Sayfalar

27 Mart 2018 Salı

Ölümlü Ölümsüz - Mary Shelley


Mary Shelley bildiğiniz gibi Frankenstein’in yazarı ancak önemi bununla sınırlı değil, çok ilginç bir hayatı var. Bu kitabın girişindeki bilgiye göre; kendisi feminist felsefenin öncülerinden Mary Wollstonecarft’ın ve siyaset felsefecisi, gazeteci, romancı William Godwin’in kızı, 1797’de Londra’da doğmuş, 15 yaşında babası onu İskoçya’daki bir arkadaşının yanına göndermiş, buranın doğasından o kadar etkilenmiş ki yansımaları Frankenstein’de görülebilir. Daha sonra evlenmiş, hayatı sürekli bir edebi yaratıcılık içinde geçmiş. Gotik edebiyat öğelerini kullanarak insanın ruhsal dehlizlerini keşfedip toplumun dayattığı değerleri ve ahlak kurallarını sorgulamış...

Delidolu Yayınları (Tudem Yayın Grubu) tarafından şubat 2018’de çıkan kitap 40 sayfa ve yazarın bir uzun öyküsünden oluşuyor, ilk kez 1894 yılında İngilter’de The Mortal Immortal adı ile The Keepsake edebiyat yıllığında yer almış.

Bu cilti şık kitabın ilüstrasyonları Maria Brozozowska tarafından yapılmış ki ben bu ilüstrasyonlara bayıldım, öyküdeki o gotik, karamsar havayı harika bir şekilde yansıtıyor ve öyküyü tamamlıyor adeta. Maria Brozozowska 92 doğumlu ve yüksek lisansını Bilkent Üniversitesi’nde Sanat ve Tasarım Anabilim Dalında yapmış. İtalya ve Türkiye’de bir çok ödül almış.

Öyküye dönersek, kahramanımız ve büyük aşkının arası biraz açılır, aşk acısıyla başa çıkmak isterken bir yanlış anlaşılma sonucu asistanlığını yaptığı simyagerin ölümsüzlük iksinirini içer ve böylece hayatı alt üst olur tabi.

İtiraf edeyim, ben öyküden çok resimlerine vuruldum, o resimler beni farklı diyarlara götürdü, bu nedenle bu kitabı aldığıma çok memnunum, keyifli okumalar dilerim.

21 Mart 2018 Çarşamba

Sürprizim Var! Hoby.ist Açıldı !! :)


Merhaba, bir sürprizle karşınızdayım bugün. Uzun zamandır üzerinde çalıştığım hobi ve sanatsal ürünler satan online mağazamız hoby.ist nihayet açıldı. Çok heyecanlıyım. Sitemizde beş grup ürün var; resim malzemeler, resim malzemeleri tamamlayıcıları, hazır setler (herşeyi içinde olan hobi setleri yani), hobi grubu (ahşap boyama, mozaik, kil gibi çeşitli hobi malzemeleri) son olarak da  tamamlayıcı ve diğer malzemeler (eva, şönil, oynar göz, yapıştırıcılar, kağıt ürünler, çıkartmalar). İçime sinen birşeyler yapmak için çok uğraştım, umarım siz de beğenirsiniz sitemizi. Tüm Türkiye'ye sabit kargo 6,90 TL ve 75 TL üzerine ücretsiz kargo yapıyoruz. Bu arada ürün fiyatlarını elimden geldiğince düşük tutmaya gayret ettim. Tabi ki ticari kaygılar da taşıyorum ama kendim de bir hobisever olduğumdan bu işte keyif ve huzuru önplanda tuttuyorum. Zaten sloganımız da "hayatına keyif kat" :)

Ayrıca sitemizde (facebook sayfamızda da paylaşacağımız) bir blogumuz olacak, orada da evdeki malzemelerle veya ürünlerimizde yapabileceğiniz, hobiler üzerine yazılarımız olacak.

Sitemizin adresi "www.hoby.ist", instagram adresimiz burada, facebook adresimiz şurada.

Sizden ricam bu yazıyı paylaşmanız, özellikle de instagram ve facebook sayfalarımızı beğenip takip etmeniz. İnstagram benim özel hesabım olmadığı için ben sizi takip edemeyebilirim ama beğenilerinizle bana destek olursanız minnettar olurum. Şimdiden çok teşekkür ederim:) 


14 Mart 2018 Çarşamba

Japon Sevgili - Isabel Allende



Uzun zaman önce Isabel Allende’nin Ruhlar Evi isimli romanını okumuş ve çok beğenmiştim. Çok severek takip ettiğim blogger arkadaşım Gül Hanım’ın blogunda bu kitabı almış olduğunu görünce -bildiğiniz gibi Japon sevdamın da etkisiyle- düşünmeden ben de aldım Japon Sevgili’yi. Gül Hanım'ın yazısı için  tıklayınız.
Isabel Allende çok ilginç bir yazar gerçekten. Daha önce yazdığımı buraya da alırsam;

"Yazarımız 1942 Şili doğumlu, dünyada en çok okunan İspanyolca yazan yazarlardan biri. Romanlarında sıklıklı otobiyografik öğelerden de faydalanıyor. Isabel Allende’nin babası Peru’da büyükelçilik yapmış, aynı zamanda Şili’deki 1973 devrimiyle iktidara gelen Salvador Allende’nin birinci dereceden kuzeni. Çoğu kaynakta Isabelle Allende, Salvador Allende’nin yeğeni diye yazıyor.

1945 yılında Isabel Allende’nin babası ortadan kaybolunca (sebebiyle ilgili bir bilgiye ulaşamadım), annesi ve kardeşleriyle birlikte Şili’ye geri dönerler. Ancak daha sonra annesinin bir diplomatla evlenmesiyle sık sık yer değiştirirler, Isabel Beyrut’ta özel bir İngiliz okuluna devam eder, 1958’de Şili’ye geri dönerler. 1962 yılında evlenir, bu sıralarda hem çeviri yapan, TV’de orta düzeyde tanınan, hem de feminist bir dergide gazetecilik yapan bir kadındır. 1959-1965 yılları arasında Birleşmiş Milletler’in Gıda ve Tarım Örgütü’nde çalışarak Avrupa’nın çeşitli yerlerinde bulunur. Şili’de bir süre İngilizce romanları İspanyolca’ya çevirir. Ancak diyalogları değiştirdiği ve kahramanları olduklarından daha zeki gösterip onlara daha “özgür” (belki daha feminist) sonlar yazdığı için işinden kovulur. Paula ve Nicholas adında (Nicholas, Ruhlar Evi’ndeki karakterlerden birinin de ismidir) iki çocuğu olur.

1973’te askeri darbe olmasıyla Allende soyadından dolayı zor zamanlar geçirir, aynen Ruhlar Evi romanındaki Alba’nın insanları hükümetin gazabından korumak için saklayıp yardım etmesi gibi Isabel Allende’de , annesi ve üvey babasının bir suikastten kıl payı kurtulmasına kadar, hükümetin arananlar listesindeki insanlara yardım eder. Daha sonra kendisinin de ölüm tehditleri alması ve arananlar listesine geçmesiyle Venezuella’ya gider ve 13 yıl orada kalır, burada gazetede köşe yazar. 1989’da Amerikalı ikinci kocasıyla tanışıp Amerika’da yaşamaya başlar."
Can Yayınları’ndan 2017’de çıkan kitap 333 sayfa. Yine katmanlı bir roman. İlk önce 20’li yaşlardaki Moldova asıllı İrina’nın bir yaşlılar evinde işe girmesiyle başlıyor, bir süre onun yaşamını izliyoruz, sonra yaşlılar evinde kalmaya yeni başlayan havalı Alma’nın hayatına tanık oluyoruz. Alma hayatının aşkı Ichi’yle türlü sebeplerden kavuşamıyor ama kader ağlarını örüyor işte... Gerçekten etkileyici bir aşk var romanda. Arka planda da İrina’nın hayatı var tabi. İlginç bir diğer konu, benim hiç duymamış olduğum bir şey, 2. dünya savaşı sırasında Amerika’da yaşayan Japonlar uzun bir süre, savaş boyunca yaşadıkları yerlerden toplama kamplarına sürülmüşler ve savaş bitene kadar, Japonlar teslim olana kadar oralarda yaşatılmışlar.
Japon Sevgili’yi sevdim, çabuk okunan, ilginç ve merak uyandırıcı bir hikayeydi. Ruhlar Evi kadar etkileyici bulmadığımı da kısa bir not olarak ekleyeyim. Keyifli okumalar dilerim.

8 Mart 2018 Perşembe

BUPZ'la Tanışın!


Merhaba, size bugün BUPZ'dan bahsedeceğim. Doğrusu internet dünyasında herşey hızla değişiyor, bazı uygulamalar ve sosyal ortamlar yerini başkalarına bırakabiliyor, ama blog dünyası benim vazgeçilmezlerimden birisi. Dolayısıyla bloglarla ilgili yenilikleri de yakından takip etmeye çalışıyorum. BUPZ da bu yeniliklerden birisi. BUPZ kendisini; "BUPZ, internette aranan herşeyin en iyilerini listeleyen web sitesidir. Araçlar, kültür-sanat, websiteleri, bloglar, yazılımlar ve daha fazlası" olarak tanıtmış. BUPZ özgün içerikli blogları kategorilere göre ayırıp listelemiş, böylece aradığınız, ilginizi çeken bloglara kolayca ulaşabiliyorsunuz. İçerik sadece bloglarla sınırlı da değil, film, anime, diziler, kitaplar gibi bölümler de özenle hazırlanmış, listeler oluşturulmuş, oldukça emek harcandığı görülüyor. Kısacası ben BUPZ'u çok beğendim ve kullanışlı buldum, sizin de keyifle zaman geçireceğinizi ve faydalanacağınızı umarım.

5 Mart 2018 Pazartesi

Anlat Anneanne - İpek Ongun

İpek Ongun’la tanışmam ortaokul başlarında Bir Prıltıdır Yaşamak isimli kitabını okumamla olmuştu, kitap gençler için tam bir yaşam rehberiydi, o kadar beğenmiştim ki kitabı, hemen yazarın hayranı oldum. Bunun gibi kiatplar dışında İpek Ongun bir de Serra isminde genç bir kızın yaşadıklarını anlattığı, Bir Genç Kızın Gizli Defteri isimli yine eğitici bir roman serisi de yazdı. İpek Ongun genç yetişkinlere hitap eden belki de ilk yazar olmakla beraber aynı zamanda herkesimden genç tarafından çok okunan, çok sevilen, çok başarılı bir isim. Bunun yanısıra mütevaziliği, içtenliği, zerafeti ile de hayran olunası bir yazar. Evet bu kadar anlatmamın sebebi, bu özellikleri ile özel yaşamını da merak ettiğim biri olması. Çünkü yazar Anlat Anneanne isimli bu kitabında kendisinden hayatıyla ilgili öyküler isteyen torunlarından aldığı ilhamla, anneannesi ve dedesinden başlayarak hayatını anlatıyor.

Artemis Yayınları’ndan çıkan bu kitap 2017’de çıkmış, 454 sayfa ve içince birçok da resim var. Ön kapağında yazarın annesinin, arka kapağında ise kendisinin bir resmi olan kitap kapaklarına (tasarımı Füsun Turcan Elmas’a aitmiş) bayıldığımı da ekleyeyim.

Kitap bir solukta okunuyor, ben okumaya pek az zaman ayırabildiğim şu günlerde bile 2 günde bitirdim. Gerçekten pek çok zorluğa nezaketle ama son derece güçlü karakteriyle göğüs germiş İpek Ongun, annesinin yaşadığı üzüntüler, sakin bir gençkız olarak yatılı okul hayatında alışma süreci, yine genç bir kadın olarak Amerika’da o kültüre, yeni yaşamına uyum sağlama sıkıntıları ve daha pek çoğu hiç de kolay şeyler değil. Gerçekten bu kitap beni çok etkiledi, yer yer hüzünlendirdi ama yazara hayranlığım bir kat daha arttı. Yazarı önceden okumuş olsanız da olmasanız da bu kitabı zevkle okuyacağınıza inanıyorum, keyifli okumalar dilerim.