Distopik Okuma ayına ben distopik değil de ütopik bir kitapla katılıp hoş bir tezat yaptım:)) Adını çok duyduğum merak ettiğim Ütopya kitabı kadar yazarı Thomas More da merak uyandırıcı benim için. Hayatı öyle ilginç ki, 1478-1535 yılları arasında yaşamış, humanistliği ile tanınmış biri. 1516 yılında yazmış olduğu Ütopya isimli eseri kült mertebesine çıkmış bir roman. Ütopya, ütopik kelimeleri de buradan çıkmış zaten. Wikipedia’da şöyle yazılmış;
“More, Yunanca yer anlamına gelen sözcüğün önüne iyi anlamına gelen "eu" ve yok anlamına gelen "ou" takılarını birlikte çağrıştıran bir hece getirmiş, böylece aynı anda "iyi yer" ve "yok yer", yani "olmayan yer" anlamını taşıyan bir tür cinasyapmıştır.”
Yani More, burası iyi bir yer ama böyle bir yer yok demiş:)
Ütopya’nın önsözünde anlatıldığı üzere Thomas More, hukuk eğitimi almış, yargıçlık yapmış, her zaman sosyal adaleti savunmuş, ölüm cezasına karşı olan çok humanist biriymiş, kral VIII. Henry onu çok beğeniyormuş ve danışmanı yapmış. Sör ünvanı almış, avam kamarasına başkanlık etmiş. Ancak VIII. Henry, karısından boşanıp Anne Boleyn ile evlenebilmek için Katoliklikten çıkıp kilisenin başı olmak üzere “act of supremacy” yasasını çıkartıp ünlü kişilerden de kendi çıkardığı yasaya boyun eğeceklerine dair and içmelerini istiyor, Thomas More ise bunu kabul etmiyor ve bir bahane ile tutuklanıyor. Bir söylentiye göre kendisini seven ve değer veren kral and içmeyi kabul etmesi için onu ikna etmeye de çalışlıyor ama More bunu da kabul etmiyor, son ana kadar pişman olursa affedileceği söylendiği halde hiç birini kabul etmiyor. Ancak idam edilmek üzere götürüldüğünde bile çok neşeli ve esprili kalabiliyor.
Esere gelirsek, More kitabında, ideal bir ülke olarak yarattığı Ütopya’yı her açıdan ele alıyor. Yönetimi, halkı, yaşayışı, suçu önleme şekli, suçlulara karşı davranışı, evlilikleri, aile ilişkileri gibi aklınıza gelebilecek her konuda Ütopya anlatılıyor. Wikipedia'da buradaki düzenle ilgili kısaca şöyle denmiş;
"Roman tarzında yazdığı "Utopia" adlı eserinde ütopik bir devlet tasarımı ortaya koyar. Bu devlette özel mülkiyet yoktur ve yasaktır. Herkes devlet adına üretir. Para geçerli değildir. Üretilenlerden herkes ihtiyacı kadar alır. Bireyler günde altı saat çalışır, geri kalan zamanlarını sanat ve bilimle uğraşarak geçirirler. Yöneticiler, tıpkı Platon’un ideal devletinde olduğu gibi, çok sıkı bir eğitimle yetiştirilir."
Ancak buraa bahsedilenin dışında dediğim gibi aile ilişkilerinden dini uygulamalara, hastaların bakımına kadar her konuda fikirlere yer verilmiş. Yüzyıllar önce böyle bir kitap yazılması ilginç, bazı konularda ‘bu neden uygulanmıyor,’ dedim, bazı konularda ise yazara hak vermediğim de oldu. Kitabın sonunda yazar mevcut durumu da eleştirmiş. En sonunda bahsettiği düzenin akla yatkın olmasına rağmen uygulanmasının zor olduğunu da belirtmiş, ve;
“… Gerçi bu dünya işlerini iyi bilen bir bilgin kişinin bütün dediklerini kabul edemem ama şunu da saklamayacağım ki Utopia devletinin bir çok özelliklerini şehirlerimizde görmeyi isterdim. Bir umuttan çok bir dilektir bu… “
Başta da dediğim gibi yazarın hayatı en az eseri kadar ilginç. Kısacası sürükleyici bir kitap değildi benim için, çünkü buna roman demek zor, daha çok bir deneme gibi, bence yazar Ütopya arka planının üzerine bir de hikaye inşa etmiş olsa daha zevkle okunan bir kitap ortaya çıkardı, yine de bir klasik olarak okunmalı, keyifli okumalar
Distopik Okumlar’ın diğer kitap incelemlerine de bakmayı unutmayın:
biblio
Gamze Polathaneli
kitaplarla beslenmek
thalassapolis
birgaripşeyma
gokcevatansever
Sanırım sadece yeri anlatmış,bir hikaye geçmiyor orada,değil mi?
YanıtlaSilHayır Aslıcım aslında hikaye geçseymiş daha ilginç olurmuş:)
SilMina Urgan'ın çevirisiyle, sanırım İş Bankası yayınlarından okumuştum. Dediğin gibi roman demek zor ama bilinmesi gereken bir eser.
YanıtlaSilNardacım ütopya kelimesini bulması bile çok ilginç değil mi? sevgiler:)
Silbir türlü okuyamadıklarımdan...
YanıtlaSilbenim de yıllardır aklımdaydı yeni okuyabildim:)
Silİlgiyle okudum yazını Eren'cim, sanırım tam olarak bir hikaye bazında ilerlemediği için okursam sıkılırım ben de ama merak ettiğim bir kitap. Distopik okumalarımıza katılımın için ayrıca teşekkürler :)
YanıtlaSilYazarın yüzyıllar önce böyle şeylere kafa yorması gerçekten inanılmazdı Bibliocum, ben teşekkür ederim diğer kitap incelemelerini de merakla bekliyorum, sevgiler:)
SilUzun zaman önce okuyup etkilendiğim bir kitaptır...
YanıtlaSilGerçekten etkileyici bir kitaptı Natalicim yorumun için teşekkürler:)
SilYıllar yıllar önce lisans derslerimden biri için okumuştum Ütopya'yı. Ders için okuduğum ve bir analiz yapmam gerektiği için kurgu eksikliği dikkatimi çekmemişti. Tekrar okuyup bir de o gözle bakmam lazım. Teşekkürler hatırlattığın için.
YanıtlaSilEminim oldukça ilginç bir yazı çıkmıştır ortaya, benim için de değişik, alışılagelmemiş bir kitap oldu Ütopya, yorumun için ben teşekkür ederim, sevgiler:)
Silbak bende de bu baskısı var. okudum tabiiii çook önemli yaaa :) ütopya lafını yerleştiren amcaa :) bak bi deee leviathan var yaaa :)
YanıtlaSilevet ya ütopya lafını yerleştirmesi bile büyük bir şey, leviathan evet duymuştum ona da bakayım, sağ ol:))
Sil1516 Yılında Arthur Moor tatafından yazılmış. 35 sene sonra ise kralın ölüm emri vermesi ile ölümüne sebep olmuş.
YanıtlaSilHer şeyin adalet içinde olduğu bir dünya herşey eşit paylaşılıyor, ama köleler hariç. Onlar yine en kötü işleri yapıyor ve savaşta onlar asker oluyor onlar ölüyor.
Avrupalı beynin ütopyası bu kadar insanca işte.
İnsanlığın gelişmesi için yüzyıllar bile yetmiyor malesef şuan geldiğimiz noktada bile bir kaç yüzyıla ihtiyacımız var bence... Yorumunuz için teşekkür ederim Rifat Bey, keyifli okumalar.
Sil