Sayfalar

26 Ekim 2016 Çarşamba

Iris'e Ağıt - John Bayley

Iris Murdoch, bildiğiniz üzere İrlanda asıllı İngiliz felsefeci ve romancı. 1919'da doğmuş ve 1999 yılında Alzhemier hastalığından hayatını kaybetmiş. Eşi John Bayley kendisinden 6 yaş küçük, yazar ve eleştirmen. Iris ve kocası John her şeyden önemlisi birbirlerinin en yakın arkadaşlarıymış, Iris hastalanınca ona eşi John bakmış. Hem eşiyle yaşamlarını hem de eşinin hastalık sürecini Iris'e Ağıt kitabında anlatmış John Bayley. Bir de Iris Murdoch'un eşiyle son günlerini anlatan 2001 yapımı Iris isimli film bulunuyor.

211 sayfalık kitap Dünya Yayıncılık'tan 2004'te çıkmış. Kitap Iris ve John'un tanışmalarından başlıyor, nasıl evlendikleri, ilişkilerinin nasıl olduğu, yaşam tarzları, beraber yapmayı sevdikleri şeyleri anlatırken Iris'in bazı romanlarının ortaya çıkış şekilleri, hangi roman karakterlerinin kimlerden ilham aldığı ayrıntıların yanı sıra John Bayley'in bir eleştirmen olarak dikkatini çeken başka yazarlarla ilişkileri de kitapta zaman zaman yer alıyor. Son bölüm ise Iris'in hastalığının ortaya çıkışı, John Bayley'in bununla nasıl başa çıktığını anlatıyor. Gerçekten insanın sevdiği, aşık olduğu kadının gözlerinin önünde eriyip gidişini, başka biri haline gelişini izlemek çok korkunç olmalı. Kitap 1997 yılının sonunda bitiyor. John Bayley 2000 yılında tekrar evlenmiş, 2015 yılında ise hayatını kaybetmiş.

Bailey ve ikinci eşi

Kitap bir Iris Murdoch biyografisinden ziyade John Bayley gözünden anlatıyor yazarı, daha çok bir çözümleme gibi. Kitap güzeldi ama yine de çok etkilendiğimi söyleyemem, okunabilir bir kitap. Keyifli okumalar dilerim.

Resim 1:http://i.telegraph.co.uk/multimedia/archive/03173/bayley_3173595b.jpg
Resim 2:http://i.telegraph.co.uk/multimedia/archive/03172/John-Bayley_3172674c.jpg

20 Ekim 2016 Perşembe

Mitolojik Astroloji & Psikoloji – Gülden Bulut

Mitoloji eskiden beri çok ilgimi çeken bir konu, pek çok kitap okumuşluğum var. Son zamanlardaysa takım yıldızların mitolojik öyküleri ilgimi çekmeye başladı. Eski insanlar gökteki yıldızların şekillerini bir şeylere benzeterek bunlara mitolojik öyküler atfetmişler. Örneğin Orion takım yıldızı, avcı Orion’u temsil ediyor, Akrep takım yıldızı ile Orion takım yıldızı gökte aynı anda görülemez, çünkü Orion kendisini sokmak isteyen akrepten kaçar…

İşte bu hikayeleri merak ettiğim için aldım bu kitabı. Yazarı Gülden Bulut aslen kimya mühendisiymiş. Zodyak Yayınları’ndan 2014’te çıkan kitap 319 sayfa, arkasında sözlük ve kaynakça kısımlarıyla beraber 354 sayfayı buluyor. Ayrıca yayınevi kitapla beraber 2016 – 2017 ve 2018’eait önemli gök olaylarının tarih ve detaylarını içeren bir de ayraç göndermiş.

Kitap yedi bölümden oluşuyor. İlk bölüm atsroloji, mitoloji ve psikoloji ilişkisini açıklıyor. Özellikle Jung’un arketipleri ve kolektif bilinçaltı konuları üzerinde durulmuş. İkinci bölüm Eski Dünya Kozmogonisi, yani evrenin oluşumu mitosu üzerine. Bu kısımda Sümer, Babil, Mısır ve Yunan yaratılış mitosları anlatılmış, bu mitolojilere göre mitolojik tanrıların aile ilişkileri verilmiş. Üçüncü bölüm gezegenler üzerinde, bildiğimiz gibi gezegen isimleri (Roma mitolojisi) mitolojik tanrılardan geliyor. Bu tanrıların kişilikleri ile gezegenlerin özellikleri arasındaki parallelikler gösterilmiş ve bunların astrolojik yansımalarına yer verilmiş. Dört, beş ve altıncı bölümler sırasıyla oniki burcun elementleri (ateş, toprak, hava, su), nitelikleri (öncü, sabit, değişken) ve polaritelerini (dişi, erkek) açıklamış. Yedinci bölümde ise oniki burcu anlatmış, özellikle arketipler ve mitoloji ile zenginleştirilmiş anlatım.

Kitabı çok beğendim, oldukça ilginç, astroloji zaten ilgimi çeken bir konuydu ama bunun ortaya çıkışı, mitoloji ve psikoloji bağlantısı bunu çok çok daha ilginç hale getirmiş. Doğrusu keşke kitabın kapsamı daha geniş olsaydı dedim. Örneğin okuduğum bazı yazılarda ana gezgenler dışında Antares, Aldebaran, Regulus gibi kraliyet yıldızlarının da astrolojik etkileri olduğunu okudum, mesela bunlarla ilgili kısımlar da olsaydı kitapta keşke…

Kısacası bu konulara ilginiz varsa seveceğiniz bir kitap. Ben bu konuda başka kitaplar da okumak isterim. Bu kitabı astromarket.com’dan aldım, yayınevinin diğer kitaplarını da bu adreste bulabilirsiniz. Keyifli okumalar dilerim.

16 Ekim 2016 Pazar

Sönmüş Yıldızlar - Reşat Nuri Güntekin

Her Reşat Nuri kitabının yorumuna aynı şeyleri yazıyorum ama, çok sevdiğim bir yazar, biraz huzur bulmak istediğimde okuduğum bir yazar. Nostaljiyi, eski Türk filmlerini seviyorsanız, eski zamandaki hayatı merak ediyorsanız mutlaka okumalısınız. Yazardan daha önce okuduğum kitaplar (bunu biraz da kendime not olarak yazıyorum) Çalıkuşu, Dudaktan Kalbe, Akşam Güneşi, Eski Hastalık, Kızılcık Dalları, Damga, Yaprak Dökümü ve Kavak Yelleri.

Son Sığınak'ı İnklâp Kitabevi'nin 1980 baskısından okudum. 1956'da vefat eden yazarın bu kitabı 1961'de yayınlanmış. Kavak Yelleri ve Kan Davası da yazarın aynı yıl yayınlanan diğer eserleri. 174 sayfalık kitap 21 hikayeden oluşuyor. İlk bir kaç hikaye karşılıklı yazılmış mektuplar biçiminde kaleme alınmış. Bunun yanı sıra oyun tarzında karşılıklı konuşmalardan oluşan hikayeler ve yine düz yazı biçiminde hikayeler de var. Ana konu genellikle yanlış anlaşılmalarla mutsuzluğa sürüklenen aşıklar, kaderin beklenmedik oyunu ile mutsuzluğa sürüklenen aşıklar vs. Hikayelerin hepsinden birer Türk filmi çıkar:) Ben çok beğendim, yazarın dili muhteşem. Bundan sonra okumak üzere elimde Son Sığınak var. Edebiyatımızın büyük ustası Reşat Nuri Güntekin'in mümkün olduğunca diğer eserlerini de okumak istiyorum. Keyifli okumalar.

Bu arada İnklâp Kitabevi'nin bu kapaklarını çok seviyorum, hem resimler hem kapak tasarımı çok hoşuma gidiyor:)

12 Ekim 2016 Çarşamba

Bilinmeyen Hitler - Aytunç Altındal

Aytunç Altındal adını sık sık duyduğumuz araştırmacı gazeteci yazardır. Sözcü Gazetesi, yazar hakkındaki bir haberde kendisini şu şekilde tanımlamışlar;

Aytunç Altındal tarih ve politika alanında faaliyet gösteren Çerkez asıllı gazeteci, yazar ve araştırmacı olarak bilindi. Dinler, felsefe, gizli örgütler ve sair konularda birçok makale ve kitap yazmıştı. Para ve Vatikan denildiğinde de akla ilk gelen isimdi. Ünlü Fizikçi Isaac Newton'un bugüne kadar hiç bilinmeyen bir kitabını da yayınlayan Altındal, Uğur Mumcu'nun ‘Sakıncasız' adlı eserinin de yapımcılığını üstlendi. Altındal 1964'ten başlayarak Haber, Akşam, Cumhuriyet, Yeni Halkçı, Ulus, Günaydın, Yenigün gibi gazetelerde yazılar yazdı.

Yazar maalesef Kasım 2013'de şaibeli bir şekilde kanserden hayatını kaybetmiş, iddiaya göre 15 gün içinde birden bire kansere yakalanıp hatta dördüncü evreye ulaşmış. Yazarın özellikle gizli örgütler hakkındaki yazılarından dolayı daha önce de ölüm tehditleriyle karşı karşıya olduğu biliniyormuş.

Kitabımız Yeni Avrasya Yayınları'ndan 2000 yılında çıkmış, 4 ayda 4 baskı yapmış, eminim sonrasında da art arda yeni baskılar yapmıştır. 254 sayfa olan kitabın metin kısmı 198 sayfa, sonrasında ekler ve kaynaklar yer alıyor.

Hitler ölümünden uzun yıllar sonra gerek geçmiş, gerek hayatındaki gizemli olaylar olsun en çok merak edilen isimlerin başında geliyor. Kitap üç bölümden oluşuyor, ilk bölüm "Büyükannenin günahı". Aslen Avusturya'lı olan Hitler'in aile geçmişi de en az kendisininki kadar ilginç. Babası Alois'in annesi ve babasının kimlikleri konusunda hala şüpheler var. Kimilerine göre Yahudi kökenli, kimilerine göre anne ve babası akraba. En ilginci ise, Hitler yönetime geçer geçmez yaptığı ilk iş büyükanne ve büyükbabasının mezarlarının olduğu o küçük köyü tanklarla dümdüz etmek. Bunun sebepleri konusunda da çeşitli görüşler var, bir kısmına göre kayıtları yok etmek, bir kısmına göre babası Alois'i küçük yaşta terk eden büyükannesine ceza vermek vs. Ancak gerek baba Alois olsun gerek oğlu Hitler olsun çoğu zaman hiç bir dayanak olmadan gizemli bir şekilde istedikleri noktalara gelmişler. Örneğin baba Alois gerekli hiç bir evrak olmadan ismini değiştirmiş, yine aynı şekilde ilkokul mezunu olduğu halde Gümrük Müdürlüğü yapmış. Hitler ise Avusturya vatandaşıyken Alman ordusuna katılmış, bir onbaşı olduğu halde yüzbaşından bir görevi yerine getirmesi rica edilmiş ve daha bir sürü ilginç olay...

İkinci bölüm "Bay Kurt"ta ise Hitler'in akıl almaz önsezileri, spiritüel konulara düşkünlükleri gibi "gizemli" konulara değinilmiş. Hitler'in yükselişi, ona destek olanlar, bu kişilerle ilişkileri anlatılmış.

Son bölüm "Esrarengiz Baron" ise Baron Sebottendorf üzerine. Bu kişi, Hitler'in geri planda destekleyen Thule örgütünün kurucusudur. Bir süre Türkiye'de de yaşayan Baron, Türkçe öğrenip dilimizde kitaplar yayınlamış, Meksika fahri konsolosluğu da yapmıştır. Kitabın bu kısmı tamamen baron ve ilişkileri üzerinedir.

Son derece yoğun bir araştırma ürünü olan kitap benim çok ilgimi çekti. Yalnız son bölüm diğerlerinden daha az merakımı uyandırdı. Bir de Hitler'in gizli yönüne daha çok yer verilmesini isterdim, bildiğim ama kitapta yer almayan anekdotlar vardı mesela. Gerçi kitap daha çok Hitler'in gizli örgütlerle bağlantısı ve o konuma nasıl geldiği üzerine. Sıkılmadan okuyacağınız ilginç bir kitap, tarihi olayların gelişimini anlamak için son derece faydalı. Keyifli okumalar dilerim...

7 Ekim 2016 Cuma

Kış Yolculuğu – Amélie Nothomb

Amélie Nothomb sevdiğim bir yazar, daha önce Ne Adem Ne Havva, Kıran Kırana, Sınır Tanımayan Cesetler ve Açlığın Biyografisi isimli kitaplarını okumuştum. Uzun zaman önce, sanırım geçen yaz, bu kitabını Migros’ta indirimli görünce almıştım ancak ince bir kitap olmasına rağmen hakkında olumsuz yorumlar okuduğumdan uzun süre elim bu kitaba gitmedi. Geçenlerde kitaplığımı karıştırırken elime gelince, eh bir deneyeyim bari deyip okumaya başladım.

Doğan Kitaplar’dan Ekim 2012’de çıkmış olan kitap 97 sayfa. Kapak tasarımını Geray Gencer yapmış bu arada, ben çok beğendim, cuk oturan bir kapak gerçekten

Konumuza gelirsek, Zoile elektrik idaresinde çalışan eksantrik bir genç adamdır, bir gün Astrolabe isminde çok hoş bir kadınla tanışır ve ondan çok hoşlanır, duyguları karşılıksız sayılmaz ama bu ilişkinin önünde çok büyük bir engel vardır; Astrolabe hayatını zihinsel geriliğe sahip yazar Aloise’e adamıştır, onunla birlikte yaşar ve onun tüm bakımını üstlenmiştir. Zoile önce aşkı için mücadele etmeyi seçer ama Astrolabe aşkı için hiçbir özveride bulunmaz, bu durum Zoile’in içinde korkunç bir dürtüyü uyandırır…

Ben kitabı çok beğendim, Sınır Tanımayan Cesetler’e göre çok daha iyi bir kitaptı benim için. Nothomb’un kitapları sıradışı kurgularının yanı –belki de daha çok- satır aralarındaki cümlelerle okuru kendine bağlıyor, yazarın yer yer absürt dilini çok eğlendirici buluyorum. Yazarın tarzını seviyorsanız bence bu kitabını da seversiniz, gayet kolay okunan bir kitap. Bu arada Kış Yolculuğu ismi Schubert’in aynı adlı eserinden geliyor. Keyifli okumalar dilerim:)