Iris Murdoch'un 1961'de (42 yaşındayken) yazdığı romanı Ayrıntı Yayınları'nın 1989 yılın basımından ve Serdar Rifat Kırkoğlu çevirisinden okudum. Daha önceki yazılarımda Murdoch'un kendisinden bahsetmiştim, yine vurgulayacağım en önemli yanı ise kendisinin Oxford Üniversitesi'nde eğitim vermiş bir felsefeci olduğu. Yazarın oldukça üretken olduğunu söylemek mümkün, ilk romanı Ağ'ı (Under The Net) 1954'te yayınladıktan sonra hızla başka romanlar da yazmış. Kesik Bir Baş yazarın 5. romanı.
205 sayfalık romana bakacak olursak, Martin 40'lı yaşlarının sonlarında maddi durumu iyi bir şarap tadıcısıdır, aynı zamanda küçük bir bürosu da olup şarap da satmaktadır. Kendisinden bir kaç yaş büyük son derece gösterişli Antonia ile evlidir ancak aynı zamanda genç ve güzel Georgie ile de sevgilidir. Bir gün Antonia, Martin'e, eğlence olarak gittiği psikologu (aynı zamanda Martin'in arkadaşı olan) Palmer'a aşık olduğunu açıklar. Martin çok üzülür tabi ama yapacak bir şey yoktur. Bu üçlünün ilişkileri öyle grifttir ki çözümlemek pek de mümkün değildir aslında, Palmer ve Antonia birlikte yaşamaya başladıktan sonra da Martin ile sıkı fıkı ilişkileri sürer, hatta Martin'in Georgie ile olan ilişkisi ortaya çıkınca onunla da tanışırlar. Bir de Honor vardır tabi, Palmer'ın kızkardeşi olan Honor romanın baş kişilerinden birisidir. Şimdi size hikayeyi çok anlattım gibi geliyor ama bu olaylar romanın üçte biri bile değil:)
Bu roman neyi anlatıyor diye sorarak, belki de duygularımızın aslında bir derinliği olmadığını, tamamen güdüsel olarak geliştiğini anlatıyor diyebilirim belki. Ama öyle kolay çözümlenecek bir roman değil bana kalırsa. Örneğin Kesik Bir Baş ismi nereden geliyor dersek, buna bir kaç yerde rastlıyoruz. İlkinde, Martin'in ağabeyi Alexander'in etrafındaki kişilerin seramikten başlarını yapma isteği, Martin'in ise bu şekilde başların "kesik" görüntüsünden rahatsız oluşunu görüyoruz. -spoiler- Yine Georgie'nin saçlarını kökünden kesip Martin'e göndermesi de bana göre kesik baş metaforu. Üçüncü olarak Honor'un kendisini bir kabilenin kehanette bulunan büyülü kesik başına benzetmesi var. Sonuncusu ise yine Martin'in Honor'u Medusa'ya benzetmesi, zaten mitolojiyle yakından ilgilinen, bu konuda yazılmış ünlü bir eser olarak Altın Dal'ı elinden düşürmez Martin. Medusa hikayesi ise Wikipedia'da şu şekilde yer alıyor;
"Medusa, Yunan mitolojisinde gözlerine bakanı taşa çevirdiğine inanılan yılan saçlı, keskin dişli, dişi canavar. Gorgon kardeşlerden tek ölümlü olandır. Bu yüzden insanların kahramanı Perseus tarafından öldürülebilmiştir. Perseus, Graeae'nin ona verdiği ayna ile Medusa'ya bakabilmiş ve böylece kafasını taşa dönüşmeden kesebilmiştir."
Önsözde Serdar Rifat Kırkoğlu da Medusa mitinin romanda önemli bir yere sahip olduğunu, baş kahramanın (Honor) kişiliği üzerinde aydınlatıcı bilgiler verdiğini yazmış.
Kitabı beğendim ama yine de yazarın ilk okuduğum kitabı Rüya Sakinleri kadar etkilemedi beni. Kişiler arasındaki ilişkilerin "fantastik" boyutu belki de benim fazla etkilenmemi engelledi. Yazarın her kitabındaki o gizemli kişi bu kitapta Honor'du. Kitabın Honor'lu bölümleri de ayrı bir ilginçti.
Bu arada kitabın başında Serdar Rifat Kırkoğlu'nun "Iris Murdoch Üzerine" isimli yazısı harikaydı, yazarı ve kitabı anlamak için bulunmaz bir yazı gerçekten. Oradan biraz alıntı yapmazsam olmaz;
"... Kesik Bir Baş ise Iris Murdoch'un en varoluşçu romanlarından biri olarak nitelenebilir. Tabuları, Freud'un cinsellik kuramını ve ruh çözümleme yöntemini konu edinen roman oldukça mizahi bir dille kaleme alınmıştır. Murdoch'un demirbaş temalarından sayılabilecek evlilik kurumu çerçevesinde ele alınan ahlak anarşisi sorunu, romanın altı ana kahramanı arasında geçen bitip tükenmek bilmez bir kovalamacalar oyunu içinde, zeka dolu, ironili ve eğlendirici bir üslupla deşilir. Romanın özellikle diyalog yanı güçlü olduğundan tiyatroya da uyarlanmıştır. Murdoch'un 1970'e değin yazdığı romanlar üç aşağı beş yukarı aynı tema ve konuları yinelerler ve bu romanlarda simge, alegori, dinsel telmih, efsane, mitos gibi öğeler ağır basar."
"Murdoch, hayat gibi sanatın da birçok beklenmedik olayla, şaşırtmacalarla dolu olduğunu düşündüğünden, romanlarında en akla hayale gelmeyecek rastlantılara, sonuçlara yer verir. Sözgelimi, Kesik Bir Baş bu şaşırtmacaların doruk noktasına çıktığı örneklerden biridir. Bu nedenledir ki, söz konusu şaşırtmacalar, polisiye romanlarda görüldüğü gibi okurun salt merakını uyandırmak amacıyla değil, daha derinde yatan bir amaçla kullanılırlar."
Bundan başka, Kırkoğlu yazısında, Murdoch'un romanlarının kimi eleştirmenlerce "seçkin kültürel beğenileri olan kişiler için yazılmış bir dizi pırıltılı oyun" şeklinde eleştirildiğini de yazmış, bundan başka romanlarında felsefeci olmasından gelen bir yapaylık olduğu, zaman zaman, özellikle ilk romanlarında karakterlerin duygu ve düşüncelerini olduğu gibi anlatabilmek adına dili zorladığı, Virgina Woolf'un otantikliği ve James Joyce'un dehasına sahip olmadığını da yazmış:) Ama tüm bu eleştirilere rağmen onun geniş düşgücü, usta anlatımı, zekası, 'humor'u ve kültürüyle çağdaş bir yazar olduğunu da eklemiş.
Başta da dediğim gibi Kırkoğlu'nun bu yazısı, yazarı anlamak için mutlaka okunmalı. Keyifli okumalar dilerim:)
resim3: http://images.ykykultur.com.tr/upload/image/Serdar-Rifat-Kirkoglu-2-4955.jpg