31 Mayıs 2018 Perşembe

Slade Köşkü - David Mitchell



İngiliz yazar Mitchell özellikle Bulut Atlası isimli romanıyla adını duyurmuştu. Ben de kendisinin Jacob de Zoet’in Bin Sonbaharı isimli kitabını okumuş ve çok sevmiştim. Mitchell’in romanları genellikle çok katmanlı oluyor. Slade köşkü için de öyle diyebiliriz.

Slade Köşkü bu yıl mart ayında Doğan Kitap’tan çıkmış, 207 sayfalık romanın çevirisi Sıla Okur’a ait ve bence oldukça başarılı. Kapak tasarımını da çok beğendiğimi ekleyeyim, hem kapak tasarımı hem de içteki ilüstrasyonlar Neal Murren’e ait.

Romanımız 1979’da başlıyor. Kitap da zaten 1979-1988-1997-2006 ve 2015 olarak, toplam beş bölümden oluşuyor. Romanı fazla ipucu vermeden anlatmak biraz zor. Slade Köşkü iki sokak arasındaki daracık bir geçitten geçilerek -sadece özel kişilerce, özel zamanlarda- ulaşılabilen gizemli bir yerdir. Ve bu köşkün arkasında son derece gizemli bir tarihçe vardır...

”... Dokuz yılda bir ekim ayının son cumartesi günü Slade Köşkü’ne bir ‘misafir’ getirtilir. Ama o misafiri kim, neden, ne amaçla seçmiştir? Cevapları, merdivenin başındaki uzun tavan arasında...”

Ben romanı çok sevdim ve 2 günde bitirdim, bir kere yazarın anlatımı müthiş, harika bir yazar gerçekten, en çok ilk bölümü sevmiş olabilirim. Konu oldukça ilgi çekici, gizemli bir öykü. Sonuna gelecek olursam, sonunu da sevdim. Neil Gaiman’ın Coraline’ına çok benziyor konu. Gizemli ve güzel birşey okumak isterseniz mutlaka tavsiye ederim, keyifli okumalar...


25 Mayıs 2018 Cuma

Dünyadan Aşağı - Gaye Boralıoğlu



Bu kitabı çok sevdiğim yazar Hikmet Hükümenoğlu’nun tavsiyesi ile almıştım. Gaye Boralıoğlu ile ilk tanışmam bu, halbuki kendisinin başka birçok romanı varmış, ayrıca gazetecilik, senaryo ve reklam yazarlığı da yapmış.


Dünyadan Aşağı bu yıl İletişim Yayınlatı’ndan çıkmış ve 275 sayfa. Bu arada kitabın kapak resmine bayıldım, Hakan Gürsoytrak’a ait eserin adı “AÖF Sınavı, 2006”; İstanbul Modern  koleksiyonundanmış.

Kitaba gelirsek; roman 40’lı yaşlarının başındaki Hilmi Aydın’ın başından vuruluşu ile yaşadığı ölüm sonrası deneyimi sonucu cehenneme gideceğini öğrenmesi ile başlar, sonradan mucize eseri hayata döndüğünden bu yazgıyı değiştirmek için uğraşacaktır. Bu arada onu bu noktaya getiren olayları da sırasıyla öğreniriz.

Öncelikle kitap su gibi akıyor, yazarın dili çok eğlenceli. Hilmi Aydın hayatta hiç bir ilkesi olmayan, dürtüleri doğrultusunda yaşayan, sıradan bir adamdır, özellikle onun ağzından anlatılan bölümler onun bu sığlığını yansıtmakta çok başarılı ve dolayısıyla da oldukça eğlendirici. Bu trajikomik bölümler bana Çoğunluk filmini hatırlattı. Gerçekten de Hilmi Aydın “çoğunluğu” temsil ediyor ve bu biraz da korkutucu aslında. Kitapta Hilmi’nin tembelliği, kolaycılığı, ilkesizliği düşündürüyor insanı. Çok beğendiğim tespitler oldu. Başta da dediğim gibi yazarın dili çok akıcı, konu da ilginç, anlatımın objektifliği etkileyici, iki günde bitirdim kitabı. Yazarın diğer kitaplarına da bakacağım mutlaka.  Dünyadan Aşağı’yı hararetle tavsiye ediyorum, keyifli okumalar.

Resim2: https://twitter.com/GayeBoralioglu



20 Mayıs 2018 Pazar

Vakıf - Isaac Asimov


Vakıf Serisi belki de yazarın başyapıtı olarak kabul ediliyor ve Hugo Tüm Zamanların En İyi Serisi ödülüne sahip.Vakıf Serisi'nin tüm zamanların en iyi serisi ödülü almış olması beni bayağı bir heyecanlandırmıştı.

Vakıf Serisi daha önce başka yayınevlerinden de çıkmış ama sanıyorum çeviri konusunda istenen sonuç alınamadığından İthaki Yayınevi, Kemal Baran Özbek çevirisi ile yeniden yayınlamış seriyi, daha doğrusu yayınlamaya devam ediyor. İlk kitap olan Vakıf 2017'de çıktı. 

Kitabı kısaca anlatamayacağım, bana oldukça karışık geldi ve açıkçası yarım bıraktım :( Arka kapakta şu şekilde özetlenmiş;

"Galaktik İmparatorluk'un altın çağıydı. Binlerce yıldır gezegenler bu kadim medeniyetçe yönetiliyordu. Ancak bir adam, imparatorluğun çökeceğini öngörme cüretini gösterdi: Psikotarih biliminin öncüsü Hari Seldon. Tahminlerine göre galaktik savaş kaçınılmazdı. Bu durumu olabildiğince ertelemek adına iki Vakıf kurdu; biri imparatorluğun sahip olduğu binlerce yıllık bilgiyi korumakla yükümlüydü, diğerinin ise ne yeri ne de amacı biliniyordu. İmparatorluk çökmeye başlayınca Galaktik Ansiklopedi üzerinde çalışan Birinci Vakıf sakinleri, Seldon'un onlara tahminlerinin de ötesinde bir rol biçtiğini anlayacaktı."

Vakıf'ı beğeneceğime emindim ama demek ki herkesin zevki bir değilmiş diyeyim:) Benim en sevdiğim bilimkurgu serisi Dune (Çöl Gezegeni), oradaki olaylar, duygular beni çok etkilemişti, kahramanın yaşadığı aşk, annesi ile ilgili olaylar, korku duası (hala ezberimdedir), "planlar içinde planlar içinde planlar". İşte böyle, Vakıf Serisini bir de siz deneyin çok iddialı bir seri, belki siz seversiniz, keyifli okumalar...:)

15 Mayıs 2018 Salı

Shylock Operasyonu - Philip Roth


Çok sevgili blogger arkadaşım Satır Arası blogunun sahibesi Gülşah Toptaş blogunda, şu yazısında paylaşmıştı bu kitabı, benim de yorumum üzerine sürpriz yapıp kitabı bana gönderdi, çok sevindim tabi ki, Gülşah'cım bir kere daha teşekkür ederim:) 


Yazarı çok merak ediyordum çünkü Philip Roth çok popüler bir yazar. 1933 Amerika doğumlu olup, wikipedia'ya göre "kitaplarında çoğunlukla Yahudi karakterler ve anti-Semitizm konularını işlemesiyle" tanınıyormuş. Shylock Operasyonu'nu 1993 yılında yazmış. 1997 yılında yazmış olduğu ve yakın zamanda filme çekilen Amerikan Pastoral yazarın en meşhur romanlarından biri. Yine filme de çekilmiş olan 1979 yılında yazmış olduğu Hayalet Yazar ve 2000 yılında yazmış olduğu İnsan Lekesi önemli eserlerinden bazıları. Ayrıca yazarın neredeyse sayısız ödülü bulunuyor. 

Kitap -çok sevdiğim- Ayrıntı Yayınları'ndan çıkmış, 402 sayfalık kitabı Aysun Babacan çevirmiş. Konuya gelecek olursak, yazar Philip Roth Amerika'da yaşayan ünlü bir yazardır. Bir gün "yazar Philip Roth'un" Kudüs'te bir Nazi savaş suçlusunun mahkemesinde olduğu haberini alır. Bunun üzerine tabi ki Kudüs'e gidip olayın üstüne düşer. Roman bunun üzerinden ilerliyor. Yapılan yorumlara göre bu yazarın Yahudilik, diaspora, İsrail konularını en çok işlediği romanmış. Her ne kadar kitabın sonunda romanın tamamen kurgu olduğunu özellikle belirtmiş olmasına rağmen yazar yaptığı bir röportajda yanlış anlamadıysam bu kitabı bir itiraf olarak yazdığını anlatmış. Zaten romanın alt başlığı da "bir itiraf."

Güzel bir kitaptı yalnız açık bir zihinle okunması gerektiğini ekleyeyim. Keyifli okumalar dilerim. 



11 Mayıs 2018 Cuma

Kurtlara Söyle Eve Döndüm - Carol Rifka Brunt


Çok sevdiğim ve kitap zevkine güvendiğim blogger arkadaşım Deep Tone'un tavsiyesiyle aldım bu kitabı, kendisi bu yıl en beğendiği kitabın bu olduğunu söylemişti. Ben de hemen aldım tabi öyle olunca :))

Martı Yayınları'ndan 2013 yılında çıkan kitap 527 sayfa. Yazar kitabı 2007 yılında yazmış, bu kitabı yazması için yazara İngiltere Sanat Konseyi tarafından cömert bir fon tahsis edilmiş. Konu son derece ilginç ve ana konu etrafında bir çok da yan konu var. June 14 yaşında bir gençkızdır, muhasebeci anne, babası ve 16 yaşındaki ablası Greta ile banliyöde mütevazi bir hayat yaşamaktadır. Dayısı Finn ise gey bir ressamdır, AIDS olmuştur ve ölmek üzeredir. June ise her ne kadar bunu kabullenmek istemese de dayısına aşıktır. Finn ölümüne yakın uzun bir süreyi June ve Greta'nın resmini yaparak geçirir, Finn ölünce de tablo June ve Greta'ya kalır. Romanın büyük kısmı bu tablo üzerine. Hem bu açıdan hem de anlatıcının çocuk olmasından dolayı roman bana Donna Tartt'ın Saka Kuşu romanını hatırlattı. Yan konularda June ve Greta'nın arasında ilişki, çocukların anne babaları ile ilişkileri, Finn ve ablası arasındaki ilişkiler de işleniyor. Bir de tabi Toby var, o da Finn'in sevgilisi. Ve sonuçta "neredeyse" Not. Seni Seviyorum tadında bir roman ortaya çıkıyor. 

Gönül rahatlığı ile tavsiye edebileceğim, son derece ilginç ve sürükleyici bir roman. Keyifli okumalar dilerim:))

9 Mayıs 2018 Çarşamba

Anneler Günü İçin Hediye Önerileri Hoby.ist'te !!:)

Annler Günü için hediye önerilerimize Hoby.ist'teki yazımızdan bakabilirsiniz:) Şimdiden bütün annelerin ve anne adaylarının anneler gününü kutlarım..:)

7 Mayıs 2018 Pazartesi

Biricik Deep Tone'umuza ..:)


Blogger olup, blog dünyası içinde olup da Deep Tone'u tanımayan, bilmeyen yoktur sanırım. Kendisi bir fenomen. Böyle hareketli, değişken bir dünyada fenomen olmanın hiç de kolay olmadığını tahmin edersiniz. Öncelikle muhteşem bir kalbi var, herkese yardım eder, destek olur, insanlar arasında köprüler kurar, güzel işlere önayak olur, ayrıca müthiş eğlenceli, espirilidir, hayal gücü ağzınızı açık bırakır. "Kızçelerim" dediği beş harika kitabın yazarıdır; Sade ve Derin, Derin Mavi, Frambuazlı Hayat ,Yani!  ve Günesürgün. Zaman zaman kendisiyle ilgili soruları cevapladığı mimlere bayılıyorum ben, neler neler öğreniyoruz onunla ilgili, muza, çikolataya, jelibona bayılır mesela. Çok okur, çok izler, muhteşem önerilerde bulunur bize. Blogu Sade ve Derin dipsiz bir hazine gibidir zaten. Canınız mı sıkkın girin Sade ve Derin'e eğlenceli ve komik bir yazı okuyun, keyfiniz yerine gelsin. 

Ayrıca kendisi benim de her zaman ve her konuda en büyük destekçilerimden olmuştur (gerçek hayattaki bir çok arkadaşımdan bile çok daha fazla hem de), blogunda olsun diğer sosyal medyada olsun çok büyük bir kitleye ulaşıyor ve onun desteği gerçekten çok etkili. Ama beni asıl mutlu eden onun duygusal desteği, her yaptığını büyük bir samimiyetle, kalpten gelerek yapıyor ve bu inanılmaz değerli. Yaptığı güzellikleri saymakla bitiremem zaten. Sevgili Deep'ciğim, herşey için kocaman teşekkür ederim, hepsi benim için inanılmaz değerli... 

Onun yokluğu kocaman bir boşluk olurdu hayatımızda, iyi ki varsın Biricik Deep Tone'umuz, seni çok seviyoruz :)

2016 Deep Tone günü yazım ve bu da sevgili Sessiz Kaldım Özlem'ciğimizin yazısı, Özlem herkesin yazısını biraraya toplamış.


4 Mayıs 2018 Cuma

Süperpoze - David Walton

Blogunu severek takip ettiğim sevgili arkadaşım Gül Hanım'ın şu yazısında görüp merak etmiştim Süperpoze'yi. Gül Hanım yazısında çok güzel ve detaylı bir inceleme yapmış.

April Yayınları'ndan Ekim 2016'da çıkan kitap 318 sayfa. Çevirisini Kıvanç Güney yapmış. Adından tahmin edileceği gibi kitabın konusu kuantum fiziği üzerine kurulmuş. Kahramanımız Jacob Kelley orta yaşların başında evli, mutlu, çocuklu bir öğretmendir, bir süre önce çeşitli gerekçelerle üniversitede devam ettiği bilimsel çalışmalarını bırakıp bu sakin hayatı seçmiştir. Bir gece üniversite çalışmalarından arkadaşı Brian büyük bir panikle ansızın kapısını çalar, ondan yardım istemektedir, ancak gece iyi bitmez. Ve Jacob inanılmaz bir maceraya sürüklenir...

Kuantum fiziği çok ilginç ve derin bir konu, ilgimi de çekiyor ama nedense kitabın içine giremedim, kaçırdığım yerler mi oldu bilmiyorum ama olayların nedenini anlayamadığım için konu havada kaldı, aslında yazarın yazım tarzı fena değildi, tarz olarak kolay okunuyor ama içerik beni sarmadı. Yine de okunabilir, bildiğim kadarıyla roman şu ara indirimde. Keyifli okumalar dilerim...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...