29 Nisan 2013 Pazartesi

Kaçak Atlar - Yukio Mişima


Bereket Denizi dörtlemesinin ikinci kitabı “Kaçak Atlar.” İlk kitap “Bahar Karları”nı daha önce okumuş ve çok beğenmiştim, yazısı şurada .
Serinin diğer kitaplarını D&R 5TL kampanyasında görüp hemen almış olsam da okumaya yeni sıra geldi.
Bereket Denizi serisini Türkçe’ye çeviren Püren Özgören, bu kitaba çok güzel bir önsöz yazmış, hem yazarı hem de eserini tanımak açısından çok yararlı oldu. Yazar bu dörtlemeyi yazarken hep seri bitince öleceğini söylemiş. Bahar Karları’nı yazarken aktardığım bilgiyi burada tekrar yazmak istiyorum;


Mişima'nın kendisi de kahramanı Isao gibi usta bir kendocudur.

“Milliyetçi bir dernek olan Kalkan Cemiyeti’ni kurmuş, Japonya'nın modernleşmesi ve geleneksel değerlerini yitirmesine karşı sert bir muhalefet tavrı göstermiş, bu fikirlerini Bereket Denizi dörtlemesinde savunmuş. Bu dörtlemeyi bitirdiği gün söyleyecek başka hiçbir şeyi kalmadığını hissetmiş ve bir yıl öncesinden planladığı gibi Japon Silahlı Kuvvetleri’nde görevli bir komutanı da bağlayarak bir konuşma yaptıktan sonra törensel intiharını (seppuku) gerçekleştirmiş.”
Kaçak Atları’ı okuduktan sonra, Püren Özgören’in de önsözde yazdığı gibi, romanın kendisinin gerçekleştireceği eylemin bir işaretçisi olduğunu söylemek mümkün. “Kaçak Atlar, yapacağı seppuku’nun yazınsal bir provasıdır.”
Dörtlemenin adı olan Bereket Denizi de aslında farklı bir anlama geliyor; “İntiharından hemen önce dostlarına, yaşama ve dünyaya ilişkin bütün düşüncelerini, duygularını bu dörtlemeye aktardıktan sonra artık kendisini bomboş hissettiğini yazdı, başlık yani Bereket Denizi, aslında bu adı yalanlar biçimde, ayın kıraç denizi anlamındadır.”

Kaçak Atlar’da kahramanımız, ilk kitapta aşkı uğruna ölen Kiyoaki’nin yakın arkadaşı Honda. İlk kitaptaki olayların üzerinden 19 yıl geçmiştir. Honda 38 yaşında ünlü bir yargıç olmuştur. Bir gün tesadüfen davet edildiği bir kendo karşılaşmasında, 19 yıl önce Kiyoaki’nin ev hocalığını yapmış olan İinuma’ya rastlar. Karşılaşma yapan sporcular arasında İinuma’nın 19 yaşındaki oğlu İsao da vardır. Pek çok işaret Homda’ya, İsao’nun Kiyoaki’nin yeniden doğmuş hali olduğunu göstermektedir.

İsao oldukça hırslı ve hayatta en önemli şeyin “arılık” olduğuna inanan bir gençtir. Japonya’nın gittikçe kötü duruma düştüğünü düşünmektedir, artık halkın taptığı imparator elinden hiçbir şey gelmeyen bir süstür, devlet yetkilileri ise sadece kendi çıkarlarını düşünen ve Japonya’nın kutsal ruhunu öldürmeye çalışan insanlardır, halkın perişan durumunu önemsemezler.

İsao bir grup kendisi gibi inançlı arkadaşıyla, Meiji döneminde benzer bir durumda bundan sorumlu kişileri öldürüp seppuku yapan Kutsal Rüzgar Birliği isimli gruptan esinlenerek aynı isimli bir grup kurar, amaçları onlar gibi Japonya’nın şimdiki kötü durumundan sorumlu devlet yetkililerini öldürüp seppuku yapmaktır. Ancak işler oldukça karmaşık bir hal alır ve İsao’nun Kiyoaki olduğunu düşünen Honda da olaylarda kendisine düşen yeri alır.

Bu kitap hemen hemen yazarın ölmeden önce yaptığı eylemi anlattığı için benim çok ilgimi çekti. Mişima da kahramanı İsao gibi usta bir kendo oyuncusudur, onun gibi arılığı önemser ve Japonya’nın içinde olduğuna inandığı karanlığa çare olmak üzere onun gibi bir birlik kurar, ve aynen kitapta anlattığı şekilde bir eylem düzenler ölmeden önce.

Kaçak Atlar bir eleştiri kitabı, ancak hiçbir eleştiri kitabı bu kadar edebi yazılamaz herhalde. İsao’nun saflığı ve her ne kadar marjinal bir fikre saplanıp kalmış olsa da isteğinin erdemi çok etkileyici. Aynı Kiyoaki gibi o da bir tutkuya saplanmış ve bunu ne kadar imkansız da olsa gerçekleştirmek için kendini adamış.

Yazarın cesaret ve erkeksi niteliklere olan tutkusu Hemingway’inkine benzetilmiş ancak bence Mişima’nın en önemli özelliği zarafete verdiği önem. Bence bu kadar etkileyici olmasının sebebi de bu, her bir kelime özenle seçilmiş ve zarifçe yerini bulmuş. Mişima’nın ne yazdığı bu yüzden hiç önemli değil, her cümlesini bir şiir gibi okuyabilirsiniz.
Washington Post’ta yazar hakkında “Japonları, 2. Dünya Savaşından sonra herkesten çok daha dramatik bir biçimde nereye gittiklerini düşünmeye zorladı ve bunu son derece özgün bir Japon simgeciliği ile yaptı”, denilmiş.
Serinin üçüncü kitabı olan Şafak Tapınağı’nı okumak için sabırsızlanıyorum, keyifli okumalar:)

Resim 2:http://sanemucar.blogspot.com/2011/06/yukio-mishima.html

24 Nisan 2013 Çarşamba

Her Zaman Okuduğunuz Hürriyet'i Şimdi İzleyin

Hürriyet TV şimdi yayında.

Hürriyet TV’yi ziyaret edenler, aradıkları her şeyi artık tek tıkla seyredebilecekler. Hürriyet TV, zengin haber içeriğinin yanı sıra konusunda uzman isimlerle gerçekleştirdiği programlarla da dopdolu.

Hürriyet TV’de Berza Şimşek’ten günün mutlaka görülmesi gereken haberlerini izleyip usta gazeteci Sedat Ergin’den haftanın yorumunu alabilirsiniz. Üstelik gündemin özetini, Metehan Demir, 3 dakikada sizin için yorumluyor.

Burcunuzdaki yeni gelişmeleri merak ettiğinizde ise Susan Miller ile yıldızlara bakabilir, Sebla Kutsal ile dilediğiniz zaman, kültür ve sanat dünyasında keyifli bir yolculuğa çıkabilirsiniz.

Uğur Cebeci ise sivil havacılığın geldiği son noktayı size Kokpit’ten anlatıyor.

Magazinden spora, eğlenceden ekonomiye hepsi ve daha fazlası, sürekli güncellenen Hürriyet TV’de sizi bekliyor.

Bir bumads advertorial içeriğidir.

23 Nisan 2013 Salı

Hayaletgören – Friedrich Schiller


Yazarın 1789’da 30 yaşındayken yazdığı Hayaletgören, Can Yayınlarının Gotikromantik serisine ait bir roman. 142 sayfadan oluşan kitap iki bölümden oluşuyor. Yazar ikinci bölümden sonrasını yazmayarak kitabı yarım bırakmış.

Konuya gelecek olursak, kahramanımız prens Venedik’te bir gezide bulunmaktadır. Kendisi doğa üstü konulara meraklı bir adamdır ve bir gün (Ermeni Kilisesi mensuplarının giydiği cüppeye benzer bir cüppe giydiği için) Ermeni diye bahsedilen bir adamla karşılaşır, bu gizemli adam roman boyunca pek çok kez karşımıza çıkacaktır. Okuyucu prens ve Ermeninin ilişkisini merak eder. Ermeni gerçekten doğa üstü güçlere sahip gizemli bir adam mıdır yoksa bir şarlatan mıdır? Kitabın ikinci bölümünde prens aşık olur ancak Ermeni bir şekilde yine olaylara dahil olur.

Kitap benim pek ilgimi çekmedi, sürükleyici ve ilginç bulmadım. Yine de sizin ilginizi çekebilir.

16 Nisan 2013 Salı

Tıkla İndir, Tıkla Getirt!



26 ilde 128 mağazası ile sektöründe lider olan D&R, dr.com.tr ile kültür, sanat ve eğlence dünyasını bir tıkla evinize getiriyor. Reklam filmiyle online sipariş hizmetini duyuran D&R, kültür, sanat ve eğlenceye kısa yoldan ulaşmak isteyenler için internet sitesini yenilenen tasarımıyla hizmete sundu. Kitap, film, müzik, elektronik, oyun&konsol, dergi, kırtasiye, hobi&oyuncak, kişisel ürünler ve  e-kitap kategorilerinde yer alan binlerce ürünü sipariş edebilme olanağı sunan D&R, teknolojinin sunduğu olanakları en iyi şekilde kullanarak müşterileriyle buluşturuyor.

İnternet sitesi dışında tablet ve akıllı telefonlar için tasarlanan mobil uygulamalarla tüm platformlarda hizmet veren dr.com.tr, hızlı ve kolay bir alışveriş imkanı sunuyor.

Ayrıca D&R ve DMC’nin işbirliğiyle yayın hayatına başlayan yasal internet müzik platformu "MUSICCLUB" ile 200.000 adet yerli şarkı ve binlerce albüm indirilebiliyor.




Kültür, sanat ve eğlencede zengin ürün çeşidine ulaşmak için siz de dr.com.tr’ye girin, tıklayıp indirin, tıklayıp getirtin.

Bir bumads advertorial içeriğidir.

9 Nisan 2013 Salı

Tabletteki Hürriyet değil, tablete özel Hürriyet


Hürriyet, Türkiye’nin en çok okunan gazete uygulaması Hürriyet E-Gazete’den sonra Hürriyet Tablet uygulamasını da hayata geçirdi. “Tabletteki Hürriyet değil, tablete özel Hürriyet” sloganıyla tanıtılan ve Apple Store’da 1 numaraya yerleşen bu yeni uygulama kullanıcılar tarafından oldukça beğeniliyor.

2011 yılının Mart ayında hayata geçirilen Hürriyet E-gazete uygulaması bugün, Türkiye’nin en çok okunan tablet gazetesi olmayı başarmış durumda. Toplamda ücret ödeyen abone sayısı 16 bine ulaşarak, ücretsiz rakiplerinin ulaştığı rakamları geride bırakırken; Hürriyet okurları, E-Gazete uygulamasını günlük 50 bin, haftalık 350 bin kez ziyaret ediyor.

Tablet okurunun beklentisinin farklılaşması ve ilgi alanlarının değişmesiyle, okurlar artık okuduğu haberin videosunu da izlemek, farklı spor dalları hakkında analizler okumak, dünyadan ilginç fotoğraflar görmek, içeriği 'parmağının ucunda' hissetmek istiyor. Hürriyet Tablet uygulaması tam da bu beklenti ve ihtiyacı karşılamaya yönelik hazırlanmış bir uygulama.

Bir haftadır Apple Store’da en çok indirilen uygulamalar arasında 1 numarada yer alan Hürriyet Tablet’te, Manşet, Güncel, Ekonomi, Spor, Kelebek, Seyahat bölümlerinin yanı sıra Cumartesi ve Pazar eklerinin bambaşka yorumları yer alıyor. Günün videosu ve foto galeriler oldukça beğenilirken, HTML5 tabanlı bir uygulama olduğu için reklamverenler için de oldukça cazip.



Tablet bilgisayarların tüm olanaklarını kullanan yeni Hürriyet Tablet uygulaması, App Store ve Android Market’te, ücretsiz.

Bir bumads advertorial içeriğidir.

8 Nisan 2013 Pazartesi

Pamuk Prenses - Donald Barthelme


"Yetişkinler İçin Postmodern Bir Roman"
Yazar Donald Barthelme bu romanı 1965 yılında yazmış ama bizde 2009 yılında yayınlanmış. Bir kaç yıl önce bu kitap ilk çıktığında gazetede "Pamuk Prenses romanının modern uyarlaması" olarak tanıtıldığını okuduğumdan beri merak ediyordum, yazarın adını başka kitaplarıyla da duyduktan sonra kitabı okumak istedim.

Kitap 139 sayfa. Kitapla ilgili bir şey söylemeden önce, yazar tanıtım kısmında bu kitapla ilgili sözlere yer vereyim;
"Grimm Kardeşlerin masalının ve bu masalın Disney uyarlamasının parodisini yaptığı Pamuk Prenses, kıvrak ve oyuncaklı anlatımı, absürdden sürreale uzanan kolaj benzeri nitelikleri, sıradışı mizahı ve özellikle 1960'ların kültürel ikliminin sorgulayan yaklaşımıyla tanınır. Eleştirmenlerce 'antiromancı', 'minimalist' hatta 'metakurgucu' olarak nitelenen Barthelme, hayatın absürd ve anlamsız yanlarını vurgulayan, gündelik hayat klişelerini bozguna uğratan ve tüketim odaklı dünyada hayatı işgal eden 'çöpsü' unsurları karikatürize eden üslubuyla sarsıcı ölçüde ezber bozucu nitelikler taşır. Postmodern ve deneysel edebiyatın devlerinden biri olan ve Thomas Pynchon, Kurt Vonnegut, Georges Perec ve John Barth ile beraber anılan Donald Barthelme, 1989 yılında hayata veda etmiş, ardında aykırı ve benzersiz eserler bırakmıştır."

Bu paragraf gerçekten yazarı ve eseri çok doğru tanıtıyor bence. "Absürdden sürreale uzanan kolaj benzeri niteliği" kitabın ve yazarın üslubunun özeti adeta. Kitap bir hikayeyi kolajlarla anlatan parça parça yazılardan oluşuyor, birbiriyle kah uyumlu kah uyumsuz resimler parça parça yanyana yapıştırılmış ve bundan bir hikaye çıkmış sanki.

Aynı evde yaşayan yedi erkek bir gün ormanda Pamuk Prenses'i bulurlar ve ondan çok hoşlanırlar, onu evlerine alırlar, Pamuk Prenses de onların ev işlerini ve yemeklerini yapar, aynı zamanda aralarında tuhaf bir ilişki de gelişir. Bu arada tabi bir sanatçı olan prens, kötü kalpli cadı da hikayedeki yerlerini alırlar.

Bu kitabı ancak neyle karşılaşacağını bilirseniz sevebilirsiniz bana göre, zaten yazar kitabın 63. sayfasında okura karakterleri anlayıp anlayamadığı ve kitabı sevip sevmediğine dair küçük bir test yapıyor. Değişik bir üslup denemek isterseniz buyrun:)

2 Nisan 2013 Salı

Buddenbrooklar - Thomas Mann



Thomas Mann, ilk eseri olan 664 sayfalık Buddenbrooklar’ı 22 yaşında yazmaya başlamış, 25 yaşında da tamamlamış. Yazar bu romanını 1900 yılında yazmış ve 1929’da da Nobel Edebiyat Ödülü almış.

Arka kapakta “Almanya’nın kuzeyinde yaşayan burjuva bir ailenin ve aile ticarethanesinin geçirdiği değişimi ele alır. Buddenbrooklar, modern yaşama ayak uyduramayan saygın bir ailenin çöküşünün öyküsüdür: doğumlar, evlenmeler, boşanmalar, ölümler, başarılar, yaşamın ustalıklı bir portresini çizen roman, aynı zamanda burjuvazinin kaybolan değerleri için bir ağıt niteliğindedir," yazıyor.

Yukarıdaki paragrafta da denildiği gibi roman Buddenbrook ailesinin neredeyse dört kuşağını anlatıyor. Kitap, kuşaklardan beri başarılı bir ticaret hayatı sürdüren ve 1835 yıllarında bu başarının doruğundayken Mengstrasse’de yaptırdıkları büyük ve güzel evlerine taşınmalarıyla başlar. Buddenbrook ailesi sadece ticaret hayatının başarılı ailelerinden biri değil, aynı zamanda o yıllarda eyalet meclisinin önemli kişilerine verdiği konsül ünvanına da sahip seçkin bir ailedir.
Hikaye büyükbaba Buddenbrook’un sağ olduğu zamandan başlar, sonra sıra oğlu Jean Buddenbrook’un devriyle devam eder. Bu sırada torun Thomas, Christian, Tony ve Clara da büyürler. Kitabın en önemli iki karakteri aslında Thomas ve Tony’dir. Uzun yllar göz önünde olmaya alışmış bu aristokrat aile için imajlarına yakışır seçimler yapmak en önemli şeydir. Bu uğurda hem Thomas sevdiği kadından vazgeçmiş, hem Tony iyi bir evlilik yapmış olmak adına hislerini hiçe saymıştır. Bir de yüklü masraflar yapmaktan geri kalmamışlardır.

Baba Jean Buddenbrook vefat edince onun yerine yıllardır kendini bunun için yetiştirmiş olan Thomas geçer, kardeşi Christian’ın ise planlarında şirket yer almamaktadır. Thomas kendini şirkete adar ancak aile sorunlarıyla ilgilenmek de ona düşer.

Romanda bir ailenin yarım yüz yıllık tarihi, aile ilişkileri anlatılıyor. Romanın alt başlığı “Bir Ailenin Çöküşü”. Bu başlık romanı okumadan önce bana har vurup harman savuran bir ailenin her şeyini kaybedişini düşündürmüştü, ama açıkçası bu har vurup harman savurmanın çok fazla izi de yoktu bence, daha çok zamanın ve her şeyin değişimi, bazı talihsiz olaylardı yaşananların sebebi. Yazarın yeteneği müthiş, karakterler, gözlemler çok etkileyiciydi. Bence kesinlikle okunması gereken bir roman, uzun olmasına rağmen hiç sıkmadan okunuyor, keyifli okumalar

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...