4 Mart 2017 Cumartesi
Sonbahar Gülleri - André Maurois
"II. Dünya Savaşı başlayınca Maurois Britanya Ordusu Genel Karargahı'nda "Resmi Fransız Gözlemcisi" görevini aldı. Bu resmi görevi ile Britanya ordusunun Belçika'ya girişinde o orduda görevini yapmaktaydı. Fransız hükûmetinde bulunan bakanları ve politikacıları şahsen tanımaktaydı ve 10 Haziran 1940'ta Londra'ya bir misyonla gönderildi. Tam bu sırada Alman orduları Fransa'da galip geldiler ve Fransa Almanlarla ateşkes imzalamak zorunda kaldı. Maurois terhis edildi, görevinden alındı ve Kanada'ya gitti. Sonra Maurois bu savaş içinde General Charles de Gaulle'un Özgür Fransa Kuvvetleri'ne katıldı ve tüm savaş boyunca bu askeri görevde bulundu. 27 Haziran 1947'de Fransa Cumhurbaşkanı kararnamesi ile ismi resmen "Herzog"dan "André Maurois"ya çevrildi.
Maurios 1949'da karısı yanında olmadığı bir Güney Amerika seyahatinde kendi eserlerini İspanyolcaya çeviren, genç, güzel geniş görüşlü , María de los Dolores Checa Garçía y Rivera adlı bir hanıma aşık oldu. Bu ilişkisi 20 gün sürmekle beraber Maurois "Marita" adını verdiği bu genç hanıma 54 mektup ve 11 şiir yazdı ve bu ilişki 1949'da sona erdikten sonra bu yazılar karısının isteğine uyarak yayımlandı."
Görüldüğü gibi oldukça ilginç bir hayat. Sonbahar Gülleri yazarın hayatının son zamanlarında yaşadığı gönül macerasını romanlaştırdığı eseri. Romanındaki kadının adı da Dolores hatta.
Ben Varlık Yayınları'ndan 1965'te çıkan versiyonu okudum, kitap 176 sayfa. Daha önce yazarın İklimler isimli çok meşhur eserini okumuştum, yazısı şurada. Sonbahar Gülleri'nin konusunu uzun uzun anlatmaya gerek yok, yukarıda yazıyor zaten ama kısaca; yazar Guillaume Fontane Parisli meşhur bir yazardır, 60 yaşındadır ve karısıyla ilişkileri neredeyse bir iş arkadaşlığına dönmüştür. Fontane karısını sever ama bu durum onu rahatsız etmekte, şair ruhu sevgi ve şevkat aramaktadır. Bir süre sonra Wanda isminde genç bir ressam kızla aşk yaşamaya başlar, karısı durumu duyunca hasta olur. Bir süre sonra Fontane karısına acıyıp bu ilişkiyi bitirir. O sırada kendisine Güney Amerika için söyleşi teklifi gelir, büyük tereddütlerden ve ısrarlardan sonra bu geziyi kabul eder ve orada Dolores isimli genç ve çok güzel bir kadınla tanışır, aşk yaşamaya başlar vs vs...
Romanı okuduğumda otobiyografik olduğunu bilmiyordum, önce Sommerset Maugham'ın Büyülenmiş Adam romanına benzettim, o da ressam Gauguin'in hayatını anlatıyordu. O roman 1919'da yazılmış olmasına rağmen bahsedilen çevre hemen hemen aynı. Sonuç olarak kitabı sıkıcı buldum, yazar kendi yaşadığı heyecanla yazmış belki ama sürekli tekrarlar, aşkı anlatış, birbirlerine yazdıkları mektup ve şiirler (maalesef yavan.. "ah Dolores"li dizeler...) kitabı sıkıcı hale getirmiş. Ben kitabı bir sahaf alışverişinde görüp almıştım. Bir de otobiyografik olması yazar hakkında hayal kırıklığına uğrattı beni. Kısacası yazarı tanımak isterseniz İklimler daha iyi bir seçim olacaktır. Keyifli okumalar dilerim...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hakikaten dolu dolu yaşamış, Fransa işgal edilince, işbirlikçilerden yana olmayıp, De Gaulle'in direnişcilerinin yanında yer alması çok takdire şayan, 20 günlük gönül ilişkisine onca mektup, şiir!:) karısına acıyıp tekrar karısına dönmek..hay Allah..çok teşekkürler İrem'ciğim baştan sona ilgiyle okudum.
YanıtlaSilBen de yazarın hayatını hiç böyle tahmin etmezdim ama bayağı hareketli bir hayatı olmuş:)) ben teşekkür ederim yorumunuza, sevgiler:)
SilBen iklimleri okumuş ve çok sevmiştim. Şimdilik bu kalsın o halde:) sevgiler.
YanıtlaSilEvet Gül Hanım, yazarı hep iyi hatırlarsınız:)) sevgiler:)
Silhımm bu yazarı okudum ya ama iki kitabı da değildi acaba neydi :) bak bu kitap demek ki şöyle. yazarı seversin kitabı da seversin yani var olmasını seversin ellemeyi filan ama içini değil :)
YanıtlaSilBeğenmiş miydin peki? bi de bazı yazarlar vardır çok seversiin, örnek Deep Tone :)) bak "okuyalım-okutalım" köşeme baktın mı, kim var bak:))) bugün geliyor inşallah Günesürgün, ayraç da çıkar inşallah:)) herşeyi bırakıp Günesürgün okuyacağız inşallah, çok merak ediyoruuum:)
Silbuldum. yaşama sanatı. çok sevmiştim ivit. görmüştüm evet o köşeyi :) ayraç olmayabilir içinde sanırım yetiştiremediler koymayı sen çok fızlı olduğun için yanii, bir arkadaşımız var turgay aksoy, onun da eline geçmiş, ayraçsız. ya bakalım bu kitabı sevcen mi, denişik bu, ama ben yazarken çok mutlu oldum :)
SilAa ismi güzelmiş, bakayım ben de:)) olsun ne yapalım artık, ee tabi:)) ay sevmez olur muyum Deepcim, çok seveceğime eminim :)
Sil