11 Temmuz 2017 Salı
Son Patron - F. Scott Fitzgerald
Ben yazarın daha önce Şefkatli Gece ve Muhteşem Gatsby romanlarını okumuştum. Eşi Zelda ile olan ilişkisini kurgu ile karıştırarak anlattığı The Beautiful and The Damned'i ise yarım bırakmıştım. Yazarın sonlandırmadan vefat ettiği son romanı Son Patron ile karşılaşmam ise ilginç oldu. Kapak tasarımlarına hayran olduğum Utku Lomlu'nun sitesinde gezinirken bu muhteşem kapağı görüp "aa Fitzgerald'ın son romanı" deyip şaşırdım ve hemen aldım tabi.
Kitap Can Yayınları'ndan Ağustos 2016'da çıkmış ve 192 sayfa. Kitabı bize anlatan Celia, Hollywood'da önemi bir yere sahip Pat Brady'nin kızıdır, üniversite öğrencisi olsa da konumundan dolayı pek çok kişiyi tanıyan Celia, yakın zamanda delice aşık olduğu eşi Minna'yı kaybeden Hollywood'un önemli (yanlış anlamadıysam) yapımcılarından Monroe Stahr'e aşık olur. Kitabın ilk üçte birlik kısmında sadece Hollywood'da işlerin nasıl yürüdüğü, stüdyoda olan bitenler gibi konular yer alıyor. Bu arada Monroe tesadüfen bir akşam stüdyoda ölmüş eşi Minna'ya çok benzeyen Kathleen isimli bir kız görür ve ona aşık olur...
Yazar kitabını tamamlayamasa bile onun aldığı notlardan yararlanarak kitabın sonuna bir özet konmuş. Maalesef ben kitabı beğenmedim, Hollywood ile ilgili kısımların sıkıcı olması bir tarafa, biraz da ruhsuz geldi bu kitap bana, tek sevdiğim şey kapak oldu :) Kitabın 1976 yapımı başrollerini Robert De Niro ile Tony Curtis'in oynadığı bir filmi ile (puanı 6), 2016 yapımı 8,1 imdb puanlı mini dizisi var, ama açıkçası izlemeyi düşünmüyorum:) Keyifli okumalar dilerim...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Woody Allen düşkünlüğüm vardı, ergenlik ve 20'lerimde. Fitzgerald, Allen'ın çok sevdiği bir yazar. Tabi ki o sayede tanıştım yazarla.
YanıtlaSilMuhteşem Gatsby'i okudum. Nedense, başka da peşine düşmedim. Halbuki sevmiştim.
Şefkatli Gece'yi de sevebilirsiniz o zaman, ama Son Patron daha farklı, dediğim gibi Hollywood üzerine daha çok, teşekkür ederim yorumunuza, sevgiler:)
SilYalnızca Muhteşem Gatsby'i okudum ve kitabın çok abartıldığını düşünüyorum o yüzden başka hiçbir kitabını okumaya yeltenmedim. Bu kitabı hiç görmemişim bile ve madem beğenmemişsiniz bırakalım öylece kalsın:) Sevgiler
YanıtlaSilOkunacak o kadar kitap varken Son Patron'u bir kenarda bırakabiliriz bence de:)) teşekkür ederim yorumunuza Gül Hanım, sevgiler:)
SilMuhteşem Gatsby'nin filmi de beni sıkmıştı, demek adamın yazım tarzı sıkıcı. :))))Normalde Hollywood'la ilgili kitapları severim ama işte herkes sıkıcı olmadan yazmayı başaramıyor. Çok teşekkürler. Kapak hakikaten çok güzel.:)
YanıtlaSil:)) maalesef Bay Fitzgerald bu romanıyla bizden geçer not alamıyor Müjde Abla'cım:)) teşekkür ederim yorumunuza, sevgiler:)
SilEn azından okunur diyelim :)
YanıtlaSil"Fitzgerald'ın son romanı" diye adı var en azından Emre:)) sevgiler:)
SilMuhteşem Gatsby'i okuyacağım. Onu sevip sevmeme durumuma göre diğer kitaplarını okuyup okumamaya karar veririm :-)
YanıtlaSilyerinde bir karar Şule'cim:)) yalnız Gatsby'i sevsen de bunu daha az seveceğini düşünüyorum, sevgiler:)
Silaaa last tycoon filmi ay fitzgeraldınmıymış hımm. izledim. bu skat fitzgerald amcanın yazarlığından çok hayatı ilgimi çekiyor. o zamanlar edebiyat daha güçlüymüş, bir de yazarlar yazar gibi edebiyatçı gibi yaşıyomuş. şimdi öyle bişi kalmadı. inernet her şeyi değiştirdi yaa :)
YanıtlaSilivit Deepcim, filmine de baktım -izlemedim gerçi kitaba bayılmamış olduğumdan:)- kesinlikle katılıyorum, Midnight in Paris filminde vardı ya Skat'ın eşi Zelda vardı, edebiyatçılar sohbet ediyorlardı falan.. o geldi aklıma..:)
SilBen Skat'ı pek severim. Hele ki öykülerini. İçinde inanılmaz bir zeka barındırdığını düşünürüm. Ama Deeprone'un da dediği gibi asıl hayatı ilgi çekicidir. Karısıyla ilişkisi, ikisinin birbirini gün be gün zehirleyerek uçuruma sürüklemesi. Bazen eşler birbirine iyi gelmeyebiliyor. Çok yakışsalar da olmuyor. Zelda'nın hayatı da tam anlamıyla bir karmaşa. Yine de Paris günleri, uğradıkları barlar, kavga gürültü ve cazla geçen zamanları, alkolden sapıtmaları, Paris sokaklarını bir karnavala dönüştürmeleri ve ilişkilerinin Hemingway cephesi. :)
SilNedense engelleyemediğim bir merak duygusu uyandırıyor yaşamları ben de.
Evet Şefkatli Gece romanı karısıyla ilişkisi açısından otobiyografik ögeler taşıyormuş, dilimize çevrilmemiş olan The Beautiful and The Damned de öyle, özellikle şefkatli gece beni bu açıdan oldukça meraklandırmıştı:) Hemingway cephesinden ise haberim yoktu, merak ettim, ona da bir bakayım, çok teşekkür ederim yorumunuza, sevgiler:)
Sil