değer, paylaşım için teşekkürler :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet sormayın, üstelik harfler de küçüktü:) Matisse Öyküleri'ni aldım şimdi, onu merak ediyorum, teşekkür ederim yorumunuza, sevgiler:)

      Sil
  2. Kitap beni darmadagin etmisti. Cok aglamistim. Kadina lanet ettim okurken hatta.Huzunluydu. Ama gercekten cok iyi yazilmis bir kitap.
    Ingiltere'de kadinlarin haklarini nasil elde ettiklerini ibretle okumustum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet bazı kısımlar gerçekten dehşetti, aslında şimdi düşünüyorum da "dehşet" olmayan kısım da yoktu neredeyse, her taşın altında bir dram... Evet oy hakkı konusundaki kısım da etkileyiciydi, bayağı bir araştırma yapmış yani yazar. Sizin kitap blogunuza da yeni yazı bekliyoruz bu arada:) Yorumunuz için teşekkür ederim, sevgiler:)

      Sil