İlk okuduğum roman Don Kişot'tu, ilkokulda 3. sınıfı bitirdiğim yaz, ödev olarak bu romanı okuyup özetini çıkarmam gerekiyordu, belki zorunluluğun verdiği isteksizlikle pek zevk alamamıştım bu önemli romandan. Sonra Küçük Vampir serisini keşfettim ve heyecanla bekledim serinin yeni kitaplarını. Orta okul yıllarımda da Stephen King'le tanıştım, korku filmlerini çok sevdiğim için küçükken her kitapçıya gidişimde merakla kapaklarını incelediğim o kitapları okumaya başladım. Stephen King'in kitapları pek edebi bulunmasa da bu tamamen bir önyargı, kurgunun yanısıra onun kitaplarında duyguların tasviri, karakterlerin derinliği her zaman beni çok etkiler. Bir iki istisna dışında bütün kitaplarını bir solukta okudum, bazılarını da bir kaç defa. Neredeyse satır satır ezberlediğim bu bir kaç favori kitabımı hala arasıra karıştırırım.
Lisede edebiyat derslerinde kitabımızda ünlü romanlardan parçalar verilir, edebiyat konularını bu parçalar üzerinden işlerdik. Çoğu zaman sadece bir sayfasını okuduğum bu romanları merak eder, eserin tümünü okumak isterdim. Ve tabi İngilizce derslerimizde de bazı romanların kısaltılmış versiyonlarını okurduk, böylece en favori romanlarımdan biri olan Uğultulu Tepeleri (daha sonraları da defalarca okuduğum) okudum, her zamanki gibi okul döneminde pek isteksizce okuduğum bu romanı aynı yaz İngilizce'mi geliştirmek için tekrar okumuştum, böylece derste göremediğim bir çok küçük ayrıntıyı ve duyguyu yakalama fırsatım oldu. Roman beni çok etkilemişti. Böylece edebi eserleri okumaya başladım. Roman dışında başka türler de okuyordum, örneğin psikoloji, kişisel gelişim kitapları ve gizli dünya düzeni üzerine yazılmış kitaplar çok ilgimi çekiyordu. Bu arada bazı kitapevlerinin yayınladığı "100 yılın 100 romanı" tarzı listeleri de takip ediyor ve bunlardan da kitaplar okumaya çalışıyordum. Bazı romanlar pek ilgimi çekmese de sonuna kadar okumaya çalışıyordum, bazılarıysa beni çok etkiliyor, günlerce etkisinde bırakıyor ve üzerlerinde yazılar yazdırıyordu. Yaklaşık 15 yıldır çoğu önemli edebiyat eseri olmak üzere okudum diyebilirim.
Bunları da nereden düşündüm şimdi? Her edebiyat düşkünü gibi ben de bir gün roman yazmak isterdim/istiyorum/istiyordum (burası pek net değil). Orhan Pamuk'un Manzaradan Parçalar kitabını okumaya devam ediyorum. Yazma sürecinin ne kadar sancılı olduğundan bahsetmiş, günlerce perişan halde yemedn içmeden küçücük bir odada sabahlara kadar sigara içip yazmaya çalıştığını anlatmış. Bu fikir, sadece yazmak için bir odaya kapanmak, bütün dikkatini, enerjisini, her şeyini tek bir hedefe odaklamak fikri ne kadar güzel geliyor, çünkü kendim için konuşursam yapmak istediğim şeyleri yeterince odaklanamadığım için istediğim gibi (veya hiç) yapamıyorum. Manzaradan Parçalar kitabının ilerleyen bölümlerinde, Orhan Pamuk'un nobel ödülü aldıktan sonra kendisiyle yapılan bir ropörtaj var, sadece o ropörtajda değil her bölümde yazarın ne kadar fazla kitap okumuş (kütüphanesinde 12.000 kitap olduğunu da söyleyeyim), bunları bir edebiyatçı gözüyle özümsemiş yorumlamış vs vs. olduğunu görebiliyoruz. En azından okuduklarımı o şekilde yorumlayabilmek isterdim. Örneğin kitapta Orhan Pamuk, Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Huzur adlı romanından bahsediyor, orada örneğin yazarın cümleyi "ben" veya "biz" şeklinde bitirişi gibi bir noktadan öyle yorumlar öyle sonuçlar çıkarıyor ki...Edebiyat, felsefe ve benzeri türlü dayanağı var bu yorumların. Bu sadece bu şekilde bir yorum yapabilmenin gereklerinden biri.
Bir de roman yazma kısmını düşünelim. Yazar yine Kara Kitap romanını ne şekilde yazdığından bahsetmiş mesela, orada vermek istediği düşünce veya yazım tarzı konusunda ne şekilde bir yol izlediği (buarada yapmak istediği şeyin anlaşılamayabileceği korkusunu da yaşadığını söylüyor), bu konulardaki tereddütünden bahsediyor, çetrefilli bir iş yani! Hemingway ise herkesin birinci tekil şahıs ağzından anlatarak bir roman yazabileceğini söylemiş. Bu da biraz ferahlatıcı doğrusu. Başkalarının hikayelerini okumak ve bir gün benim de bir hikaye anlatabileceğimi düşünmek hoşuma gidiyor...
Resim: http://okusanya.blogspot.com/2010/04/kitap-okuyan-sultan.html
Selamlar!
YanıtlaSilKedileri, resimleri ve kitapları seviyorsunuz, ne ala!
Hayatınızı renklendiren detayları paylaştığınız için teşekkür ederim, çok beğendim bloğunuzu. Nereye yazacağımı bilemediğim için de yine çok hoşuma giden bu yazının altına yazmayı uygun buldum; Bol kedili ve kitaplı günler dilerim.
Güzel yorumunuz beni çok mutlu etti, blogumu beğenmenize sevindim, sık sık ziyaretinizi ve yorumlarınızı beklerim, çok teşekkürler:)
YanıtlaSilOkudum, erken yaşta ne çok kitap okumuşsun sende. :) Don Kişot'un uzun verisyonunu ve Monte Cristo Kontu'nu almak istiyorum bu sıralar. :)
YanıtlaSilÖyle olmuş:)) Monte Cristo Kontu şahane, Don Kişot'un uzun versiyonunu ben de okumak istiyorum, çok teşekkür ederim yorumuna:)
Sil