29 Aralık 2021 Çarşamba

Dalga - Giulio Cavalli

 

Can Yayınları'ndan bu ay çıkan 222 sayfalık kitabımızı İtalyanca aslından Yelda Gürlek çevirmiş, şahane kapak tasarımı Utku Lomlu'ya ait.

Yazarımız 1977 Milano doğumlu, daha önce İtalyan mafyasının perde arkasını ele alan birkaç roman yazmış; bu eseri ise distopya olarak geçiyor.

İtalya'da deniz kıyısında küçük, sakin bir kasaba olan DF'de denizde yabancı birine ait bir ceset bulunur. Bir ceset yeterince sinir bozucu değilmiş gibi, kısa süre sonra benzer tipte (genç erkek; 180 boy, 75 kilo, atletik yapılı) pek çok (80 taneydi sanırım) ceset daha kıyıya vurur. Araştırmalar sonuç vermez ancak bir süre sonra DF kıyılarına binlerce, on binlerce ceset vurur; en sonunda öyle bir hal alır ki insanlar ceset yığınlarının altında kalır, her yerden cesetlere ait uzuvlar fışkırır...

Stephen King'e yakışır bir konu, küçük kasabalara özgü gizli ilişkiler... Ancak yazım tarzı herkese göre değil; her bölüm başka bir kişinin ağzından yazılmış, konuşmalar çoğunlukla yazı içinde verilmiş, konuyu takip etmek dikkat gerektiriyor. Roman bu sürreal felaketten ziyade, felaketin roman kahramanlarına etkisi üzerinde duruyor.

İlginç bir konu olsa da okuması yorucuydu, yer yer hızlı okuma tekniği ile okudum, herkese hitap etmiyor. Yazar bu kitabın devamını da yazmış. Keyifli okumalar ve tabi iyi seneler:)


22 Aralık 2021 Çarşamba

Kimya Dersleri - Meredith Goldstein

 


Dex Yayınları'ndan 2019'da çıkan 282 sayfalık kitabımızı Talin Ataman çevirmiş. 17 yaşındaki Maya'nın, MIT'de (Massachusetts Institue of Technology) saygın bir araştırmacı olan annesi 2 yıl önce ölmüştür, arkasında ise tamamlanmamış bir araştırma bırakmıştır. MIT'de staj yapmakta olan ve erkek arkadaşından yeni ayrılmış olan Maya, bu deneye devam etmeye karar verir çünkü bu deney ona biten ilişkisini kurtarmak için bir fırsat gibi görünmüştür. Deney feromonlarla ilgilidir; karşınızdaki erkeğin dna'sını kullanarak hazırladığınız serum içmeniz durumunda ona çekici gelen kokular salgılıyorsunuz ve işte aşk!! Bu deneyin asli kahramanı (tabi kendisinin haberi yok ama) Maya'nın eski sevgilisi Whit ama buna gerçek bir deney diyebilmek için başka denekler de olmalı... Bu deney Maya'yı gerçek aşkına kavuşturacak mı acaba?

Bu kitabı çok sevdim, çok tatlı bir gençlik kitabı, kolay okunuyor, sürükleyici ve tabi romantizm içeriyor. Tavsiye ederim, keyifli okumalar:)


15 Aralık 2021 Çarşamba

Freud'un Metresi - K. Mack, J. Kaufman

 


Doğan Kitap'tan 2014'te çıkan 360 sayfalık kitabımız yine gerçeklere dayanan bir kurgu; iyi alıştık bu türe:))

Sigmund Freud 1856-1939 yılları arasında yaşamış Yahudi Avusturya'lı ünlü nörolog, psikanalizin kurucusu; özellikle her nevrozun kökenini cinsellikle ilişkilendirmesi dolayısıyla bilimsel çevrelerde önceleri kendisini kabul ettirmekte zorlansa da sonradan tarihe adını yazdırmış.

Hikayemiz 1800'lerin sonunda Viyana'da geçiyor. Freud'un baldızı Minna Bernays, işini kaybedince mecburen ablası (Freud'un eşi) Martha'ya yazar; Martha da memnuniyetle kardeşini kendileriyle yaşamak üzere evlerine davet eder. Altıncı çocuğunu yeni dünyaya getirmiş olan bitkin, yorgun Martha'ya pratik, becerikli, enerjik Minna'nın varlığı ilaç gibi gelir. Sadece Martha değil, karısıyla aynı yatağı, ilgi alanlarını ve hemen hiç bir şeyi paylaşmayan Freud da bu güzel, entelektüel kadının varlığından mutludur. Önceleri entelektüel sohbetlerle başlayan Freud ve Minna ilişkisi zamanla derinleşir. Ama Freud gibi bir adamın ilgisini canlı tutabilmek kolay değildir; "ilk kadın psikanalist" Lou Andreas- Salomé (Ruth isimli kitabı ile hatırlıyoruz) bile gözyaşları ile sayfalarda yer alıyor... Gerçeklere dayanan bu roman Freud ile baldızının yaşadığı trajik ilişkiyi anlatıyor, tabi ki Freud'un teorileri, mesleki ilişkileri, o dönem Yahudilerin yaşadığı sıkıntılar da arka planda yer alıyor...

Kitabın sonunda bahsi geçen ilişkinin (kahramanları öldükten çok sonra) gün ışığına çıkış hikayesi de mevcut; konuya son noktayı koyan ise 1957'de Jung oluyor. Minna kendisine Freud ile olan ilişkisini anlatmış. Jung da bundan dolayı büyük bir hayal kırıklığına uğradığını ifade etmiş yazısında...

Kitabı sevdim, Minna'nın hayatı maalesef ateşe uçan bir pervane gibi bu ilişki uğruna acı dolu geçmiş... Psikoloji ve Freud'a ilgi duyanlar sevecektir, keyifli okumalar:)


                                                              Martha, Freud ve Minna 

(http://anthonystadlen.blogspot.com/2010/01/maciejewski-shamdasani-skues-stadlen.html)




8 Aralık 2021 Çarşamba

Korku Gecesi - R.L. Stine

 


1943 doğumlu Amerikalı yazarımızı keşfetmem, Netflix'in Fear Street üçlemesi sayesinde oldu; filmleri beğenmedim ama yazar ilgimi çekti. Stine çok üretken bir yazar, hikayeleri de pek çok film ve diziye uyarlanmış. Ayrıca "Haylazlar Okulu" serisi çok meşhur.

Beyaz Balina Yayınları'ndan 2001'de çıkan kitabımız 171 sayfa ama sayfalarda o kadar fazla boşluk var ki, siz ona 60 sayfa deyin; 1-2 saatte okudum.

Liseli dört genç eski bir arkadaşlarına rastlar, böylece geceleri sokakta zararsız eğlenceler peşinde koşmaya başlarlar; ancak iş matematik öğretmenlerinden intikam almaya gelince durumlar değişir... Çerezin çerezi bir kitap diyoruz buna sevgili okurlar:))


1 Aralık 2021 Çarşamba

Maviye İz Süren - Bahar Uysal Karakuş

 


Çok sevgili blogger arkadaşımız Bahar'ın (Maviye İz Süren) kitabı aslında geçen yıl çıkmıştı (Mecaz Yayınları, 2020), maalesef ben daha yeni okuma fırsatı bulabildim. 

Bahar arkadaşımız zaten öyküleri, yazıları çeşitli mecralarda yayınlanan -blogundaki yazılarından da yazınsal olgunluğa erişmiş olduğu anlaşılan:)- bir yazar. Maviye İz Süren 135 sayfa ve içinde 30 kısa öykü var. 4-5 sayfalık bu öykülerde yazarımız küçük bir kesitte kahramanlarının duygularını o kadar başarılı yansıtıyor ki, öykülerin tadı damağınızda kalıyor; örneğin İlham(iye:)) perisini bekleyen bir anne, şark hizmetindeki bir öğretmen, sahte para mağduru bir oto tamircisi, sevgilisi hafızasını kaybetmiş bir kadın ve daha niceleri... "keşke bu öykü devam etse" dedirtti bana. Üstelik şiirsel bir dille yazılmış öyküler bunlar. Ağzımız tatlansın diye az az yediğimiz bir şeker gibi zihnimizi okşayacak bu öyküleri de sindire sindire okumalı, ben öyle yaptım:)

Bu arada kapak tasarımına bayıldım, Yasin Çetin yapmış, ilk öyküdeki oda tasvirinden esinlenilmiş sanırım. Maviye İz Süren her edebiyatseverin zevk alacağı dört dörtlük bir öykü kitabı olmuş bence, Bahar arkadaşımızı tebrik ediyorum ve daha nice güzel kitaplarını okumayı temenni ediyorum. Bu haberi de okumak isteyebilirsiniz, keyifli okumalar:)


27 Kasım 2021 Cumartesi

Uçurum Zamanı (Bozbalık Üçlemesi 2) - Mert Ofluoğlu


Mert'i Kafa Dergi blogundan tanıyoruz, son derece üretken bir arkadaşımız. Mert'in 2015 yılında çıkan ilk kitabı Ters Düz 'ü şu yazımda tanıtmıştım. Uçurum Zamanı'nda macera devam ediyor. İlk romanda kahramanımız Ece Duman, kayıp babasının izini bulmak için İstanbul'dan Trabzon 'un Bozbalık köyüne gelmişti. Ancak Kalandar gecesi yaşananlar Ece ve kardeşlerini yepyeni bir maceraya sürüklemişti.

Uçurum Zamanı,  Kitapyurdu Doğrudan Yayıncılık'tan çıkmış, 389 sayfa. Ece bu romanda bir taraftan Bozbalık 'ta kardeşleri ile kurduğu yeni yaşamına alışmaya çalışıyor,  bir taraftan gizemli mesajların sırrını araştırıyor,  bir taraftan da kalbindeki gerçek aşkı arıyor.

Mert yine Trabzon'un eşsiz güzelliğini, yaşam tarzını, (hamofta reçeli, kuymak, laz böreği -ama ılık muhallebili:))- gibi) kendine özgü tatlarını arka plana yerleştirip okuruna her sayfasını merakla çevirttiği heyecanlı ama aynı zamanda psikolojik yönü de olan harika bir romana imza atmış. Samimiyetle bunun iyi yazılmış bir roman olduğunu söyleyebilirim. Açıkçası Mert'in yayınevi bulmakta sıkıntı yaşamasını çok üzücü buluyorum, yine de eserinin okurla buluşabilmesi güzel. İnşallah bundan sonraki eserlerinde her şey daha kolay olur.

Mert'in kitabı üzerinde titizlikle çalıştığı görülüyor, hiçbir yazım hatası vs. yok; ayrıca kitabın başındaki teşekkür notuna bayıldım, ne kadar sıcak ve içten yazılmış:)

Kitaptaki tasvirler, doğa çok hoşuma gitti, Polen Kafe'ye gidip Madam Nino ile laflamak istedim:) Ece'nin kimi seçeceğini ve telefon tacizcisinin kim olduğunu merak ettim. Kısacası 400 sayfaya yakın roman su gibi aktı...

Sevgili arkadaşımız Mert'i yürekten tebrik ediyor ve başarılarının devamını diliyorum. Bakalım Bozbalık Üçlemesi'nin üçüncü kitabı ne zaman çıkacak; merakla bekliyoruz:) Bu güzel romanı size de tavsiye eder, keyifli okumalar dilerim:)





23 Kasım 2021 Salı

Kayıp Defter - Gülsevin Kıral


Çocuk kitapları okumayı seviyorum, Günışığı Kitaplığı da sevdiğim bir yayınevi. Bu 124 sayfalık kitabımız da yeni çıkmış.  Yazarımız 1959 doğumlu,  pek çok çocuk romanı ve hikayesi yazmış.

Hikayemiz, matematik öğretmeni Titiz Filiz'in not defterini kaybetmesi ile başlar; öğretmen 6A sınıfını suçlar ve defter bulunmazsa hepsine kırık not vermekle tehdit eder. Bu durum bütün sınıfı birbirine düşürür ve suçlu avı başlar...

Düzgün yazılmış güzel bir kitap,  yalnız çocukların arkadaşlarının çantasını karıştırmaları ve öğretmenler odasının anahtarını çalmaları -sonradan hatalı olduklarını anlasalar da- hoşuma gitmedi. Yine de çocukların olabileceği bir kitap, keyifli okumalar:)


15 Kasım 2021 Pazartesi

Siyah Gözler - Cemil Süleyman

 


Çok sevgili edebiyat duayeni arkadaşımız Deep Tone şu yazısında bahsetmişti Siyah Gözler'den. İş Bankası Yayınları'ndan  2020 yılında çıkan  70 sayfalık kitabımızı  günümüz Türkçesine  Nuri Akbayar çevirmiş. Kapak resmini çok beğendim ancak kimin yaptığı bilgisini ulaşamadım sadece "grafik tasarım uygulama Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları" yazıyor. Arka kapakta Cemil Süleyman Alyanakoğlu'nun (1886-1940)  bir doktor olduğu  ve mesleğinden ilham  alarak edebi eserler de vermiş  olduğunu görüyoruz. Eski zamanda geçen Siyah Gözler 1911'de yayınlanmış,  yani yazar 25 yaşındayken. Romanımızın baş erkek kahramanı da 20 yaşında. 

Konumuza gelecek olursak,  30 yaşındaki kadın kahramanımız eşini kaybettikten sonra Beykoz'da tek başına yaşamaktadır. Kapalı hayatındaki tek  eğlencesi  Beykoz çayırına yaptığı küçük gezintilerdir.  Burada etrafındakileri seyrederek kendi kendine eğlenir ancak  bir süredir genç bir  delikanlının kendisine olan ilgisinin farkındadır,  bu ilgi kısa sürede karşılıklı aşka dönüşür. Ancak bu ilişkinin önünde ise büyük bir engel vardır,  delikanlı genç kadından tam 10 yaş küçüktür...

 Bir aşk romanı olarak başlayan eser kahramanın duygularının irdelenmesi ile adeta bir psikolojik romana dönüşüyor. Zaten yazarın Mehmet Rauf'tan  etkilendiği belirtilmiş.  yazıldığı dönem için etkileyici bir eser olduğu  aşikar,  özellikle sonu beklenmedik.  Kitabın sonunda Selim İleri'nin  yazısı yer alıyor. Hoş bir eser tavsiye ederim, keyifli okumalar.

8 Kasım 2021 Pazartesi

Akıl ve Tutku - Jane Austen

 

1775-1817 yıllarında yaşamış ünlü İngiliz romancının toplam 6 romanı var, bununla birlikte hepsini okumuş oldum. Yalnız İkna'yı yarım bıraktığımı itiraf edeyim, yazarın belki de olgunluk eseri olduğundan çok çetrefilli cümleler vardı diye aklımda kalmış...

Orijinal adı Sense and Sensebility olan ve 1811'de basılmış eser dilimize Kül ve Ateş, Aşk ve Mantık gibi farklı isimlerle de çevrilmiş.  Benim okuduğum versiyonu Olimpos Yayınları,  Dünya Aşk Klasikleri Serisinden 2012'de çıkmış, 484 sayfalık kitabı Selin Yurdakul çevirmiş.

Elinor ve Marieanne (16), orta sınıfa mensup saygın ancak sınırlı gelire sahip iki kız kardeştir. Anneleri ve kız kardeşleri ile hareketli bir yaşamları vardır. Mantık ve sağ duyuyu temsil eden Elinor ile heyecan ve duygusallığı temsil eden Marieanne, zıt karakterlere sahip olsalar da çok yakındırlar. Ancak iki kardeş de aşkta hayal kırıklığını tadacaktır...

Yazarın en beğendiğim eserlerinden biri oldu, kendisinin de ilk basılan romanı bu. Kolay okunan, yer yer gülümseten duygu dolu bir eser, iki aşık arasındaki duygulara değil de ilişkilerin sosyal ortamlarda yaşanışına odaklandığından ben bunu bir aşk romanı olarak görmüyorum açıkçası ama çok beğendiğim bir kitap oldu, tavsiye ederim keyifli okumalar:)




2 Kasım 2021 Salı

Dört Dörtlük Bir Roman Nasıl Yazılır ? Dramatik Hikaye Yazımı İçin İşe Yarar Bir Rehber - James N. Frey

 


Hep Kitap'tan 2020'de çıkan 185 sayfalık kitabı Özge Çağlar Aksoy çevirmiş, çok beğendiğim kapak tasarımını Mustafa Çimen yapmış. Orijinal ismi "How to Write a Damn Good Novel" olan kitabımız esasen 1987'de yazılmış. Yazarımız hem kurgu yazarı hem de çok ünlü bir yaratıcı yazarlık eğitmeni.

Kitap 9 bölümden oluşuyor; karakter, kurgu, anlatım dili, çatışma, bakış açısı, diyalog gibi romanın bütün öğeleri üzerinde duruyor. Üstelik bolca ayrıntılı örnek de var; yazar çoğu kitapta olduğu gibi, "... aynen Flaubert'in Madam Bovary'de yaptığı gibi," deyip bırakmamış, yeri geldiğinde aynı sahneyi üç farklı şekilde yazarak okurun konuyu iyice anlaması için elinden geleni yapmış. Bu konuda çok sayıda kitap okumuş olmama rağmen bu kitaptan yeni bir şeyler öğrendiğimi söyleyebilirim. Ayrıca yazar adayının yaşayabileceği tüm sorunlar ve tabi çözüm yolları da ele alınmış. Kitabın bir sohbet havasında yazılmış olması da bir başka artısı. Kısacası roman yazmak istiyorsanız mutlaka okumanızı öneririm, keyifli okumalar:)


26 Ekim 2021 Salı

Jane Austen'in Kayıp Anıları - Syrie James


 İsme aldanmayın, yine bir kurgu ile karşı karşıyayız. Syrie James, New York'lu genç bir yazar, bu da ilk romanı. Everest Yayınları'ndan 2012'de çıkan 280 sayfalık kitabı Figen Bingül çevirmiş.

Kitabımız Jane Austen'in hayatından bir kaç yıllık bir kesiti kapsar; yazarın abisinin evinde duvara gömülmüş olarak bulunan günlüğünde anlatılan yılları... Bu süre, annesi ve ablasıyla birlikte abisi Frank'ın yanında kaldığı yıldan Chawton'daki eve taşınışına kadar geçen süreyi kapsar. Bu arada Jane Austen, kurmaca bir karakter olan Bay Ashford'a tutulur ve aynı romanlarındaki gibi bir aşk yaşar...

Yazar, Austen'in hayatındaki bilinen olay, yer ve kişileri almış, bilinmeyenleri de hayal gücüyle doldurmuş. Kitabı sevdim, dokunaklı bir aşk hikayesi; gerçi ben kitabı gerçekten Jane Austen'in gerçek günlüğü zannetmiştim alırken ama olsun... Jane Austen'in 41 yaşında, bilinmeyen ve acı verici bir hastalıktan hayatını kaybetmesine çok üzüldüm... Bu arada kendisinin gençliğinin ve Tom Lefroy ile yaşadığı aşkın anlatıldığı Becoming Jane filmini hararetle tavsiye ederim, iyi seyirler:)


19 Ekim 2021 Salı

Normal İnsanlar - Sally Rooney

 


Yazarın daha önce Arkadaşlarla Sohbetler kitabını okumuştum, geçenlerde bu kitabıyla ilgili bir yazı görünce, hadi bunu da okuyayım dedim...

Can Yayınları'ndan 2019'da çıkan 262 sayfalık kitabı Emrah Serdan çevirmiş. Bu yazarın ikinci kitabı.

Konumuz şöyle; Marieanne ve Connell İrlanda'nın küçük bir kasabasında yaşayan iki lise öğrencisidirler. Connell'in annesi Marieanne'lere temizliğe gitmektedir. Aralarında bir arkadaşlık vardır ama bunu gizli tutarlar. Marieanne okulda garip biri olarak görülmektedir ve Connell da popüler sayılır... Ama gizli tutulan bu ilişki tanımlanamayan ancak çok yoğun bir şeye dönüşür. İkisinin de hayatı bunun etrafında şekillenecektir...

Öncelikle kitabı aşırı depresif buldum, Marieanne ciddi şekilde rahatsız, onun bu hallerini okumak beni rahatsız etti; kendisi normal olmadığından yaşadığı şeyi de "aşk" olarak nitelemek zor. Yazarın önceki kitabına tarz olarak çok benziyor; iki kahraman da değersizlik duyguları içinde yüzüyor. Kitap şimdiki zaman kipinde yazılmış bu arada, ama edebi bir tat alamadığım gibi üstüne bir de depresiflikten bunaldım... Yazar sanki "bu yaşananları mutlaka anlatmalıyım" deyip yazmış kitabı. Dizisini de yapmışlar... Keyifli okumalar dilerim.


12 Ekim 2021 Salı

Jane Eyre Olmak - Sheila Kohler

 


Bu kitaba tesadüfen rastladım. Yakın zamanda Jane Eyre'i tekrar okumuş olduğumdan bunu da okuyayım dedim. Sheila Kohler Güney Afrika'lı bir yazar; daha önce sinemaya da uyarlanmış olan Cracks romanını okumuştum, ama sonu o kadar vahşiydi ki  (Sineklerin Tanrısı gibiydi biraz), buraya yazmamışım bile...

228 sayfalık kitabımız 2020'de Kırmızı Kedi Yayınları'ndan çıkmış; çeviriyi Mine Atafırat yapmış (sadece yılların Uğultulu Tepeler'ini Fırtınalı Tepeler olarak çevirmesini yadırgadım).

Bronte'lerin hayatını hep merak etmişimdir. Bu kitap 1846'dan başlıyor, baba Bronte göz ameliyatı olmak için Charlotte ile Manchester'a gelir, haftalar sürecek nekahat dönemini orada tuttukları evde geçireceklerdir. Charlotte burada Jane Eyre'i yazmaya başlar. Kitap buradan alıp Charlotte'nin aile ilişkileriyle birlikte hayatındaki belli başlı olaylarları 1854 yılındaki vefatına kadar anlatıyor; tabi bilinmeyenleri kurgu sosuyla renklendirerek... İlginç ve güzel bir kitaptı ama neyin gerçek neyin kurgu olduğunu bilememek rahatsız edici, biyografi okumayı tercih ederdim... Keyifli okumalar dilerim:)


5 Ekim 2021 Salı

Güneşi Beklerken - Ruth Rendell

 

Orijinal ismi The Tree of Hands olan, 240 sayfalık kitabımız Ayşegül Demir'in çevirisiyle Doğan Kitap'tan çıkmış.

28 yaşındaki Benet, tek kitapla büyük üne kavuşmuş genç bir yazardır, kendisi aynı zamanda bekar anneliği tercih etmiş olup 2 yaşında da bir oğlu vardır. Benet'in delilik geçmişi olan annesi Mopsa, İspanya'dan ziyarete geldiğinde küçük James hastalanır ve hastanede hayatını kaybeder. Bu haber öyle yıkıcıdır ki kimseye söylenmez. Bu arada, şehrin diğer ucunda aynı yaşta ve aynı görünüşteki Jason, cahil ve ilgisiz ailesi tarafından ihmal edilmektedir. Bu iki olayın bağlantısı Mopsa tarafından kurulacaktır.

Geçer not alan ancak vasat bir kitaptı, yine de okunabilir. En çok tabi ki Benet'li kısımları sevdim. Terence'li kısımlarsa hem sıkıcı, hem de konuya en uzak kısımlardı... Keyifli okumalar dilerim:)


28 Eylül 2021 Salı

Taştan Hüküm - Ruth Rendell

 


Ruth Rendell romanları kesinlikle insanı sıkmıyor, son derece kolay okunuyor; dolayısıyla rahatlıkla birbiri ardına okuyabilirsiniz. Taştan Hüküm; A Judgement in Stone adıyla 1977'de (yazar 47 yaşındayken) yazılmış. Remzi Yayınevi'nden 1991'de çıkan 215 sayfalık kitabı Armağan İlkin çevirmiş.

Daha önce 2 kez filme aktarılan romanımızın konusu şöyle; Londra yakınlarında bir köyde büyükçe bir malikanede yaşayan hali vakti yerinde Coverdale ailesi, evlerini hakkıyla çekip çevirecek bir yardımcı bulmakta zorlanıyordu. Sonunda gazeteye ilan verdiklerinde, kader onları 40 yaşındaki Eunice Parchman ile buluşturdu. Eunice ev işlerindeki titizliği ile ailenin beklentisinin de üstünde bir yardımcıydı, tek kusuru -veya ölümcül sırrı da diyebiliriz- okuma yazma bilmemesiydi. Bu sır Eunice'in, kaçık bir din fanatiği olan Joan Smith ile tanışmasıyla gerçekten ölümcül hale geldi...

Güzel bir kurguydu, zevkle okudum fakat keşke daha derin, daha da psikolojik yönü ağır bassaydı dedim, biraz Truman Capote'nin Soğukkanlılıkla romanına benziyor. Keyifli okumalar:)


21 Eylül 2021 Salı

Kalp Taşları - Ruth Rendell

 


Cam Hançer'i beğendikten sonra bir gazla Nadir Kitap'tan tam yedi tane Ruth Rendell kitabı aldım, inşallah bu kadar Ruth Rendell ruhumu rendelemez (bu espriyi yapmak için uzun zamandır bekliyordum:)).

Kitabımız 1991'de Remzi Kitabevi'nden çıkmış, çevirisini Cem Akaş yapmış. Yazar bu eserini 1987'de (57 yaşında) yazmış. 78 sayfalık kitaba uzun hikaye diyebiliriz. 

Elvira (16) ve Despina (13) annelerini bir süre önce kaybetmişlerdir ve papaz babaları ile sakin bir yaşam sürmektedirler. Ancak babaları yeni eş adayını onlara tanıtınca işler babasına çok düşkün olan Elvira için değişir. Bir taraftan anoreksia ile mücadele eden kız bu kendisince gerilimli atmosferde bazen gerçeğin izini kaybeder...

Konuyu Shirley Jackson'un Biz Hep Şatoda Yaşadık'ına benzettim. Bir de (dikkat sürprizbozan!!!) Despina'nın bunları neden yaptığına dair bir altyapı olmaması kitabın inandırıcılığını azaltıyor, o kısım eksik yani. Yazarın vasat bir kitabı olduğunu düşünüyorum... Keyifli okumalar...

resim: Nadirkitap


14 Eylül 2021 Salı

Tada-Kun Wa Koi Wo Shinai (Tada Never Falls in Love)

 


Çok uzun zamandır anime izlemiyordum, kısmen pek vakit bulamadığımdan kısmen de sevdiğim türde animeye rastlamadığımdan. Bir süre önce severek takip ettiğim Duygu'nun blogu Duygu'nun Mekanı'nda şu yazısında bu anime ile karşılaştım. Tam sevdiğim gibi okul, romantizm, günlük hayat türünde ve 13 bölüm. Öyle olunca da hemen izledim.

2018 yılında Doga Kobo Stüdyosu'ndan çıkmış. Tada ve arkadaşları lisede fotoğraf kulübündedirler, Tada bir gün parkta fotoğraf çekerken Teresa ile tanışır, sonradan Teresa ve Alec yurtdışı değişim öğrencisi olarak Tada'nın sınıfına gelince onlar da kulübe katılırlar ve hoş bir arkadaş grubu oluşur. Acaba Tada aşık olacak mıdır?

Çizimleri, yumuşaklığı ile sevdiğim bir anime oldu. Kafe ve kediyle ilgili kısımlar özellikle çok hoştu. Yalnız konunun işlenişi çok yüzeysel olmuş, yan karakterler çok havada kalmış; bence en az iki sezona yedirilse, olaylara, karakterlere biraz derinlik verilse çok güzel olabilecek bir seriydi. Yine de izlenebilir. Keyifli seyirler...


Resim: manga.tokyo


7 Eylül 2021 Salı

Hayli Duyarlı Kişi; Hassas Ruhlar İçin Kılavuz - Elaine Aron

 


Okuduğunuz, izlediğin negatif şeylerden çok etkilenir misiniz? Değişiklikler sizi endişelendirir mi? Zengin bir iç dünyanız mı var? Yüksek seslerden rahatsız olur musunuz? Bu sorulara "evet" cevabı verdiyseniz sizin de hayli duyarlı olmanız mümkün... Psikolog Beyhan Budak şu videosunda aşırı hassas kişiliği belirlemek için 15 soruyu ele almış (bu kitapta ise 23 soruluk bir test var).

Doğrusu, okuduğum bir şiddet haberinden sonra iki hafta kendime gelemediğimde diğer insanların bundan aynı şekilde etkilenmediğini tahmin etmem zor olmuyor. Ama bu sık rastlanan bir durum değilse bende farklı olan ne? Bu kitaba rastlayana kadar sorunun cevabını aramak üzerinde fazla durmamıştım... Kitaba kitapyurdu'nda rastladım, özellikle müzisyen Alanis Morissette'nin kitabı ağlayarak okuduğunu belirtmiş olması ilgimi çekmişti...

Nisan 2021'de Epsilon Yayınevi'nden çıkmış olan 318 sayfalık (notlar ve dizin hariç) kitabımızın çevirisi biraz aksamakla birlikte fena değil...Kapak tasarımı çok güzel, yabancı versiyonlardan çok daha başarılı; Şükrü Karakoç yapmış, bravo ! Bu arada kitabın orijinal ismi The Highly Sensitive Person; insan haliyle "hayli - highly" [divan edebiyarı aruz ölçülerini hatırlayalım; failün-mefailün .... burda gülmeniz gerekiyordu ama :(((] .. nerede kalmıştık? Evet, İngilizce'deki "highly" ve dilimizdeki "hayli" kelimeleri arasında bir ilişki yokmuş, high Almanca kökenli bir kelime; hayli kelimesi ise Farsça at sürüsü, güruh anlamına gelen "hayl" kökünden türemiş... Fazla bilgi göz çıkarmaz diyoruz ve devam ediyoruz...

Yazarımız kendisi de Hayli Duyarlı Kişi (bundan sonra HDK olarak bahsedilecektir) olan, psikoloji bölümünden bir akademisyen. Kitabı için birçok araştırma yapmış. Hatta HDK'ler hakkında dilimize çevrilmemiş başka kitapları var...Bu kitabı 1996'da yazmış. Kitap 10 bölümden oluşuyor; daha çok kendinizi tanıyıp kabul etmek, eşsiz özelliklerinizin farkına varıp bunları değerlendirebilmek, negatif özelliklerinizin handikaplarına düşmeden gerek özel gerek profesyonel hayatınızı buna göre düzenleyebilmek üzerine diyebilirim. Kitap gerçekten konuyu kapsamlı ele alıyor, Jung'dan da bolca bahsedilmiş.. Ayrıca www.hsperson.com sitesinde konuyla ilgili pek çok yazı bulabilirsiniz, orada Comfort Zone isminde bir de blog mevcut...

Kitabı çok beğendim, hayli duyarlı olduğunuzu düşünüyorsanız mutlaka okuyun:)




1 Eylül 2021 Çarşamba

Classroom of The Elite


 2017 yapımı 12 bölümlük animemizin Japonca ismi çok uzun ve karışık :)) İmdb puanı 7,6 ; türü okul, dram, romantizm ama romantizm yok diyebilirim... Baş karakterimiz Tokyo'da seçkin bir devlet lisesine başlar; 4 şubeli lisenin en gerideki sınıfı olan D şubesindedir ama garip uygulamaları olan bu okulda her şubenin amacı zirveye yani A şubesinin yerine ulaşmaktır... Bir bölümde öğrenciler cruise gemisiyle Battle Royal'daki gibi ıssız adaya geliyorlar falan... 

Gördüğünüz gibi bu seri beni hiç sarmadı, karakterler gayet yüzeysel, amaçlarını vs. hiç anlayamıyoruz, olaylar alakasız vs., zaman kaybı oldu...


31 Ağustos 2021 Salı

Jane Eyre - Charlotte Bronte

 


Bronte Kardeşler'e (favorim Emily olsa da) özel bir ilgim var. Jane Eyre'i orta okulda okumuştum, beğenmiş olmakla birlikte çok da etkilenmemiştim. Kitaptan aklımda pek de bir şey kalmadığını fark edince Yabancı Yayınları'nın bu ciltli, şömizli, şık baskısını edinmeye karar verdim. Kitabı alınca 631 sayfa olduğunu görüp şaşırdım çünkü orta okulda okuduğum 250-300 sayfaydı, demek ki kısaltılmış versiyonunu okumuşum da ondan fazla etkilenmemişim, çünkü bu okuyuşumda mest oldum...

Arzu Altınanıt'ın çevirisini beğendim, kitapta sadece birkaç yazım hatası vardı. Charlotte Bronte kitabı 1847'de (30 yaşında) yayınlamış. O zamanki şartlar düşünülünce o yaşında böyle bir bilgeliğe, olgunluğa, edebi yetkinliğe sahip olması inanılmaz...

Kitabımız 10 yaşındaki yetim Jane Eyre'nin yengesinin evinden ayrılıp yatılı okula gelişi, oradan sonra da Thornfield Malikanesi'nde mürebbiyelik yapmaya başlamasını anlatır. Ve bu arada iş vereni Bay Rochester'a aşık olur. Jane, minyon, sıradan görünüşlü ancak çok zeki, sebatkar, karakterli ve yeteneklidir; dolayısıyla içinde bulunduğu her durumda mantığı ve sağduyusu sayesinde kendisi için yapılması en doğru olanı bulur...

Kitaba tek kelimeyle bayıldım, muhteşemdi; 1000 sayfa daha uzun olsaydı onu da su gibi okurdum, tadına doyulmaz bir baş yapıt. Sanırım klasik eserleri bu kadar eşsiz yapan şey biraz da o zamanlar yaşamış insanların zarafeti, insan ister istemez "o dönemler yaşamış olsam hayat nasıl olurdu?" diye düşünüyor... Jane Eyre'de romantizmden çok daha fazlasını bulacaksınız, kaçırmayın:)


24 Ağustos 2021 Salı

Kırtasiye Dükkanı - Marjan Kamalı

 


Yazarımız Türkiye doğumlu bir İran'lı, internet sitesinde kendisiyle ilgili fazla bir bilgiye ulaşamadım, iki romanı var ve Boston'da yaşıyor. 2020 Temmuz'unda Remzi Yayınevi'nden çıkmış kitabımız 328 sayfa. Çeviriyi Çiğdem Banguoğlu Aka yapmış. Kapak tasarımını çok beğendim, fotoğraftan anlaşılmıyor ama sarı kontörlerin bir kısmı ve öndeki künye altın yaldızlı, desen de mine gibi görünüyor, Ömer Erduran yapmış. 

Hikayemiz 1953 Tahran'ında başlıyor; o zamanlar 16 yaşında bir genç kız olan Roya'nın en sevdiği şeylerden biri 'Kırtasiye Dükkanı'na gidip defterlere, kalemlere, çok sevdiği Mevlana'nın şiir kitaplarına bakmaktır. Dükkanın sahibi Fahri Bey'le de sohbeti vardır. Bir gün kendisi gibi, dükkanın müdavimleriden Bahman ile karşılaşır ve bir aşk filizlenir. Ancak aşıkların mutluluğu yakalaması kolay değildir; ülkenin çalkantılı siyasi durumu, Bahman'ın idealleri, annesinin önlerine koyduğu engeller... Gerçeklerin ortaya çıkması ise 60 yıl sonra olacaktır...

Kitabı sevdim, oldukça da sürükleyiciydi, yer yer gözlerim doldu. Çok sıcak yazılmış, İran kültürü, yemekleri ile dolu bir roman, İran ile batı kültürü arasındaki farklar vurgulanmış, ülkenin çalkantılı geçmişi, geçirdiği zorlu zamanlar okuru sıkmayacak düzeyde, arka planda anlatılmış. Farklı bir şeyler okumak isteyenlere öneririm, keyifli okumalar:)




Resim: www.marjankamali.com




17 Ağustos 2021 Salı

Kara Gemiden Dehşet Hikayeleri - Chris Priestley

 


Chris Priestley'in Dehşet Hikayeleri üçlemesinin ikinci kitabı Kara Gemi'den Dehşet Hikayeleri; ilk kitap Monteague Amca'nın Dehşet Hikayeleri'ni burada yazmıştım.

Yine Tudem Yayınlar'ndan 2012'de çıkmış 215 sayfalık kitabımızı Zarife Biliz çevirmiş. Harika illüstrasyonlar ise David Roberts'a ait. 

Kahramanlarımız Ethan ve Cathy onlu yaşlarda iki kardeştirler, Cornwall'da, babalarının işlettiği oldukça sarp bir yamacın tepesinde bulunan ve müşterisi sıklıkla denizcilerden oluşan Eski Han'da yaşamaktadırlar. İki kardeş çok fırtınalı bir günde hasta olunca babaları doktor çağırmak üzere gider ve çocuklarını kimseye kapıyı açmamalarını tembihler. Ancak baba gittikten kısa süre sonra fırtınada sırılsıklam olmuş genç bir denizci gelir ve çocuklar ona acıyıp içeri alır. Kısa sürede aralarında bir sohbet başlar ve vakit geçirmek için Thackeray isimli genç, deniz temalı dehşetengiz hikayelerine başlar...

Ben bu kitabı ilkinden daha çok beğendim, hikayeleri daha orijinal buldum. Yazar hikaye anlatma konusunda tam bir uzman; hikayelerin sıralanması, düğümün çözülüşündeki ustalık etkileyici... Çocuklara çok uygun olmasa da edebiyat sever ergen ve yetişkinler keyifle okuyacaklardır:)

Resim 2:https://1000kitap.com/yazar/Chris-Priestley



10 Ağustos 2021 Salı

İrrasyonel - Stuart Sutherland

 


Bu kitabı çok severek takip ettiğim Arakolpa'nın tavsiyesi ile okudum, kendisinin kitapla ilgili yazısı şurada

Kitabımız 1992 yılında İngiliz yazar Stuart Sutherland (1928-1998) tarafından yazılmış. Kendisi Sussex Üniversitesi'nde Deneysel Psikoloji Laboratuvarı kurmuş.

Domingo Yayınları'ndan 9. baskısını 2019'da yapan 324 sayfalık kitabı Tevfik Uyar çevirmiş. Temel olarak yazarımız karar verirken düştüğümüz tuzakları incelemiş; örneğin hale etkisi (gözlemlerimizi özne hakkındaki genel izlenimimize uydurma), aşırı özgüven, hatalı ilişkilendirme vs...

Kitap matematiksel karar verme yöntemleri üzerinde bayağı durmuş; mahkum ikilemi, kararın beklenen değeri, olasılık hesaplama vb. konularda bolca örnek var, düşünerek okumak gerekiyor. Gerçekten sık yapılan mantıksız seçimlere örnekler var, sık sık "ah bunu ben de yapıyorum" demeniz mümkün... Hadi sizinki neyse de ya tıp camiasında yapılan mantıksızlar ("bu ne bilimsizliktir")... O bölümler trajik...

Sadede gelecek olursam mantıksız karar vermemek için, kitapta bahsedilen handikaplara düşmemek için çaba sarf etmeniz, özel dikkat göstermeniz gerekiyor. Gelgelelim, bir miktar irrasyonellik bizim için bir şekilde gerekli olabilir mi; örneğin beynimizin duyu organlarımızdan gelen sonsuz miktardaki veriyi süzmesi gibi bir şey? Son bölümde yazar da bundan bahsetmiş biraz, o da tamamen rasyonel bir hayatın çok sıkıcı olacağından dem vurmuş. Herkesin okuması gereken -ama herkese de hitap etmeyen- güzel bir kitap, Arakolpa'ya tekrar teşekkür eder, iyi okumalar dilerim:)


3 Ağustos 2021 Salı

Cam Hançer - Ruth Rendell


Geçenlerde otururken aklıma birdem "cam hançer" kelimeleri düşüverdi, "aa ne güzel roman ismi olur bu" dedim, sonra da bu isimde roman var mıymış diye bakarken bu kitabı buldum.

Ruth Rendell çok ünlü bir isim ama sanırım bu ondan okuduğum ilk kitap. Yazarımız 1930-2015 yılları arasında yaşamış bir İngiliz, polisiye, gizem, gerilim türünde yazmış. Ama sanıyorum eserlerinde polisiyeden ziyade psikolojik taraf ağır basıyor. Ben Patricia Highsmith ile Iris Murdoch arası buldum.

Bu arada kitabı Kidega'dan aldım, 1991 basımı bir kitap geldi, tam 30 yıllık, çok hoşuma gitti:)

Kitabımız 324 sayfa, Remzi Kitabevi basımı, Belkıs Çorakçı çevirmiş. Orijinal ismi The Bridesmaid (Nedime); ki bence daha uygun bir başlık olurmuş. 

Philip 25 yaşlarında ciddi bir gençtir, içmimarlık yapmaktadır ve annesi, iki kız kardeşi ile mütevazi bir hayat sürmektedir. Ablasının evlilik töreninde tesadüfen damadın uzak bir akrabası olan Senta ile (nedimelerden biri) tanışır, iki genç adeta ilk görüşte birbirine vurulmuştur; bir anda sevgili olurlar, olaylar hızla gelişir ama daha çok seks üzerine kurulu bu yoğun ilişki, Philip Senta'yı tanımaya başladıkça boğucu ve korkutucu bir hale dönüşür.

Kitabın konusu ilginçti, çok sürükleyiciydi diyemiyorum ama karakterlerin psikolojileri, özellikle Philip'in durumu düşündürücüydü, güzel yazılmış, okuma keyfi veren bir kitap. Yazarın diğer kitaplarına da bakacağım. Keyifli okumalar dilerim.  

 


27 Temmuz 2021 Salı

Coco Chanel - Zeynep Tütüncü Güngör


Chanel moda deyince herhalde akla gelen ilk isim, sanıyorum hiçbir marka bir stille bu kadar özdeşleşmemiştir. Gabriel -Coco- Chanel'in hayatı da markanın kendisi kadar ilgi çekici. İlk olarak kendisini Audrey Tautou'nun canlandırdığı 2009 yapımı Coco, Chanel'den Önce (imdb:6,7) filmi izlemiş ve çok etkilenmiştim.

Sonra tesadüfen bu kitapla karşılaştım. Destek Yayınları, Biyografi serisinden 3. baskısını Mart 2021'de yapmış kitabımız 120 sayfa. Kitapta tahmin edeceğiniz üzere Coco Chanel'in hayatı anlatılıyor, oldukça ilginç, dram ve azim dolu. Beni en çok etkileyen yaşadığı tüm olumsuzluklara rağmen asla yılmaması, hayata ve işine duyduğu aşk, 15 yıl ara verdikten sonra 70 yaşında işine geri dönmesi ve 87 yaşında hayatını kaybettiği güne kadar çalışması... Ayrıca, 1930'da Atatürk'ün isteği ile  TSK üst düzey subay üniformaları Chanel'e tasarlattırılmış (1980 yılına kadar kullanılmış).

Chanel, moda dünyasının diktatörü olarak anılıyor, ama bir efsane yaratmak kolay değil tabi, Forbes en değerli markalar sıralamasında 52. sırada (Moda dünyasına bakarsak YSL 9, Gucci 30, Hermes 32, Zara 42. sıradaymış...).

Kitap oldukça özet ama sevdim, 2 saatte okuyabilirsiniz, keyifli okumalar:)

Kapanışı da sevgili Chanel'i, ikonik döpyesini taşıdığı zarif fotoğrafı ile yapalım... (İnsanın evde bile döpiyes giyesi geliyor...)



Resim: https://www.mycasualstyle.com/chanel-2-55-bag/

 


20 Temmuz 2021 Salı

Gözlerinin Ardında - Sarah Pinborough

 


Bu kitabı severek takip ettiğim Sevim Hanım'ın güzel blogundaki şu yazısında gördüm. 6 bölümlük mini bir dizisi de varmış Netflix'te (ama gördüğüm kadarıyla oyuncu seçimleri romanla pek uyumlu değil gibi).

Yazarımız Sarah Pinborough 72 doğumlu, İngiliz, yazar ve öğretmen, 20'den fazla romanı var ama dilimize sadece iki tanesi çevrilmiş.

Gözlerinin Ardında ikinci baskısını Şubat 2021'de İthaki Yayınları'ndan yapmış, 360 sayfalık kitabı Aslıhan Kuzucan çevirmiş.

Louis 30'larında bekar bir annedir, bir psikiyatri kliniğinde asistanlık yapmaktadır. Bir gün barda çok beğendiği bir erkekle öpüşür. Ertesi gün, onun klinikte yeni işe başlayacak olan psikiyatrist -hem de evli!- olduğunu öğrenince büyük bir hayal kırıklığına uğrar. Önce ondan uzak durmaya karar verir ancak tesadüfen karısıyla tanışıp arkadaş olunca işler iyice karmaşıklaşır. Çünkü yakışıklı psikiyatrist ve güzel eşinin evlilikleri göründüğü kadar mükemmel değildir ve Louis bu ilişkiye istediğinden çok daha fazla dahil olmak zorunda kalır...

Lusid rüya ( Lüsid rüya veya berrak rüya, kişinin rüya gördüğü sırada, rüya gördüğünün farkında olması hâline ve rüya gördüğünün bilincinde olduğu bu tür rüyalara verilen addır.- vikipedi) romanın en önemli unsurlarından biri olmuş. Gerçekten de (arka kapakta -bu sefer gerçek hisleriyle söylediğine inandığım- sevgili Stephen King'in dediği gibi) "dahice bir kurgu". Kitabı çok sevdim. Louis olarak kafamda (yine) Triangle filmindeki rolüyle Melissa George'yi canlandırdım. Üç günde bitirdim kitabı, elinize alınca kolay kolay bırakamıyorsunuz, heyecan da son sayfaya kadar devam ediyor. Şu sıcak günlerde ilaç gibi bir roman, hararetle öneriyorum, keyifli okumalar:)


13 Temmuz 2021 Salı

Beraber Olduğunu Sev - Emily Giffin

 


Emily Giffin'i Ödünç Sevgili (Something Borrowed) ile tanımış ve bir kaç kitabını okumuştum. Yazarın kalemi gerçekten kendisini sığ türdeşlerinden ayıracak kadar kuvvetli. Bu da yazarın sevilen kitaplarından biri. 72'li yazarımızın ilk kitabı Something Borrowed (2004), bu da 2008'de çıkan dördüncü kitabı.

Çevirisini Çağla Pınar Güneri'nin yaptığı 424 sayfalık romanımız April Yayıncılık'tan 2010'da çıkmış. Bu arada kapak resmindeki çift kitaptaki çiftten en az 15 yaş büyük.

Yirmili yaşlarının sonundaki Ellen, her kadının hayallerini süsleyen yakışıklı, zengin, sempatik bir avukat olan Andy ile daha bir yıl önce evlenmiştir, üstelik o aynı zamanda en yakın arkadaşı Margot'un ağabeyidir. Ellen günün birinde, anlaşılamaz bir şekilde ayrılmış olduğu karizmatik Leo ile sokakta karşılaşana kadar bir peri masalında yaşadığını sanmıştır. Ama bu karşılaşma onun evliliğindeki gizli kalmış sorunları da gün yüzüne çıkartacaktır.

Öncelikle, kitabın adını sevmedim; ayağını yorganına göre uzat'ın başka bir türlüsü olmuş, ben olsam Unutulamayan koyardım mesela. Sürprizbozan olacak ama kitabın sonundaki çözümü de sevmedim, kitabı okuyacaksanız parantez içini atlayın (Ellen Newyork'ta yaşayacak, Andy de hafta sonları onun yanına gelecek). Bu arada Graham'ların o şaşaalı yaşam tarzlarının sürekli anlatılmasından da biraz sıkıldım. Onun dışında sevdim diyebilirim, yazarın başka kitaplarına da bakacağım. Keyifli okumalar:) 


6 Temmuz 2021 Salı

Dünyanın En Gizli 100 Deneyi - Fatih Alemdar

 


Yine tesadüfen karşılaştığım bir kitap, konu ilgimi çektiği için hemen alıp okudum. Tutku Yayınevi'nden 2015 yılında çıkmış olan 298 sayfalık kitabımız tamamen internet kaynakları kullanılarak yazılmış, zaten kapsamı geniş tutulmuş bir youtube videosu kıvamında olduğundan 1 saat içinde okuyup bitirebilirsiniz. Deneyler sıradışı, korkunç sonla biten, uzayla ilgili, psikolojik ve spiritüel gibi çeşitli gruplara ayrılıp madde madde yazılmış ama bir kısmı o kadar üstünkörü verilmiş ki ne deneyi olduğu bile anlaşılmıyor. Bir de çok tekrar var. Kitabın bir editörü de var ama hem son okuma yapılmamış bence hem de sayfa düzeni olarak daha iyi olabilirmiş. Sadede gelecek olursam; bu tür konulara meraklı biri olarak çoğunu biliyordum ama yine de iyi bir derleme diyebiliriz. Keyifli okumalar dilerim.


29 Haziran 2021 Salı

İnsan Neden Hasta Olur? - D. Leader, D. Corfield

 


Kitabımız 2015'de DoğanNovus Yayınları'ndan çıkmış, bu sene de yeni baskısını Salt Okur'da yapmış, bu kapağı çok daha fazla sevdim... 324 sayfalık kitabı Ayşegül Cebenoyan çevirmiş.

Yazarlarımız İngiliz, Darian Leader psikanalist, denemeci; David Corfield ise biyolojik sibernetik üzerine çalışmakta, bilim tarihi ve felsefe dersleri veriyor. Bu kitabı yazarken pek çok kişiyle görüşüp araştırmalar yaptıklarını anlıyoruz.

Kitap gerçekten çok kapsamlı, şimdiye kadar benzer konuda pek çok kitap okumama rağmen tek birini seçmem gerekse o bu olurdu. 15 bölüm var; hastalıkların sebepleri, dinlemenin önemi, beden yanıt verdiğinde, özdeşleşme, terapi işe yarar mı? bunlardan bazıları.

Kitaptaki çoğu bilgi beni çok şaşırttı; örneğin bir hastalık geçirdiğinizde 1-2 yıl önce ne yaşadığınıza bakmalısınız  ve semptomlarınızı nasıl tarif ettiğiniz pek çok ipucu içeriyor, örneğin "küçük bir çocuk gibi karnım ağrıyor" diyorsanız neden küçük bir çocuk olmak istediğinizi vs. araştırmak isteyebilirsiniz. Hastalıklar bilinç altı ile bilincin uyumsuzluğundan kaynaklanıyormuş; bilinç üstüne çıkamayan gizli bir istek veya bilinç altındakilere aykırı bir yaşam... Örneğin, olumlamalara hepimiz artık çok aşinayız; "ben iyiyim/mutluyum/huzurluyum/güvendeyim vs." , bir yerde bilinçsizce yapılan olumlamaların tehlikeli olabileceğini okumuş ve buna bir anlam verememiştim, şimdi anlıyorum ki bu olumlama (belki biraz uç oldu ama) bilinç altınızla uyumlu değilse, mesela bilinçaltınızda mutlu olmayı hak etmediğinize inanıyorsanız bilinç ve bilinçaltı arasında bir çelişki oluşturabilir.

Diğer bir çok önemli nokta yaşanan olay ve ilgili duygunun anlaşılıp, kabul edilmesi ve kaydedilmesi (kaydedilmesi derken ne kast edildiğini tam olarak anlayamadım ama etiketlenmesi demek olabilir sanırım, duygunun tam olarak ne olduğu...); örneğin bir yas duygusu gerektiği gibi yaşanmassa, kişi kısa bir sürede eski neşeli haline dönerse bu duygu bir hastalık olarak ortaya çıkabiliyor. Daha bir çok ilginç bilgi, vaka ve araştırma sonucu var, büyük bir merakla okudum. Özellikle bilinçaltı süreçlerinin işleyişi ağzımı açık bıraktı. Sonuç olarak hasta/doktor/sağlıkçı/psikolog mutlaka okumalı, bunlardan biri değilseniz de ilginç bir kitap. Sağlıklı günler:)


22 Haziran 2021 Salı

Kan Varsa - Stephen King


Daha bir kaç ay önce Stephen King'ten Enstitü'yü okumuştuk. Şimdi de yazar içinde 4 hikaye olan Kan Varsa ile karşımızda.

Altın Kitaplar'dan çıkan 427 sayfalık kitabı Gökçe Yavaş çevirmiş. İlk hikaye Bay Harrigan'ın Telefonu, ikincisi Chuck, üçüncüsü Kim Bulduysa Onundur dedektiflik bürosundan hatırlayacağımız Holly'nin baş rolünde olduğu Kan Varsa, sonuncusu da Sıçan...

Son derece kendine özgü konuları olduğu için anlatamıyorum ama hikayeleri çok beğendim, doğrusu yazarın son zamanlarda çıkardığı hikaye kitaplarından pek tat alamıyordum ama bu olmuş. En çok hangisini sevdim bilmiyorum, Chuck ve Sıçan arasında kararsızım...

Bu arada Holly'i okurken hep kafamda Triangle filmindeki Melissa George canlanıyor...


Son olarak, size evde glutensiz unla yapıldığı için biraz çatlamış bir Fatih Sarması resmi bırakıyorum, konuyla ilgisini merak ediyorsanız, benim gibi büyük bir Stephen King hayranı olan Arakolpa'nın Kan Varsa yazısını okumanız gerekiyor:)


Not: Fatih Sarması'nı yedikten sonra kendisini çok iyi anladım:)
 


15 Haziran 2021 Salı

Her Şey Yok Olur - Elizabeth Brundage


Kısa bir süre önce bu kitaptan uyarlanmış Netflix yapımı aynı adlı filmi (imdb: 5,3) "Aman da kimler oynamış, Aman-da Seyfried mi oyanmış?" diyerek seyrettim, film fena değildi, ben de kitabı daha güzeldir diyerek aldım okudum; nerden bilirdim yönetmen şahane bir iş yapmış??

Yazarımız hakkında pek bilgiye ulaşamadım, bu kitabıyla WSJ 2016 En İyi Gizem romanı ödülü almış, bir de sanırım yazarlık dersleri veriyormuş. Bu bilgiler beni bayağı bir şaşırttı...

Beyaz Baykuş Yayınevi'nden 2018'de çıkmış 480 sayfalık kitabımızı Bilge Yalçın Baştimur çevirmiş. Bu arada kapakta Stephen King'in roman hakkındaki "Hayalet, cinayet, normal görünen dehşet verici, psikozlu ve güzel bir roman" şeklindeki (Türkçe meali "bir şeye de benzetemedim ne desem bilemiyorum?") sözü yer alıyor...

Konumuz şöyle; genç Clare çifti 5 yaşındaki kızları ile küçük Chosen Kasabası'na taşınırlar çünkü George, kasabadaki Saginaw Üniversitesi'nde sanat tarihi bölümünde öğretim üyesi olmuştur. Catherin bu durumdan pek memnun olmasa da alışmaya çalışır, yalnız evde bir hayalet vardır.  Taşındıkları çiftlik evinin eski sahipleri orada intihar etmişlerdir. Bu arada onların çocukları Clare'lerin yanında çalışmaya başlar. Bir süre sonra George ve Catherine'in arası açılır ve kaçınılmaz sona doğru olaylar gelişir...

Yazar "iyi yazıyorum, öyleyse neden konuyla ilgili-ilgisiz her karakteri bir baş kahraman gibi yazıp okuru boğmuyorum?" demiş ve kalemi almış. Konu ne belli değil? Yine herhalde bir liste yapmış; cinayet? tamam, hayalet? tamam, aldatma? tamam, psikopat?tamam, abuk sabuk olaylar? tamam, hepsi burda vs diyerek yazmış sanki. İlk 300 sayfayı okudum, güzeldi diyebilirim, yazar iyi yazıyor ama roman "iyi yazmak" değil, kurgu başka bir şey... 

Son 100-150 sayfaya göz attım, "bütün iyi kitapları okudum, okuyacak hiç bir şey kalmadı" diyorsanız buyurun, yoksa "ben ettim, siz etmeyin"...

 


9 Haziran 2021 Çarşamba

Benjamin Anna’yı Seviyor - Peter Härtling



İlk okula gidiyordum, ailelerimiz bir kafede bizi beklerken arkadaşlarımla alışveriş merkezinin kitapçısına bakıyorduk. Ben her zamanki gibi "acaba bunları okuyabilecek yaşa ne zaman geleceğim?" diye iç geçirerek Stephen King romanlarına bakıyordum.
 O sırada bir arkadaşım bu kitabı (1991 Afa Yayınevi baskısını tabi:)) seçmiş, "hadi hepimiz bu kitabı alalım" dedi, aldık. Hemen bir akşamda okuyup bitirmiştim, kitabı çok sevmiş, çok etkilenmiştim. Hatta oturup Benjamin'in ağzından Anna'ya mektup yazmıştım.

Bu arada kitap fiyatlarının neden bu kadar yüksek olduğunu merak ediyorum gerçekten, KDV kaldırılalı çok oluyor ama bu, okura hiç yansıtılmadı, hele çocuk kitapları daha uygun fiyatlı olmalı diye düşünüyorum, 1979'da yazılmış, normal kitap kağıdına 
basılı, 109 sayfalık bu kitap indirimli 14 TL olmamalı mesela...

Peter Hartling, bol ödüllü bir Alman yazar. Kitabımız 2016 yılında 6. baskısını Günışığı Kitaplığı'ndan yapmış, çevirisini Necdet Neydim yapmış.


Hikayemiz Almanya'da geçiyor, Benjamin 9 yaşında bir ilkokul öğrencisidir, bir gün sınıfa Polonya'dan Anna isminde bir kız gelir, üstü başı sınıftakilerden farklı olduğundan herkes onu dışlar. Benjamin ise Anna'ya ilgi duyduğunu fark eder, böylece yeni bir arkadaşlık başlar.

Ben kitabı bu sefer sevemedim, 9 yaşındaki Benjamin asabi bir ergen tavrı sergiliyor, kendisinin yaşı 9 değil de 12-13 olarak verilmiş olsaydı anlayabilirdim ama davranışlar ve olaylar 12-13 yaşa uyacak şekilde. Kafamda bu bağdaştırmayı yapamadım. Benjamin'e de sinir olmaktan geri duramadım. Keyifli okumalar dilerim... 






 


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...