Blogumu takip ediyorsanız Orhan Pamuk’un en sevdiğim yazarlardan biri olduğunu biliyorsunuzdur. Yazarın okumadığım bir iki romanından biri de Beyaz Kale’ydi, nedense pek sürükleyici olmadığı, ilk romanlarından biri olduğu için fazla üstünde durulan bir roman olmadığı gibi şeyler kalmış aklımda.
Beyaz Kale’yi yazar 1986’da – inanılmaz, tam 30 sene önce!!- yazmış, yazarın “Cevdet Bey ve Oğulları” ve “Sessiz Ev”den sonra üçüncü romanı. Ben Can Yayınları’ndan 1992’de çıkan 10. Baskısını okudum. Romanın kendisi 180 sayfa, arkasında yazarın notuyla birlikte kitap 192 sayfa.
Yazar, romana Sessiz Ev’deki tarihçi karakteri Faruk’un notuyla başlıyor. Faruk bu okuduğumuz kitabı, Gebze Kaymakamlığı’nın arşivinde bulmuş. Bu anıların anlatıcısı, 16. yüzyılda Venedik’ten Napoli’ye giden bir gemide yolculuk eden genç bir İtalyan. Gemileri Osmanlı donanması tarafından ele geçiriliyor ve içindekiler de esir alınıyor. Böylece İtalyan, diğer esirlerle birlikte İstanbul’a getirilip zindana atılıyor. Adamımız berbat zindan koşullarından kurtulabilmek için hekim olduğunu ileri sürüyor, mühendislik, temel bilimler konularında aldığı iyi eğitim sayesinde de birkaç kişiye yardımcı olunca yetenekleri takdir görüyor ve ayrı bir hücreye konuluyor, sonra bir gün kendisinden haberdar olan saraya yakın bir zat onu köle olarak alıyor. Hoca diye anacağımız bu kişi İtalyan’a ikizi kadar çok benzemekte ve tek istediği İtalyan’ın tüm bildiklerini ona öğretmesi. Bu ikili günlerini astronomi, mühendislik ve benzeri konularda çalışarak geçiriyorlar gerçekten. Ama zamanla aralarındaki ilişki çetrefilli bir hal alıyor. Bir de Hoca’nın padişahın gözüne girme arzusu hikayeyi bambaşka yerlere taşıyor.
Beyaz Kale romanına bayıldım, muhteşemdi, bu zamana kadar okumamış olmama hayret ettim, gizemli, büyüleyici, felsefi bir hikaye. Özellikle Orhan Pamuk’un bu hikayeyi nasıl yazdığı, nasıl geliştirdiği, nelerden ilham aldığını anlattığı kısım ayrıca etkileyici. Bu nispeten kısa romanı yazmak için okuduğu onlarca kitap, yazarlığın nasıl bir iş olduğunu gösteriyor… Puslu Kıtalar Atlası’nın da böyle gizemli bir kitap olduğunu düşünüyorum, onu da okumak istiyorum. Keyifli okumalar dilerim.
Resim: http://www.eskikitap.ist/image/cache/data/Yerli%20Edebiyat/Beyaz%20Kale%20can-300x300.JPG
Bende Orhan Pamuk kitaplarını sevenlerdenim. Okumadığım daha çok kitabı var ama :)
YanıtlaSilNe güzel önünüzde okuyacak güzel kitaplar var o zaman:)) teşekkür ederim yorumunuza, sevgiler:)
SilOrhan Pamuk'un bitirebildiğim tek kitabı:) Ben de beğenmiştim.
YanıtlaSilYazarın diğer kitaplarına göre kısa ama benim en sevdiklerimden biri oldu, kitaptaki o gizemli havayı çok sevdim ben, teşekkür ederim yorumunuza, sevgiler:)
SilCevdet Bey ve Oğulları, Sessiz Ev ve Yeni Hayat'ı okudum, Yeni Hayat'ı sevmeyince Pamuk'u bırakmıştım çok büyük isabet olmuş( hatta bu üç kitabı bile okumamış olmayı isterdim) yazar son yıllarda yaptıklarıyla öyle kötü bir yerde duruyor ki kitapları ile kuş tutsa bile bir şey fark etmez...
YanıtlaSilYeni Hayat benim de en az sevdiğim Orhan Pamuk romanı. Maalesef haklısınız Gül Hanım, yazarların duruşları tabi ki okuru etkiliyor, aslında yazarlar sadece sanatlarını yapsa diyeceğim ama kararsız olduğum taraf belli birikimi olan kişilerin bu birikimlerini toplumu olumlu yönde etkilemek üzere kullanması gerekip gerekmediği? Ancak ülkemizde maalesef "aydın" diyebileceğim ve bunu yapan pek kimse göremiyorum...
SilEren Hanım, aslında yazarların da sanatçıların da toplumu yönlendirme mecburiyeti yok, olsa iyi olur ama bir yazar sadece işiyle de ilgilenebilir kimse de dönüp niye memleket meseleleri ile ilgilenmiyorsun diyemez. Ama Pamuk gibi kendi çıkarı için emperyalistlerle kol kola ülke gerçeklerini eğip büküp yalan yanlış dillendirirsen okur olarak da tepki göstermek hakkımız olur...
SilÇok haklısınız tabi ki, ama ben eserlerini çok sevdiğim bu yazara yakıştıramıyorum bunları, öyle olmadığına inanmak istiyorum.. :(
SilBen yarıda bırakmıştım bu kitabı 2-3 yıl önce, acaba hata mı ettim diye düşündüm şimdi yazınızla.
YanıtlaSilOrhan Pamuk'un diline alışık değilseniz yer yer sıkılabilirsiniz:) Bir şans daha verebilirsiniz belki? Yorumunuza teşekkür ederim:)
Silya ben orhan pamuk okuyamıyom ya. dünyasına hiç giremedim. cevdet beyi okudum ve anladım sevdim. diğer kitaplarına başladım ama hiçbirini elli sayfa okuyamadım romanlarının. ama roman dışı kitaplarını seviyorum. bunun dışında onun edebiyatçı kişiliğini de çok seviyorum. yani rahat bir hayatı olmuş, nişantaşında aile apartmanı var, iyi yaşamış ve hep yazmış. yani hayatı kitaplar ve yazmak. mesela bence hep anı günlük yazsın keyifle okuyum :) romanları bana çok sıkıcı geliyor veya işte içine giremiyorum demek ki. istanbulu yazsın meselası. ama orhan pamukun romancılığını anlamasam da edebiyatçılığını pek seviyom. ama edebiyat dışı konuşmaları işte bana da saçma geliyor. fazıl say gibi. fazıl saya hayranım ben ya müziğine, tutkusuna. ama ah nolur konuşmasın ama anılarını yazsın. anıları nefis valla okudum bikaç kitabını :)
YanıtlaSilBen Bir Ağacım'ı denedin mi Deepcim? Orda romanlarından güzel parçalar var kısa kısa? İstanbul yazıları çok güzel, İstanbul, şehir ve anılar kitabını okudun mu, bayılmıştım ben ona, sonunda ağlamıştım..:)) onun bir de Ara Güler fotoğraflı ciltli baskısı var, tam koleksiyonluk:) Fazıl Say'ın kitap yazdığını bilmiyordum, çok utandım şimdi..:))
Silpamuk o kitapları gördüm tabisi, tamam okuycam :)
YanıtlaSilOrhan Pamuk sevdiğim yazarlardan ama bu kitabını okumadım :)
YanıtlaSilsevgiler <3
O zaman bu kitabını mutlaka tavsiye ederim, teşekkür ederim yorumunuza, sevgiler <3 :)
SilMasumiyet Müzesi ve Kafamda bir Tuhaflık ı okudum. Masumiyet Müzesi ilk okuduğum kitabıydı ve evet dedim kesinlikle Nobel lik bir yazar. Kafamda Bir Tuhaflık roman olarak çok iyiydi ama satır aralarında sürekli haksızlığa uğrayan Ermenilerin geçmesi rahatsız etti. Fikrine saygım sonsuz,böyle düşünüyor ve yazıyor olmasında sorun görmüyorum ama direk değil de böyle saklanarak, okuyucuya bu düşünceyi alttan alttan kabul ettirme çabası sezdim. Roman sanata değil de başka başka işlere hizmet ediyor hissi uyandırdı bende. Ondan beridir Orhan Pamuk okumak istemiyorum.
YanıtlaSilBu arada ben Hilal. http://lafuuguzaf.blogspot.com.tr/ da üç kişi birlikte yazıyoruz. İnceleyip fikir verebilirseniz çok memnum olurum.
Ben de Kafamda Bir Tuhaflık'ı okumuş ve çok sevmiştim, ben bahsettiğiniz gibi bir izlenime kapıldığımı hatırlamıyorum, belki de yazarı çok sevdiğim için üstünde durmamışımdır, ama eğer okur böyle bir mesaj verildiğini hissediyorsa bu rahatsız edici gerçekten... Yazara yine bir şans vermek isterseniz Beyaz Kale'yi tavsiye ederim.. blogunuzu ziyaret ettim bile, teşekkür ederim yorumunuza, sevgiler Hilal Hanım:)
Sil