Efsunlu Cazibe - Yaprak Öz

 

Çok sevgili Yaprak Öz'ün Oğlak Yayınları, Maceraperest Kitaplar serisinden çıkan yeni romanı Efsunlu Cazibe'yi okudum, başından sonuna !!:)

173 sayfalık romanımızın başkahramanı, yazarımız gibi bir korku romanı yazarı Selin Kaya. Ataşehir'deki sakin evinden, yeni romanı şçin biraz ilham bulmak üzere cıvıl cıvıl Yeldeğirmeni'ndeki Lualdi Apartmanı'na taşınıyor. Yazarımızın şansına eşyalı bu evde daha önce son derece etkileyici bir kadın olan Lidya isminde bir ressamm yaşamış. Selin -kültürümüzde daha sık  kullanılan isimleriyle:)- "üç harflileri" konu alan romanına odaklanmaya çalışırken, yeni komşularıyla ilişkilerinde de sınırlarını koruma çabasını sürdürüyor. Bu yeni hayatın en tatlı taraflarından biri de, Kitap Kokusu sahafın yakışıklı sahibi ile yeni bir ilişkiye yelken açmak... Ancak hayat Selin'e bazı kötü sürprizler de hazırlıyor; bir okurun şiddetli tacizleri, evdeki korkutucu olaylar... Hepsi bir yerde kesişiyor...

Diğer romanlarına göre bir tık geride kaldığını düşünüyorum, sadece okurken başkahraman Selin olarak kafamda Yaprak Öz'ün kendisini hayal etmek keyifliydi:) Ayrıca her bölümün ismi bir şarkıdan oluşuyor, Cocteau Twin's How To Bring Blush To The Snow mesela çok sevdiğim bir şarkı oldu. Kitapta bir çok roman ismi de geçiyor... Yazarımız bir sonraki romanı için Yıldız Alatan evrenine geri döndüğünü açıkladı... Merakla bekliyoruz, keyifli okumalar:)

İyi Hisset, İyi Yaşa - Vex King

 

Sanırım iki post arası hiç bu kadar açılmamıştı :( Hayat hızla ve türlü olaylarla geçiyor; ben de yetişmeye çalışıyorum. Hal böyleyken odaklanmam için gerekli olan zihinsel sükuneti sağlamakta zorlanıyorum. Bir miktar gerekli olan bedensel pasifliği de sağlayamıyorum; beden işlerken zihni susturmak daha kolay oluyor. Dolayısıyla hobilerimle uğraşırken işleyen ellerim sayesinde şu dönemde ihtiyaç duyduğum huzura ulaşabiliyorum. Sağım solum kimisi az, kimisi çok okunmuş, (her anlamda:)) yüz üstü bırakılmış kitaplarla dolu. Her türlü mutluluk, huzur, yüksek frekans, dileklerin kabulü vs. için birinci şart "kendini sevmek."

Adında "sev kendini" kelimeleri gördüğüm her kitabın üstüne atlıyorum...Pegasus Yayınları'ndan Aralık 2020'de çıkan 278 sayfalık kitabı Sevinç Seyla Tezcan çevirmiş.

Yazarımız Vex King zor bir hayat geçirmiş, sonra nasıl olmuş bilmiyorum ama internet gurusu olmuş. Kitap 7 bölümden oluşuyor. İtiraf edeyim henüz ilk dört bölümü okudum. Bir titreşim meselesi, Olumlu yaşam tarzı alışkanlıkları, Önceliğiniz kendiniz olsun, Kendinizi kabul etmek... Bu ilk dört bölümde yeni bir şeyle karşılaşmadım. 

Hedefleri Gerçekleştirmek; Zihin Çalışması, Hedefleri Gerçekleştirmek: Eyleme Geçmek, Acı ve Amaç başlıklı 5, 6 ve 7. bölümler (daha doğrusu 5 ve 6) daha çok umut vadediyor...

Yazarın bir sohbet havasında kaleme aldığı ve kendi hayatından örneklerle süslediği kitap kolay okunuyor, bir buçuk satır aralığı ile yazıldığından rahatlıkla 200 sayfa olarak basılabilirmiş... Okunabilir diyerek, kendisini uğurluyoruz..:))

Şifacının Kalbi - Duygu Emanet

 

Çok sevgili blogger arkadaşımız, "Duygu'nun Mekanı"nın kalemi kuvvetli sahibesi Duygu Emanet'in romanı Şifacının Kalbi nihayet yayınlandı. Duygu blogunda tefrikalar halinde yazdıklarını yayınlıyordu, biz okurları da severek ve merakla takip ediyorduk. Sonunda Duygu'nun romanını kitap olarak elimize alma şansı bulduk. Öncelikle kitabın kapağına bayıldım, ayrıca her bölümün başında konuyla ilgili küçük bir görsel olması da çok hoşuma gitti. Kitap Müptelası Yayınları'ndan çıkan romanımız 240 sayfa. Başta da dediğim gibi görsel olarak da çok güzel bir kitap, ayrıca hiç yazım hatasına da rastlamadım.

Fantastik türdeki eserimiz bilinmeyen bir zamanda, bilinmeyen bir diyarda geçiyor. Kahramanımız genç Ubin bir şifacı, hem de bir çiçekçi, şifasını çiçekler vasıtasıyla yayıyor. Dünyanın sonunu hazırlayan kötücül güçlerin başını çeken Ölüm Terzisi harekete geçmiştir, bunun üzerine Ruh Budayanlar da bir araya gelirler, gönüllü olarak Ruh Tohumlarına dönüşürler. Ancak bu Ruh Tohumları, Ölüm Terzisi ve yardımcılarından önce bulunmalıdır. Ubin, bunun için, tesadüfen tanıştığı Prens Çelekan ve adamlarından oluşan bir ekiple yola koyulur. Bu arada bir tehdit olan Rubaro da mecburen onlara katılır.

Duygu'nun kalemini zaten çok beğeniyordum, romanı elime alıp okumak daha farklı bir deneyim oldu, gerçekten çok keyifli bir roman; macera, duygusallık, espri, romantizm her şey tam dozunda, büyük zevkle okudum. Kitabı kitap yurdu veya başka online satış kanallarından alabilirsiniz. Sevgili Duygu'yu yürekten tebrik eder, daha nice romanlarını okumayı temenni ederim, bizlere de keyifli okumalar dilerim...:)

Manifest Et. Dünyanı Değiştir - Gill Thackray

Flipper Yayıncılık'tan Mart 2023'te çıkan kitabımız 126 sayfa, çevirisini Sema Utkueri yapmış. Kitabımızın alt başlığı "hedeflerinizi evrenin simyasıyla uyumlu hale getirin." Manifest etmek aslında niyetlerimizi, dileklerimizi "evrene" ilan etmek, kısaca özetlemek gerekirse dileklerimiz hali hazırda kabul olmuş ve biz arzu ettiğimiz durumdaymışız gibi bir ruh hali yakalamaya çalışıyoruz, çünkü aynı frekansta olan şeyler birbirine çekiliyor. Biz de bu yöntemle, dileğimiz ile aynı frekansa geliyoruz. Ben de bir manifest günlüğü tutuyorum, gelecekte gerçekleşmesini arzu ettiğim şeyleri bir günlüğe yazar gibi, dileklerim gerçekleşmişçesime yazıyorum. Hiçbir şey olmasa bile bu eylem beni mutlu ediyor ve umut veriyor. Manifest konusundaki en önemli şey yazdıklarınızın sizde bir duygu oluşturması, örneğin ünlü olmak istiyorsunuz ve "bugün hayranlarımdan yüzlerce mektup aldım " yazdınız. İşte bunu yazdığınızda aynen hayranlarından günde yüzlerde mektup alan bir ünlü gibi hissetmelisiniz.

Kitapta düş panosu, 3-6-9 tekniği, dolunay ritüeli, kristallerle manifest, tarot gibi yardımcı yöntemlere de yer verilmiş. Kitap minimal bir rehber niteliğinde. Ayrıca sayfaları renkli ve görsel olarak çok güzel bir kitap olduğunu ekleyeyim. Konuya ilgisi olanlara tavsiye ederim, keyifli okumalar:) 

 

Kendine Leyla - Yaprak Öz

 

Yaprak Öz çok sevdiğim bir şair ve yazar, kendisinin bundan önce çıkan dört şiir kitabı bulunuyor; 1-2-3 gökyüzü, şiirli müzik kutusu, eski saatin tik takları ve fırtına günlüğü. Daha önce Şiirli Müzik Kutusu’nu okumuş ve çok beğenmiştim.

Oğlak yayınlarından çıkan kitabımız 60 sayfa, ilk şiirin ismi Sonbahar Kitap Kulübü, çok tatlı bir şiir… Şiirlerin çoğunu çok beğendim, şair kelimelerle oynamayı biliyor:) aşağıya sevdiğim şiirlerden birini bırakıyorum, keyifli okumalar:)

Gerçek Özgürlük Kaderin Bilgisinin Vücuda Bürünmesiyle Gelir

                   

  

Destek Yayınları’ndan 2020 yılında çıkmış 79 sayfalık kitabımız, aynı zamanda bir yogi olan Çetin Çetintaş tarafından düzenlenmiş.

Asıl adı Kaşyapa olan felsefeci, MÖ 6. yüzyıl civarında Hindistan’da yaşamış. Kanada, “atom (en küçük parçayı yiyen) yiyen” anlamına geliyormuş, felsefeci dökülen bir kase pirinci tek tek toplamış ve “pirinçler tek tek bir anlam ifade etmese de birleştiklerinde koca bir aileyi doyuracak pilav olurlar” sözüyle parçaya verdiği değeri gösterdiği için bu adı almış.

Kitap varlık-yokluk, mutluluk-anda olmak, karma gibi kavramlar hakkında Kanada’nın söyledikleri ve Çetin Çetintaş’ın örneklerle açıklamalarından oluşuyor.

Bir de örnek verelim:) 

 

Fotoğraf kalitesi için kusura bakmayın, keyifli okumalar dilerim:)

Karar Ver, Planla, Harekete Geç - Ayça Karaman

 

Timaş Yayınları'ndan 2022'de çıkan kitabımız 163 sayfa. İnstagramda görüp almıştım bu kitabı. Yazarımız Boğaziçi 
Üniversitesi Eğitim Fakültesi ve Sosyal Bilimler Fakültesi'nden mezunmuş, 2013'ten beri aynı okulda öğretim görevlisiymiş.

Hemen itiraf edeyim, kitabı bitirmedim (utanan emoji:)) Kitabımız 7 bölümden oluşuyor. İlk bölümlerde yazar kitaptan ve kendi yola çıkış hikayesinden bahsediyor. Üçüncü bölüm "hayatımızı değiştirmek neden bu kadar zor?", dördüncü bölüm "nereden başlamalıyım?", beşinci bölüm "Başkalarının tavsiyeleri bizim işimize neden yaramaz?", altıncı bölüm "Değişim yolları" (90 sayfalık bu bölüm kitabın özünü oluşturuyor; bu bölüm 5 kısımdan oluşuyor; neyi değiştirmek istediğine karar ver, düşüncelerini akıllıca seç, hayatını düzenle, etkili planlar yap, harekete geç), son bölüm de "iyi gidiyorsun, yürümeye devam et".

Kitabı beğendim, özellikle uygulama odaklı olan altıncı bölümde alıştırmalar ve pratik öneriler olması güzel. Konuyla ilgilenenlere önerebileceğim bir kitap, keyifli okumalar dilerim:)

Okuyamıyordum....

 

Valla yaz sıcakları mı desem, hayattaki dalgalanmalar mı desem bilmiyorum ama okuyamıyorum son zamanlarda, hatta son zamanlardan da fazla, sondan biraz önceki zamanlarda da okuyamıyordum :)))

 

Şöyle ki, şu an sorsanız beş kitap okuyorum; birinden 50 sayfa okunmuş konmuş kenara, diğerinden 120 sayfa okumuş konmuş kenara, öbürkünden 85 sayfa okunmuş konmuş kenara… diye devam ediyor. Ben mi çok kafamı veremedigim için keyif alamıyorum yoksa hep tırt kitaplara mı denk geldim bilmiyorum. Neyse sırayla hepsini bitireceğiz inşallah.. Yalnız kitap almaktan yine geri kalmıyorum, ne kadar almayacağım almayacağım desem de ayda bir alıyorum yine en az;)

 

Madem okuduğum (okuyamadığım yani) kitabı yazamıyorum ama sizden de ayrı kalamıyorum, öyleyse buyrunuz hobilerden gidelim…

Son zamanlarda instagrama yüklediğim çalışmalardan bir kaçı bunlardı. Ve tabi ki sadece siz değerli blog okurlarım için henüz oraya eklemediğim bir çalışmam da aşağıda..:)

Bu resmi arkadaşım tatilde çekmiş, çok hoşuma gitti:) Umarım beğenmişsinizdir, iyi haftalar:)

Komşu Kapanı - Mark Edwards

 

Temmuz 2019'da Epsilon Yayınları'ndan çıkan 296 sayfalık romanı Müge Hestbaek çevirmiş. Yazarımız 1970 İngiltere doğumlu (ve tam da tahmin ettiğim gibi, bu tür gizem-gerilim romanları yazmak için oldukça ideal bir burç olan akrep burcuna mensup:)). Yazarın ilk eseri olan romanın orijinal ismi "saksağanlar" ; daha önce başka yerlerde okuduğum kadarıyla İngiltere'de saksağanlar uğursuz kabul ediliyor ve saksağan gören kişi onun lanetini çekmemek için gayet kibar bir şekilde ve ciddiyetle "nasılsınız bay saksağan? umarım aileniz de iyidir," vs gibi şeyler söylüyor...

Gelelim romanımızın konusuna; Jamie ve Kristy genç ve birbirlerini çok seven bir çifttir, ilişkileri ciddiyet yolunda ilerlerken büyük bir hevesle birikimlerini birleştirerek çok beğendikleri bir ev satın alırlar. Evleri 4-5 dairelik mütevazi bir apartmandadır. Binadaki komşuları sempatik insanlar gibi gelir başta. Özellikle tam altlarında oturmakta olan Chris ve Lucy; Lucy Kristy gibi hemşiredir, Chris de Jamie gibi yazılım sektöründe çalışmaktadır. Ortak tarafları çok olan iki çift arkadaşlık etmeye başlar. Ancak Chris ve Lucy'de garip bir şeyler vardır... Çok geçmeden Jamie ve Kristy kötü şeyler yaşamaya başlarlar, olayların sorumlusu ise Chris ve Lucy gibi gözükmektedir...

Kitabı çok beğendim, son sayfaya kadar sıkmadan, tempoyu hiç düşürmeden ilerliyoruz. Konu oldukça merak uyandırıcıydı, şu aralar okumakta zorlanan ben kısa sürede okudum bitirdim kitabı. Keşke yazarın  diğer kitapları da dilimize çevrilse. Bu arada yazar bu kitabını kendi yaşadığı olaylardan esinlenerek yazmış... Sürükleyici, heyecanlı bir şeyler okumak isteyenler kaçırmasın, keyifli okumalar:)

Ölesiye - Josephine Hart

 

İrlandalı yazar Josephine Hart'ın ilk eseridir. Can Yayınları'ndan 1993 yılında çıkan 195 sayfalık kitabımızı Nihal Yeğinobalı çevirmiş.

Baş rollerde Juliette Binoche ile Jeremy Irons'un olduğu 992 yapımı bir film uyarlamasının puanı 6,7.

Ünlü bir politikacının damadı olan 50 yaşındaki Dr.Stephen'in kendisi de kayınpederi sayesinde ünlü bir politikacı, parlamento üyesidir. 25 yaşındaki çapkın oğlu Martyn, ciddi bir ilişkisi olduğunu söylediğinde herkes çok şaşırır. Sevgilisinin 33 yaşında, başına buyruk bir kadın olduğu ortaya çıkınca şaşkınlık endişeye döner. Ancak bir toplantıda tesadüfen, gazeteci olan Anna'yla tanışan Stephen bambaşka bir hisse kapılır... Aniden bu kadına deliler gibi aşık olmuştur, artık hiçbir şeyin zarar veremeyeceği bir noktada olan Anna ise bu adamın tüm isteklerine cevap vermeye hazırdır...

İlginç bir konuydu, daha etkileyici yazılabilirdi diye düşünüyorum. Filmini daha çok beğenmiştim, okunmasa da olur diyerek size keyifli okumalar diliyorum..:)

Sözde Kızlar - Peyami Safa

 

Yazardan daha önce Bir Tereddüdün Romanı, Yalnızız ve Fatih-Harbiye eserlerini okumuştum. 1899-1961 yılları arasında yaşamış olan yazarımız oldukça üretkenmiş, Sözde Kızlar 1922 tarihinde, yani yazarımız 23 yaşındayken kaleme aldığı, aynı zamanda roman türündeki ilk eseridir.

Muhafazakar bir yazar olarak bilinen Safa, bu eserinde batı kültürü etkisiyle yozlaşmış kişileri anlatmaktadır.

Ben romanın Ötüken Yayınları'ndan 1993 yılında çıkan baskısını okudum, eser 229 sayfa. İlk yarısını kitaptan okudum, ikinci yarısını ise Youtube'dan sesli kitap olarak dinledim.

Mebrure, Kurtuluş Savaşı sırasında Anadolu'daki karışıklıklar sebebiyle tek varlığı babasının izini kaybetmiştir. Söylentiye göre babasını Yunanlılar esir etmiştir. Mebrure babasını bulabilmek umuduyla Manisa'dan, yakın aile dostları olan bir ailenin yanına İstanbul'a gelir. Kendisini çok sıcak karşılayan bu aile Mebrure'nin yaşıtı Nevin, onun ağbeyi Behiç ve bu iki gencin annesinden oluşmaktadır. Oldukça rahat bir yaşayışa sahip ailenin ahlaki değerlerden yoksun olduğu kısa sürede ortaya çıkar. Çok çapkın ve merhametsiz bir adam olan Behiç, güzel Mebrure'ye kafasını takmıştır, tek istediği muhafazakar Mebrure'yi baştan çıkarmaktır...

Süprizbozan olacak ama kitabı okuyacaksanız bu kısmı okumayın... Ben kitabı dinlemeyi Belma -esas adıyla Hatice- "hasta" doğan çocuğunu betimlerken bıraktım... Oldukça tüyler ürpertici ve sinir bozucuydu...

Yazarın ilk romanı olması açısından değer kazanan kitabımız için okunmasa da olur diyorum... Yazarımızdan 10 yaş daha büyük olan Yakup Kadri'nin tam da aynı yıl yazdığı ve aynı konuyu ele alan Kiralık Konak eseri çok daha fazla hoşuma gitmişti. Sırada yazarın (Peyami Safa) Şimşek adlı eseri var..

Ötüken Yayınları'ndan 

Sirke Kız - Anne Tyler

 

Doğan Kitap'ın Sheakspear Yeniden serisini severek takip ediyorum, daha önce seriden Cadı Tohumu ve Zaman Boşluğu'nu okumuştum. Sirke Kız da Sheakspear'ın Hırçın Kız eserinin uyarlaması.

Yazarımız Anne Tyler 1941 doğumlu Amerika'lı yazar ve eleştirmendir. Pek çok ödül almış yazarın dilimize çevrilen eserleri Mavi Makara, Amatör Evlilik ve Soluk Alma Dersleri'dir. Amatör Evlilik'i merak ettim...

Hırçın Kız'ın konusu kısaca şöyle; Sinyor Battista'nın biri Bianca isminde uysal, diğeri Katherina isminde sivri dilli, hırçın iki kızı vardır. Baba, büyük kız evlenmeden küçüğünü evlendirmeyeceğini açıklamıştır. Bunu duyan Bianca'nın talipleri, Petrucio'yu Katherine ile evlenmeye ikna ederler. Bu hırçın kız Petrucio'nın ilgisini çekmiştir...

Anne Tyler ise biraz daha farklı yorumlamış. Louis Battista gözü işinden başka bir şey görmeyen bir bilim adamıdır, küçük kızı Bianca ve büyük kızı Kate ile birlikte yaşamaktadır. Çok becerikli ve nevi şahsına münhasır, göçmen asistanı Pyotr'ın ülkede kalmaya devam edebilmesi için acilen bir çözüm bulunmalıdır. Doktor Battista'nın parlak fikri Pyotr'ı, huysuz ve sivri dilli Kate ile evlendirmektir, böylece hem Pyotr onunla kalacak hem de sivri dili ve dik başlı tutumuyla koca bulması pek de olası görünmeyen Kate evlenmiş olacaktır. Böylece Pyotr ile Kate'i bir şekilde kaynaştırmaya çalışan Battista'nın çabaları acaba sonuç verecek mi??

2018'de çıkan 206 sayfalık romanımızı Sinem Bozkurt çevirmiş. Ben kitabı çok sevdim, hem akıcı ve güzel bir dille yazılmış, hem de naif ve romantik bir kitap. İyi ki okumuşum dedim, tavsiye ederim. Keyifli okumalar:)

Neredesin Bernadette - Maria Semple

 

Yabancı Yayınları'ndan 2013 yılında çıkan 364 sayfalık romanımızı Boran Evren çevirmiş. Kapakta da gördüğünüz gibi romanımız "kadın yazarlar roman ödülü finalisti". Bu kitaba nasıl rastladığımı tahmin edebildiniz sanırım, adet olduğu üzere "'Eleanor Oliphant Gayet İyi'ye benzeyen romanlar" araması yaparak tabi ki:))

 

Bernadette orta yaşlarını sürmekte olan bir mimardır, ancak ailesiyle Los Angeles'ten Seattle'a taşındığından beri mimarlık yapmamaktadır ve daha çok 12 yaşındaki üstün zekalı kızı Bee ile vakit geçirdiği içe dönük bir yaşam sürmektedir. Kocası Elgin ise Microsoft'ta üst düzey bir çalışandır, Ted konuşması bile yapmış hatta nispeten ünlü biridir. Bernadetta, Seattle'daki yaşama, daha doğrusu etrafındaki insanlara uyum sağlamakta biraz zorlanır. Kocasının etrafındaki kötü niyetli kişilerin de kışkırtmasıyla bu uyumsuzluk ruhsal bir problem olarak gösterilir... Ve Elgie, karısını bir kliniğe kapattırmaya karar verir. Bunlar romanın yaklaşık 220 sayfası civarında oluyor. İşte bu noktada Bernadette ortadan kaybolur...

Kitap ilk 250 sayfa kadar yazışmalar ve raporlar üzerinden ilerliyor, sonra da Bee'nin annesi Bernadette'i bulma kısmı var. Kitabı sevemedim, ilk başta yazışmaları okumak vs iyiydi ama konuyu sıkıcı buldum. Goodreads puanı 3,88 .

Bu arada romanın 2019 yapımı bir de film uuyarlaması mevcut, 6,8 puanlı komedi-dram türündeki filmin baş rolünde Cate Blanchett var, iyi seyirler:)

Adam ve Kız - Deniz Erbulak

 

Deniz Erbulak'ı çok seven kitap kurdu arkadaşımız sevgili Kitap Eylemi geçenlerde bu kitabı bilmem kaçıncı sefer okuduğunu yazınca "kaçmaz" dedim ve hemen aldım Adam ve Kız'ı.

Doğan Kitap'tan Eylül 2016'da çıkan kitabımız 230 sayfa. Kahramanlarımızın isimleri telaffuz edilmiyor sanıyorum... Eski bir apartmanda altlı üstlü yaşayan ama birbirlerinden haberleri olmayan iki kişi.. 20'lerinin başındaki kızımız bir internet kafede çalışıyor, ailesinden kopuk, yapayalnız ve beş parasız... Adam, bir oyun bağımlısı, bu yüzden boşanmış, evinden çıkamıyor, yapayalnız... Kızın evini su basıp da adamın dairesine sızıntı yapınca ikisinin yolu kesişir. Bir kere kesişen yollar bundan sonra birleşecek midir?:)))

Farklı bir aşk hikayesi okumak isteyenlere tavsiye ederim, gayet hoş bir kitaptı. Eylemcan'a da teşekkür ederim bir kere daha, keyifli okumalar dilerim:)

Kasiyer - Sayaka Murata

 

Evet, daha önce birkaç sefer yapmış olduğum gibi, çok sevdiğim Eleanor Oliphant Gayet İyi isimli kitaba benzer kitaplar araştırırken rastgeldim Kasiyer'e...

Turkuaz Kitap'tan ilk baskısını 2019'da yapan kitabımızın 2022'daki 6 . baskısından okudum, 126 sayfalık romanı Can Erkin çevirmiş. Yazarımız ise 79 doğumlu -isminden anlaşıldığı üzere- bir Japon, bu onuncu romanı dahil önceki romanlarıyla da bir sürü ödüller kazanmış. Yazarlığın yanı sıra kasiyerlik de yapıyormuş...

Bir süredir kitap okumakta zorlanıyorum, bu kitap kısalığı ile bitirmekte zorlanmadıklarım arasına girdi :) Kahramanımız 30larının ortalarında bekar bir kadındır. Çocukluktan itibaren garip davranışlar sergilemektedir ancak zamanla başkalarının taklit ederek normal görünebilmeyi başarmıştır. Bunun için ilk yaptığı şeylerden biri bir markette yarı zamanlı iş bulmak olmuştur. Markette hemen hemen her şeyin yönergeler dahilinde belirlenmiş olması Keiko'nun işini oldukça kolaylaştırmaktadır. Ancak Keiko'nun yaşı ilerledikçe "Neden yarı zamanlı çalışıyorsun? Neden evlenmiyorsun?" gibi sorular başlar... Keiko "normal" görünmeye devam edebilmek için başka tedbirler almak zorunda mı kalacak?

Akıcı, kolay okunan ama çok da bayılmadığım bir kitap oldu. Yine de bitirebildiğim için mutluyum..:) Keyifli okumalar:)

Bayan March - Virginia Feito

 

Martı Yayınları'ndan Ocak 2023'de çıkan 345 sayfalık kitabımızı Doğukan Bal çevirmiş. Yazarımız Virginia Feito, 88 doğumlu İspanyol yazar, bu kitap da yazarın ilk kitabı. 

Son günlerde ben mi kafamı kitaba veremiyorum yoksa güzel bir kitaba mı denk gelemiyorum bilmiyorum, hep yarım bırakıyorum kitapları. Bayan March'ı okuyabildim, gerçi biraz içimi kararttı, sinirimi bozdu ama... Güzel yazılmış olduğu inkar edilemez...

Kitap Bayan March'ın hezeyanları üzerine, her şey fırıncı kadının onu ünlü bir yazar olan kocası George'un son kitabında anlattığı, kimsenin sevmediği hayat kadınına benzetmesiyle başlar... Bir kere dengesi bozulan Bayan March'ın hezeyanlarınun ardı arkası kesilmez... Özellikle genç bir kadının cinayete kurban gittiğini öğrenince, kocası George'un katil olabileceği şüphesi onu iyice rahatsız eder...

Güzel yazılmış ama nedense benim biraz sinirimi bozan bir kitap oldu... Keyifli okumalar dilerim:)

En Güzel Gün - Kaira Rouda

Çınar Yayınları'ndan 2023'de çıkan kitabımız 256 sayfa, Elif Şiir Şentekin tarafından çevrilmiş. 

Keira Sturdivant Rouda 1963 doğumlu Amerikalı yazar ve işkadını. Eşi eski milletvekili olan yazarımız, Washington'da geçirdiği günlerden ilham alarak bir roman da yazmış...

Gelelim romanımıza, anlatıcımız Paul Strom 45 yaşında başarılı, zengin bir reklamcıdır. 30lu yaşlarda güzel, zarif bir karısı, iki tatlı çocuğu, evi, yazlığı, lüks yaşam tarzıyla Amerikan rüyasını yaşamaktadır. Bize özenle planladığı "en güzel gününü" anlatır...

Çocukları bakıcıya bırakıp karısı Mia ile yazlıklarında başbaşa bir haftasonu geçirmeyi planlamıştır. Sabah birlikte arabaya binerler, Paul anlattıkça her şeyin göründüğü gibi olmadığını anlamaya başlarız.

Kitabın sonlarına doğru Paul'un ve Mia'nın maddi konuları içeren yüzleşmeleri yer alıyor. O kısımlar beni biraz sıktı, açıkçası sonlarını okumadım. Kitap bana göre vasatlığı aşamıyor maalesef. Keyifli okumalar dilerim.

Resim 2:https://nypost.com/2022/10/01/ex-rep-harley-roudas-wife-kaira-writes-novel-about-cheating-congressman/

Arzularımın Listesi - Grégoire Delacourt

 

Bir Nadirkitap alışverişinde kargo ücreti ödememek için aldığım bir kitap. Pegasus Yayınları'ndan 2014'te çıkmış, 200 sayfa. Menekşe Tokyay, Fransızca'dan çevirmiş. Bir kaç saatte okuyabileceğiniz bu Uluslararası Çok Satan kitap Kitapyurdu'nda halen 24 TL'ye satılmakta.

Jocelyne küçük bir kasabada yaşayan 47 yaşında kendi halinde bir kadındır, aslında ortalamanın epey üstünde bir yaşamı olsa da (kendi tuhafiye dükkanı var, onu seven yakın arkadaşları var, kocası -çok süper olmasa da- ona karşı genellikle iyi davranıp iltifatlar ediyor, sık sık kocasıyla tatillere gidiyor, iki yetişkin çocuğu var, binlerce takipçisi olan çok popüler bir blogu var !!- ancak annesini 17 yaşında kaybetmiş ve babası Alzheimer, bunlar oldukça üzücü tabi..) yazar bu hayatı oldukça kuru, mutsuz vs. olarak tanımlamış... Kitabın büyük kısmında Jocelyne'i ve hayatını tanıyoruz... Sonra Jocelyne piyangodan büyük ikramiyeyi kazanıyor ve olanlar oluyor... Konunun devamı daha bir dram ama Jocelyne kendini buluyor gibi... Açıkçası sonu beni pek tatmin etmedi, mesela - çok sürprizbozan sayılmaz ama... -  hadi tuhafiyeyi bıraktı ama blogunu neden bıraktı... Sonra neden tutup herkese kur yaptığını düşündüğü bir adama gitti? Kendisini güzel bulmuyor -okur bunun doğru olmadığını düşünüyor- ama bunca olaydan sonra biraz kendine güveni gelmeli, sevgisinden emin olmadığı biriyle olmaktansa belki yalnızlığı tercih edebilmeliydi. Bu kadar şeyden sonra arkadaşlarıyla birlikte olabidiği tuhafiyesini (daha da fenası, büyük bir hayran kitlesi tarafından aşırı ilgi gördüğü blogunu) bırakması akıl alır gibi değil... Kitap rahat okunuyor ama dediğim gibi ne mesaj verdiğini anlayamadım, bana hitap etmedi.. Keyifli okumalar...

Öz Şefkatli Farkındalık Uygulama Rehberi - Christopher Germer, Kristin Neff

 

Diyojen Yayınları'ndan 2020'de çıkan kitabımız 285 sayfa, çevirisini Feray Tarımtay Altun yapmış. Aynı isimli kitabın uygulama rehberi, bahsi geçen kitabı okumadım, direkt uygulama rehberini okumanın daha pratik olacağını düşündüm. Gerçekten de isabetli bir karar vermişim çünkü uygulama rehberinde de konu oldukça açıklanıyor.

Kitap 24 bölümden oluşuyor, bazı bölümler şöyle; öz şefkat, farkındalık, zorlu duygular, ilişkilerde öz şefkat, iyiye kucak açmak, kendini takdir. Çoğumuz öz şefkati yani kendine şefkatle yaklaşmayı zayıflıkla, disiplinsizlikle bağdaştırırız. Ama öz şefkat bu değil, kendine acıma değil. Örneğin kendimize kızdığımız bir durum bir arkadaşımızın başına gelse, güzel sözlerle onu avutur, o kötü durumda bile iyi yaptığı şeyleri vurgularız, işte kendimize de neden böyle davranmayalım? Araştırmalar kendilerine öz şefkatle davranan kişilerin zorlukların üstesinden daha kolay geldiğini ortaya koymuş. Bu kitapta da bunun için uygulamalar, meditasyonlar, üzerinde düşünülecek sorular var. Ben kitabı çok sevdim, sadece öz şefkat değil, farkındalık ve mutluluk üzerine de bölümler vardı. Örneğin, beynimiz olumsuza odaklı olduğundan tadını çıkarmak (keyif aldığımız aktiviteleri farkında olarak yapmakla hazzı arttırma) ve minnettarlık (her gün minnet duyduğumuz 5 büyük 5 küçük şeyi saymak) gibi yöntemlerle mutluluğumuzu arttırmak, olumluya odaklanmak mümkün... Tavsiye edebileceğim bir kitap, keyifli okumalar dilerim:)

Öç Yuvası - V. C. Andrews

 

Bir Nadirkitap alışverişimde kargo ücreti ödememek için aldığım bir kitaptı. Daha önce yazarın çatı serisinden 1-2 kitap okumuştum. Yazarın 1982 yılında yazdığı bu roman, bir seriye ait olmayan tek romanıymış (Andrew Niederman, 1986'da ölümünün ardından  'hayalet yazar' olarak yazarın bazı eserlerine devam yazmış sanıyorum, bu yazardan 2016 yılında Whitefern isminde bir roman çıkmış devam olarak), orijinal ismi My Sweet Audrina. Romanın 2016 yapımı imdb 5,5 puanlı bir de film uyarlaması mevcut.

1923-1986 yılları arasında yaşamış olan V. C. Andrews 102 kitap yazmış!!! Hayatı oldukça ilginç, okulda merdivenlerden düştüğü için kalça kemiğini kırmış ve gençliği tekerlekli sandalyede geçmiş, yine de bir okul bitirip illüstratör ve portre ressamı olmuş; 1957'de babası ölünce bu mesleği ile ailesinin geçimine katkı sağlamış. Yayınlanmış ilk romanı Çatı'dan önce yayınlanmamış 9 roman ve 20 öyküsü  varmış. 1986'da kanserden vefat etmiş.

Okuduğum Altın Kitaplar 1982 baskısı 382 sayfa, çeviri Gülten Suveren, ve çok beğendiğim kapak Yüksel Çetin'e ait. 

Hikayemiz 1960-70lerde geçiyor. Küçük Audrina anne ve babasının tek kızıdır; Whitefern'lere ait muhteşem bir evde teyzesi ve onun kızı 12 yaşındaki Vera ile birlikte yaşamaktadırlar. Audrina'nın kendisiyle aynı adı taşıyan ablası "ilk ve eşsiz Audrina" uzun yıllar önce, Audrina doğmadan önce kötü bir olay sonucu ölmüştür. Audrina 7 yaşındadır ancak yaşamıyla ilgili hiç bir şey hatırlamamaktadır. Herkes ondan bir şeyler saklamaktadır, yıllar geçer ama büyük sır gizemini korur. Anne ve babası Audrina'ya garip davranmaktadır. Bir de komşuları Arden Lowe ve annesi vardır...

Kitap başlangıçta ilginçti ama sonlara doğru oldukça sinir bozucu oldu. Yazarın tarzı bu sanırım, diğer kitaplarında da benzer temalar varmış... Seçim sizin:)) 

Aşk Laftan Anlamaz - Holly Martin

 

Yakamoz Yayınları'ndan 2019 yılında çıkan 352 sayfalık kitabımızı Nil Ceyhan çevirmiş. İngiliz yazarımız hep romantizm, chiclit tarzında seriler yazıyor, bu romanı 2014'te yazmış, goodreads puanı 4,11. Devam romanı orijinal ismiyle "100 Christmas Proposals", dilimize çevrilmemiş. The Sentinel serisini merak ettim, kapakları çok güzel:)

Suzie'nin evlilik teklifleri organize eden bir şirketi vardır, platonik aşkı Harry de onunla çalışmaktadır. Harry, kısa süre önce kardeşi Jack'i kaybetmiş olan Suzie'ye çok destek olmaktadır, aralarında büyük bir dostluk ve güven vardır. Harry sürekli olarak yeni ve orijinal evlilik teklifleri üzerinde çalışmaktadır. Bu tekliflerle ilgili detayları yazacağı bir blog açar, 100 evlilik teklifi yapacaktır, bu teklifleri tabi ki Suzie'ye yapar, ikisi de birbirine aşık olsa da birbirlerinin duygularından habersiz oldukları için bu teklifler görünüşte son derece profesyoneldir... Bu arada blogları çok popüler olur ve bir sponsor bulurlar, dünyayı dolaşıp en orijinal evlilik tekliflerini hayata geçireceklerdir... Bakalım bu maceralar Harry ve Suzie'nin aşklarını gün yüzüne çıkarabilecek mi?

Başları tatlı olsa da bir noktadan sonra aşırı sıkıcı oldu, sürekli meydana gelen "tam ona aşkımı itiraf edecektim ki..." anları kabak tadı verdi. Hep bir kıskanma, öfkelenme, sonra bir nevi barışma vs... Bir de Suzie ve Harry zaten çok samimi, ayrıca biri çok güzel biri aşırı yakışıklı, sürekli beraberler vs. yani nasıl oluyor da böylesine aşıkken bir türlü kavuşamıyorlar?? 4,11 puanı kim vermiş şaştım... Çok daha iyi aşk romanları varken vakit kaybetmeyin...

Satır Aralarında Buluşalım – Melissa Ferguson

Yine instagramda gördüğüm, konusu ilgimi çektiği için okumak istediğim bir kitap. Artemis Yayınları’nın Milenyum serisinden çıkan kitabı görsel olarak çok beğendiğimi söyleyeyim, sayfaların yanları sarı-beyaz zikzaklı. Sanırım milenyum serisinin özelliği bu. Bu senenin haziran ayında çıkan romanımız 268 sayfa, çevirisini Melda Dinçer yapmış ancak ismini sadece kitabın künye bölümüne yazmışlar, çoğu yayınevi çevirmenin ismine kapakta bile yer verirken bunu garipsedim biraz… Kitabın sonunda okuma grupları için tartışma soruları da bulunuyor. Sonda bir de “yazar hakkında” diye bir bölüm var, bunda da “yazarın çok satanlar listesinde üç kitabı var, ailesiyle Tennesse’de yaşıyor,” şeklinde kısacık bir cümle var…

Savannah, tutucu Pennington Yayınevi’nde editör olarak çalışmaktadır ancak hayali yazar olmaktır. Uzun zamandır üzerinde çalıştığı aşk romanına bir türlü son rötuşları yapıp rakip yayınevinin editörüne gönderemez… Diğer taraftan özel hayatında da işler yolunda değildir, maddi durumunun iç karartıcı olmasından dolayı, pek iyi anlaşamadığı ve 8 yıllık sevgilisini kaptırdığı despot kız kardeşinin evinde bir odada yaşamaktadır. Tüm bunlar yetmiyormuş gibi, yayınevi sahibinin oğlu, kötü gidişatı düzeltmek üzere yepyeni kurallarla iş başına gelir. Savannah her şeye rağmen romanı üzerinde çalışmaya kararlıdır. İş yerinde gizli bir odada çalışmaktadır, bir gün taslağının başına geldiğinde kağıtların üzerinde notlar ve düzeltmeler görür, üstelik gizemli kişi çok doğru tavsiyeler vermiştir. Editörlerle dolu bu yayınevinde Savannah’ın gizemli yardımcısı kim olabilir??

Yine sanıyorum Amerikalı’lara hitap eden bir kitap, yayınevinde olanlar vs. bana pek hitap etmedi. Öncelikle yazar kahramanlarını iyi tanıtamamış bence, olaylar geliştiğinde onların iç dünyasını, hatta görünüşlerini pek az tanımış durumdayız, kısacası karaktere ısınacak yeterli zamanımız olmuyor, özellikle de Will’i. Olaylar bana mantıklı gelmedi, örneğin bir editör yazarını eğlendirmek için her şeye katlanmak zorunda, ya da başka bir yayınevinin editörüyle görülmek ölümcül bir günah –meslektaşlar birbirini tanıyamaz mı?- diğer taraftan Will (yayınevinin sahibinin oğlu) de önceden başka bir yayınevinde çalışıyordu. Ayrıca gizemli editörün kimliği çok açıktı, meraktan yoksun bir şekilde okuduk kitabı. Yalnızca son kısım, gerçeklerin ortaya çıktığı yer biraz hoştu, romantikti diyebilirim… Kısacası “vasat” bulduğum bir kitap oldu, seçim sizin, keyifli okumalar dilerim:)

 

Lola ve Komşu Çocuk - Stephanie Perkins

 

Yabancı Yayınları'ndan 2019'da çıkan 320 sayfalık kitabımızı Aslı Tümerkan çevirmiş. Kitap, tek tek de okunabilen bir üçlemenin ikinci kitabı, ilk kitap Anna ve Fransız Öpücüğü'nü (benim okuduğum ismiyle Paris'te Aşk) şurada yazmıştım.

Bu kitabı pek beğenmedim, ilk kitabın yanında çok sönük kaldı. Şöyle a Kahramanımız Lola, kısacası havalı erkek arkadaşı Max ile eski aşkı ve şimdiki komşusu Cricket arasında kalır. Burada esas oğlan Cricket, ama ben gül gibi Max dururken Lola'nın aklının niye Cricket'a gittiğini anlayamadım bir türlü. Sonradan Max biraz yamuk yapıyor gerçi ama:)) Bir noktayı mı kaçırdım bilmiyorum yarısından sonrasına hızlıca göz attım sadece. Bu arada bir önceki kitaptan Anna ve St. Clair ile karşılaşmak da hoş bir sürpriz... Anna ve Lola iş arkadaşları... Özetleyecek olursak Lola - Cricket çiftinden pek hazzetmedim. İstikamet Isla ve Mutlu Son...

Mutlu Yıllar Saaana, Mutlu Yıllar Saaana :)

 

Yine bir 1 Nisan günü, blogum artık 13 yaşında, bir ergen oldu, artık asilikler, huysuzluklar gırla :))) Şaka şaka:) Bir oğlak burcu olarak rutinleri, sürekliliği olan şeyleri seviyorum; kitap okumayı, okuduğum kitaplarla ilgili düşüncelerimi paylaşmayı seviyorum ama bloglarla ilgili asıl sevdiğim şey siz değerli takipçilerden gelen yorumlar, bu etkileşim. Sonuçta hiç yorum almasaydım herhalde yazmaya devam etmezdim. Etkileşim çok güzel bir şey tabi ama bunun da ötesinde yüz yüze bile gelinmeden kurulan dostluklar var. Bunlar her ne kadar dijital dünya üzerinde kurulmuş olsa da benim dünyamdaki yerleri çok büyük...

Blogumu çok seviyorum, iyi ki doğmuş, daha nice seneler birlikte olmak, yazabilmek dileğiyle. Her zaman - her sene, olduğu gibi bunu mümkün kılan siz değerli dostlarıma bir kere daha çok teşekkür ediyorum, iyi ki varsınız:) 

sevgilerimle:)

Seni İlk Gördüğüm Zaman - Tasha Kavanagh

Go Kitap'tan 2015 yılında çıkan 300 sayfalık kitabımızı Hilal Dikmen çevirmiş. Kitap yazarın ilk kitabı, goodreads puanı 3,39. Yazar hakkında pek fazla bilgiye ulaşamadım, İngiliz, 10 yılı aşkın bir süre film editleme işinde çalışmış, yaratıcı yazarlık konusunda master derecesine sahipmiş. Kitabın orijinal ismi Things We Have ın Common...

14 yaşındaki Yasmin, fazla kiloları yüzünden okulda dışlanmaktadır. Babası birkaç yıl önce öldüğünden beri, annesinin erkek arkadaşı Gary'nin yanında yaşamaktadırlar. Gary Yasmin'in fazla kilolarını sürekli gündeme getirmektedir. Yasmin hiç çok yalnız ve mutsuzdur. Sınıfından Alice isminde bir kıza büyük ilgi duymaktadır, onun eşyalarını, attığı gofret kağıtlarını biriktirmektedir. Sürekli Alice'yi takip ettiğinden, onu izleyen bir adam fark eder. Bu genç adam köpeğini gezdirme bahanesiyle Alice'yi sürekli takip etmektedir.  Adamın Alice'yi kaçıracağını düşünen Yasmin tetiktedir. Alice gerçekten de ortadan kaybolur. Kızı sadece kendisinin kurtarabileceğini düşünen Yasmin adamı takip eder, evini bulur. Önce köpeğiyle arkadaş olur, bir şekilde adamın (adı Sam'miş) evine girer. Sonra onunla arkadaş olur. Ve duyguları tamamen değişir, bu sefer Sam ile arkadaş kalabilmek için her şeyi yapmayı göze alacaktır.

Kitabı oldukça beğendim, Yasmin'in ağzından anlatılan kitap genç kızın duygularını çok güzel yansıtmış.  "Yasmin bir arkadaşı olması için her şeyini verirdi. Arkadaş kalabilmek için ise her şeyi yapardı."

Bu iki cümle kitabı anlatıyor... Oldukça dramatik bir kitaptı bence, Yasmin'in durumu çok üzücüydü... Herkesin seveceği bir kitap olmadığını son olarak hatırlatayım, keyifli okumalar:)

 

Yan Evin Sırrı - Shari Lapena

Shari Lapena 1960 doğumlu, Kanadalı yazar. Daha önce yazarın İstenmeyen Konuk kitabını okumuş ve vasat bulmuştum. Orijinal adı Couple Next Door olan kitabımız 2016'da yazılmış, yazarın üçüncü ve ona şöhret getiren kitabı. 

Doğan Kitap'tan Ocak 2017'de çıkan 311 sayfalık, çevirisini Güneş Becerik Demirel yapmış. Kitabın goodreads puanı 3,81.

Anne ve Marco hali vakti yerinde 30'larında hoş bir çifttir, 6 aylık bir de bebekleri vardır. Anne doğumdan sonra henüz kilolarını veremediği ve iş hayatı sonrası bu bebekli, yorucu yaşama henüz alışamadığı için pek keyifli değildir. Bebek bakıcısı son anda gelemediği için, yan komşular Cynthia ve Graham'ın yemek davetine bebeklerini evde bırakıp bebek telsiziyle giderler, çünkü Cynthia bunun çocuksuz bir yemek olacağını söylemiştir. Yarım saatte bir bebeklerini kontrol etmek için sırayla gideceklerdir. Yemek boyunca Marco ve Cynthia'nın flört etmesi Anne'yi sinir eder, sonunda gece bire doğru eve geldiklerinde rahat bir nefes alır ama kabus şimdi başlamıştır. Eve geldiklerinde evin kapısı aralıktır ve bebekleri yatağında yoktur!! Hemen polis aranır, deneyimli dedektif Rasbach dosyayı üstlenir. Artık herkes şüphelidir, doğum sonrası depresyonu geçirmekte olan Anne veya işleri ekonomik bir çıkmaza girmiş olan acılı baba Marco veya diğerleri...

Kitabı beğendim, çok süper değildi ama yine de merak uyandıracak kadar iyiydi, ters köşeler tahmin edilebilir de olsa başarılıydı. Kurgu ilginçti, tavsiye edebilirim, keyifli okumalar:)

 

Harika Bir Hayat - Hikmet Hükümenoğlu

 

Çok sevdiğim ve kendimi "bir numaralı hayranı" olarak addettiğim yazar Hikmet Hükümenoğlu'nun 360 sayfalık yeni romanı bu yılın ocak ayında Can Yayınları'ndan çıktı. Çok sevgili yazarımızın kitapları kronolojik olarak burada şu yazılar ile belirdi;

Kar Kuyusu

Küçük Yalanlar Kitabı

47 Numaralı Kamara

04:00

Körburun

Aşka İnanmayanlar İçin Aşk Öyküleri

Atmaca

Hikmet Bey, yine bir dönem romanı yazmış 1919-1947 yılları arasında geçiyor. Önce baba Veysel Bey'in gözünden işgal altındaki İstanbul'daki durumu görüyoruz. İstanbul 13 Kasım 1918 - 6 Ekim 1923 yılları arasında İngiliz işgali altında kalmış, Veysel Bey bir taraftan bu işgali izlemekte bir taraftan da doğacak bebeğinin heyecanını yaşamaktadır. Romanımızın ana karakteri Veysel Bey'in harika yetenekleri olan kızı Harika'dır. Çok zeki, duyarlı, duygusal Harika'nın telekinezi (eşyaları dokunmadan hareket ettirme) yeteneği vardır. Annesi Melek Hanım'ın tavırları roman boyunca genç kızı örselemeye devam eder. Bu arada evlerini kaybettikten sonra Melek Hanım'ın aile dostu Kamuran Bey'in apartmanındaki boş bir daireye taşınırlar. Kamuran Bey Harika'yı bir hami olarak çok sever, Harika ayrıca çok güzel şiirler yazmaktadır. Bu şiirleri ailesini düşünerek H. Kara mahlasıyla ortay çıkarır. Ancak H.Kara mahlaslıkta kalmaz, farklı bir kimlik olur. Harika istediği zaman bu iki farklı karakteri arasında gidip gelebilmektedir. Bu arada Selçuk isminde bir gazeteci ile birbirlerine gönüllerini kaptırırlar. Yıllar sonra tiyatro sahnesine çıkacak olan Harika, H. Ak takma adını kullanmaya başlar. Harika'nın hayatı daima ilginçlikler, harikalarla doludur...

Hikmet Hükümenoğlu bu romanında kendisine meydan okumuş, 1919-1947 gibi çok uzun bir zamanı kapsayan dönem romanı, üstelik işgal altında bir şehir ve 2. dünya savaşı gibi civcivli olayları içeren bir dönem. İçinde Suat Derviş, Nazım Hikmet vs. gibi dönemin ünlü kişileri var, ayrıca roman biçim olarak da oldukça değişik, gerek genel bilgi, gerek karakterlerle ilgili ek bilgilerin yer aldığı uzun dipnotlar ve karakterlerin olaylarla ilgili fikirlerini içeren beyanlar romana değişik bir hava katıyor.  Bu arada romanın sonunda yazarın ilham verici, birbirinden güzel dijital kolajları yer almakta.

Her zamanki gibi müthiş bir emek ve mükemmeliyetçilik ile yazılmış bir Hikmet Hükümenoğlu romanı, ben çok beğendim. Yalnız yazarımız çıtayı sürekli yükseltiyor. Bir sonraki romanda bizi ne bekliyor olacak çok merak ediyorum. Keyifli okumalar dilerim...

Aramızdaki Kadın - G. Hendricks, S. Pekkanen

Yaşadığımız felaket unutulacak gibi değil, hepimizin içi yandı, kelimelerle ifade edemiyorum durumu... Elim ne bir şey yazmaya, ne bir şey okumaya gitti. Bu arada merak edip beni soran arkadaşlarıma çok teşekkür ederim.

***

Doğan Kitap'tan 2018'de çıkan kitabımız 444 sayfa, çevirisini Mehmet Gürsel yapmış. Bu kitabı "Sessiz Hasta kitabına benzer kitaplar" araması ile buldum:) Türü polisiye-gerilim olarak geçiyor ama ben polisiye olduğunu düşünmüyorum...

Konumuz şöyle; Vanessa yakışıklı kocası Richard'dan ayrıldığından beri dünyası tepetaklak olmuştur. Richard'ın nişanlandığını öğrenince dünyası başına yıkılır, kocasının nişanlısını kafasından atamaz; bu güzel kadına karşı büyük bir takıntı geliştirir ve onu takip etmeye başlar...

Yine ters köşelerle dolu ancak vasat bir kitap. Başlarda güzeldi, ilginçti ama gereksiz uzatılmış bir kitap, en az 100 sayfa daha kısa olabilirdi. Çok kötü değil ama türün çok daha güzel örnekleri var. Keyifli okumalar dilerim:)

 

İmkansız Kale - Jason Rekulak

 

İthaki Yayınları'ndan Temmuz 2019'da çıkan kitabımız 293 sayfa, çevirisini Boran Evren yapmış. Kitap 2018 yılı En İyi Genç Yetişkin Romanı dalında Edgar Allen Poe Ödülü'ne aday gösterilmiş (aday gösterilmek de önemli sanırım çünkü toplam 5 aday gösteriliyormuş her yıl).

Roman, yazarımızın ilk eseri ancak hayalet yazarlık da yapmış daha önce. Yayıncılık işiyle uğraşıyormuş aslen. Annesi ve babası ona çocukken -kitabın önemli ögelerinden biri olan- bir Commodore 64 almışlar.

Kitabın her bölümünün başında yazarımız tarafından yazılmaya niyetlenilmiş İmkansız Kale oyununun Basics ile yazılmış programından bölümler yer alıyor. Sonrasında profesyonel bir ekip oyunu bir adaptasyon olarak tamamlamışlar; www.jasonrekulak.com/game/  sitesinden oynayabilirsiniz.

Konumuza gelecek olursak;  1987 yılında Amerika'nın küçük bir yerleşim yerindeyiz. 14 yaşındaki Will, annesi ile beraber yaşayan sakin bir gençtir, en büyük ilgi alanı bilgisayar oyunları ve programcılıktır. Commodore 64ü ile kendi çapında oyunlar yazmaktadır. Bu arada en yakın arkadaşları Alf ve Clark ile paylaştığı başka bir ilgi alanı ise güzeller güzeli Çarkıfelek hostesi Vanna White'ın Playboy dergisine verdiği açık saçık pozlardır. Grup, bu dergiye ulaşmak ister ancak dergiyi alabilecek yaşta değillerdir tabi. Bunun için bir plan yaparlar, Zelinsky'nin dükkanından geçen bu planda Will'in görevi Zelinsky'nin kızı Mary'den bir şekilde güvenlik şifresini almaktır. Ancak işler planlandığı gibi gitmez, artık Bilgisayar Oyunu yarışması, İmkansız Kale ve tabi ki aşk gündeme oturmuştur...

Tatlı bir kitaptı, ama sonu beni tatmin etmedi, yazar ters-köşe yapacağım diye biraz zorlamış sanki... Yine de okunabilir, keyifli okumalar dilerim...

Tehlikeli Yakınlaşma - Jenn Ashworth

 

Bu kitabı sevgili blogger arkadaşım Deeptone'da görmüştüm, maalesef yazısını bulamadım... 

82 doğumlu yazarımız bir İngiliz. 2009 yılında yazılmış olan bu roman yazarın ilk romanı, ancak kendisi 17 yaşında roman yazmaya başlamış ve ödüller de kazanmış sanıyorum.

Bu romanı başta, daha önce çok sevdiğim Eleanor Oliphant Gayet İyi romanına benzettim, iki baş karakter de gündelik hayata ve sosyal normlara uyum sağlamada sorunlar yaşıyorlar. Ancak bu roman daha farklı bir koldan ilerledi. İki karakterde de uyumsuzluğun sebebi çocukluk ve gençlikte yaşadıkları travmalar.

Goodreads puanı 3,76 olan 333 sayfalık romanımız 2014 yılında Ayrıntı Yayınları'ndan çıkmış, yalnız çeviri pek özenli değildi, bir sürü de devrik cümle vardı. Konuya gelirsek, kahramanımız Annie 29 yaşında bir kadındır, yeni bir mahalleye taşınır ve arkadaş edinme arzusundadır. Hemen bitişiğindeki evde mutlu bir çift; Lucy ve Neil yaşamaktadır, başlangıçta Annie'ye çok dostça davranırlar. Romandaki anlatıcımız Annie, onun anlatımından oldukça kilolu olduğunu ve kişisel bakım, temizlik, giyim-kuşam konusunda bilgi, becerilerinin kısıtlı olduğunu öğreniyoruz, kendine saygı konusunda da eksik maalesef...Ayrıca algıları kendine göre çarpıtılmış. Annie kısa sürede kafayı Neil'e takıyor, ayrıca onun da kendisine aşık olduğuna inanıyor, dolayısıyla da Lucy'i düşman belliyor, Annie'nin sanrıları eşliğinde korkunç sona doğru ilerliyoruz.. Kitapta hem günümüzde olanları hem de Annie'nin geçmişini okuyoruz, geçmiş de oldukça ilginç.

Kitabın sonu benim için beklenmedikti, Annie'nin akıl sağlığı yerinde değil ama maalesef iyi niyetli Will bunu fark edemiyor, muhtemelen o da bazı zihinsel sıkıntılara sahip. Kitabı beğendim, gerçekten ilginçti. Yazar da oldukça başarılı, umarım başka kitapları da dilimize çevrilir... Keyifli okumalar:)

Not: Goriot Baba'yı okuyamadım :(( Bu ayki Blogger Kitap Kulübü yazımı yazamayacağım, ama arkadaşlarımızı takipteyim tabi ki:) Keyifli okumalar:)

Not 2: Yanlışlıkla ileride yayınlamak istediğim yazımı da yayınlamışım, buna da bakabilirsiniz Paris'te Aşk

Küçük Ama Büyük Yalanlar - Liane Moriarty

 

Kitaptan önce diziyi izlemiştim, imdb puanı 8,5 olan 2 sezon 14 bölümlük dizi 2017-2019 yılları arasında gösterilmişti, kitabın kapağında da gördüğünüz gibi Nicole Kidman (Celeste), Reese Witherspoon (kaşığı dizide yoktu ama kendisi Madeline karakterini canlandırıyor:))) ve Shailene Woodley (The Fault in Our Stars filminden hatırlarsınız, Jane karakterini canlandırıyor) başrollerde. Diziyi çok sevmiştim, kitabı da rastgelince, hem de fiyatı çok uygun olunca okumak istedim. Hep Kitap'ın fiyatları oldukça uygun bu arada, maşallah diyelim nazar değmesin...

Kapağında Stephen King'in "Muhteşem bir kitap, tüyler ürpertici" yorumunun yer aldığı, 2018 basımı 414 sayfalık kitabımızı İstem Erdener çevirmiş.

Romanımız Avustralya'nın deniz kıyısındaki küçük, sakin ve şirin bir kasabasında geçiyor. Burada yaşayanlar genelde hali vakti yerinde insanlar. Bekar ve genç anne Jane, deli dolu Madeline ve güzeller güzeli dalgın Celeste'in ortak yönleri üçünün de çocuklarının 
Pirriwee Anaokulu'na gitmeleridir. Daha okulun ilk günü Jane'in oğlu Ziggy, okulun popüler ve üst tabaka annelerinden Renata'nın kızı Amabella'nın boğazını sıkmakla suçlanır. Bu durum haksızlığa dayanamayan Madeline'i alarma geçirir, Celeste de Jane'in tarafındadır...Tesadüflerin yakınlaştırdığı bu üç annenin hepsinin hayatında kendi sorunları vardır ancak özellikle Jane'in durumu tam bir muammadır. Oğlu ile kimseyi tanımadığı bu küçük kasabada tek başına ne yapmaktadır? Üstelik oğlunu tek gecelik bir ilişkiden dünyaya getirmiştir... Aslında bu üç kadını bağlayan çok daha fazla şey, romanın sonunda ortaya çıkacaktır...

Romanın başında, etkinlik gecesi gerçekleşmiş bir cinayeti çözmek için yola çıkarız aslında. Altı ay öncesinden okumaya başlarız, acaba kim, kimi, niçin öldürmüştür? Romanı okudukça karakterlerin birbirini öldürmek için pek çok sebebi olduğunu görürüz. Tahmin etmesi okur için oldukça zor ama zaten okurken tahmin yürütmeye hiç çalışmadım çünkü hikaye son derece sürükleyiciydi. Kitabı iki günde bitirdim. Sonu da ilginçti. Kısacası tavsiye edebileceğim güzel bir roman, ortada bir cinayet olsa da bu bir cinayet romanı değil... Keyifli okumalar dilerim:)