Aslında yazılarımı genelde önceden yazıp programlıyorum, normalde bundan önceki yazımın ayın 17'sinde yayınlanması gerekiyordu ama yaşadığımız olaylar o kadar üzücüydü, herkes o kadar üzgün ve şaşkındı ki yazımı iptal ettim. Son gelişmeler karşısında tek dileğim ülkemizde barış ve huzur içinde yaşayabilmemiz...
Gelelim Eşekarısı Fabrikası'na, biliyorsunuz kitap uzun zamandır gündemde. Doğrusu ben kitabın daha önce yayınlanmış olduğunu bilmiyordum. Meğersem Iain Banks 2013'de vefat etmiş. Eşekarısı Fabrikası'nı ise 1984'te, 30 yaşındayken yazmış. Kitap 1996'da Ayrıntı Yayınları'ndan çıkmış. Ben ise 2015'de Koridor Yayıncılık'tan çıkan versiyonunu okudum. Zübeyde Abat'ın çevirdiği kitap 250 sayfa. İskoç yazar bilim-kurgu türü de dahil olmak üzere pek çok roman yazmış ve pek çok da ödül almış.
Yeniden basımı için 19 yıl beklenen kitap, bu sürede okur tarafından yoğun bir şekilde talep edilerek ikinci eli oldukça yüksek fiyatlardan satılmış. Kısaca konusuna bakacak olursak Franc İskoçya'da babasıyla karaya çok yakın kendilerine ait küçük bir adada yaşamaktadır, eskiden bir hippi olan babası Franc'ı nüfusa kayıt ettirmemiştir, bu yüzden o hiç okula gidememiştir ve adada kendisine icat ettiği hayvan ölüleriyle süslü totemler yapmak, tavşan patlatmak gibi garip uğraşlarla vakit geçirmektedir. Bir de Franc'ın ağabeyi Eric vardır, tıpta okurken yaşadığı garip bir olayın etkisiyle akıl sağlığını yitirip adaya döndükten sonra kasabaya dehşet saçmış, bu nedenle akıl hastanesine gönderilmiş ama oradan da kaçmıştır. Kitap boyunca Eric, Franc'a telefon edip durur. Bana göre kitap son bölüme kadar oldukça durağan ilerliyor, son bölümdeyse büyük bir sır açığa kavuşuyor. Ancak bu sır bana hiç bir şey ifade etmedi.
Sonuç olarak, kitap benim için büyük bir hayal kırıklığı oldu. Kitabın büyük bir kısmı Franc'ın yaptığı vahşeti anlatıyor, ki ben bu bölümleri rahatsız edici bulduğum için okuyamadım. Kitaptaki tek ilerleyen olay Eric'in kaçışı, geri kalan kısımda ise geçmişteki olaylar anlatılıyor, ki bunları da pek ilginç bulmadım. Kitap kapağındaki The Independent'in "Yüzyılın en iyi 100 romanından biri" tanımlamasına ise inanamıyorum... Bu arada severek takip ettiğim Kayıp Rıhtım sitesi, eski ve yeni çeviriyi karşılaştıran ilginç bir yazı yayınlamış; http://www.kayiprihtim.org/portal/projeler/bir-ceviri-karsilastirmasi-esekarisi-fabrikasi/
İnsan bazen hayal kırıklığına uğrayabiliyor. ''100 yılın en iyi romanı! '' Bu kadar abartılacak ne var ki. Tamamen reklam kampanyası diye düşünüyorum .
YanıtlaSilEvet haklısınız hatta genellikle bu tür başlıklara sahip kitaplar beni hayal kırıklığına uğratıyor, "yüreğimdeki aşk kıvılcımı" da bunlardan biriydi.. yorumunuz için teşekkür ederim, sevgiler:)
SilÇok güzel bir yorum olmuş. Daha önce de belirttiğim gibi bende kitabı merak edip okumak isteyenlerdendim, ama açıkçası bu yorumdan sonra biraz ön yargılıyım. Bende @Acemiblogger'a katılıyorum. "Tamamen Reklam" amaçlı ve abartı bence de. Kalemine sağlık. :)
YanıtlaSilGeç cevabım için kusura bakmayın öncelikle..:) Yani ben de anlamadım doğrusu bir tarafta yazarın hayranları bir tarafta da Eşekarısı fabrikası..:)) teşekkür ederim yorumunuza, sevgiler:)
Silhımm bunu okumadım ama biliyodum ama ian banks önemli bi yazar yaa okudum bi iki şey ama isimlerini unuttum ama iyi diye aklımda :) mağdem sıkıcı aman kurtuldum oh :)
YanıtlaSilDeepcim evet bence okumasan da olur bunu, yazarın ilk kitabıymış, sanırım özellikle bilim kurgularıyla tanınıyor zaten, sevgiler:)
SilKİtap kapaklarındaki bu abartılı tanıtımlara hayal kırıklıklarıyla kulak asmamayı öğrendim, hatta artık abartılı övgü gördüğüm kitaplara başlarken beklentimi en aza indiriyorum. Bu kitabı okumayı düşünmüş ve vazgeçmiştim, yerinde bir karar olduğunu düşünüyorum. :)
YanıtlaSilEvet en doğrusu gerçekten, böyle abartılı tanımları görünce bende temkinli yaklaşıyorum kitaba, teşekkür ederim yorumunuza, sevgiler:)
SilIan Banks ben de büyük bir hayal kırıklığı oldu... Cebirci romanını okumuştum herhalde okuduğum en kötü ve sıkıcı romanlardan biriydi... aynı şekilde benim okuduğumda da savaşa sebep olacak büyük bir sır vardı sonunda ortaya çıktığında çok alakasız gelmişti... fakat yazar ve kitapları tüm platformlarda inanılmaz başarılı bulunuyor ben de bunu hiç anlayamıyorum... o yüzden bu kitabı gördüğümde hiç takılmadan geçmiştim doğru kararmış... sizin tek şansınız kitabın kısa olmasıymış benimki tuğla gibiydi bitirmek için çok çabalamıştım:)
YanıtlaSilÖyle mi? ben açıkçası bu kadar sevilen ilgi gören bir romana olumsuz yorum yaparken acaba ben mi kitabı anlamadım diye düşünüyorum ama değilmiş..:)) haklısın kısa olması şansım oldu:) teşekkür ederim yorumunuza Gül Hanım, sevgiler:)
Silaslında kitabı o kadar çok gördüm ki , ve bu sosyal medyadaki kitaplardan o kadar çok çektik ki artık onlara daha bir önargılıyız :D
YanıtlaSilaynen Eylem'cim, temkinli yaklaşacağız artık:))
Silay vallahi bravoo. profil resmi. iki gece önce, ya dedim yıllardır fropil :) resmim aynı, şunu derin mavili bişi yapayım, derin mavili böyle denizli martılı fotolarım vardı, kitap kapağı yaparım diye çektiğim, denedim hepsini ama öyle küçük profile uymuyolar. bu fotoyu da çok seviyom. blow up filmi. hayranıyım. yine koyayım dedim. netten baktım afişlere ve önceki eski fotoyu bulamadım başka koydum ama bravo sana. sende fotografik göz var desene :)
YanıtlaSilAy çok saol Deepcim:)) ben bu promil resmini çok seviyorum, ordaki fotoğrafçı olarak düşünüyor seni:)) blow up'ı izlememistim ama izleyeyim:)
YanıtlaSil