13 Ocak 2011 Perşembe

"Sınırın Güneyinde, Güneşin Batısında"


Haruki Murakami ilk okuğum kitabı bu. 187 sayfa ve gerçekten hoş bir roman. Hacime, küçükken ne olduğunu bilmediği bir duyguyla sınıf arkadaşı, bir ayağı sakat Şimamoto'ya bağlanmıştır. Birlikte paylaştıkları bir kız-erkek arkadaşlığının ötesinde bir şeydir. İlkokul bitince birbirlerinin izini kaybederler ama ikisi için de birbirlerine olan özlemleri bitmez. Hikayeyi bize anlatan Hacime'dir. Lisedeki kız arkadaşı İzumi'yi, onunla olan ilişkisinin nasıl son bulduğunu anlatır. Bir süre Yukiko ile tanışır, onu sever ve evlenirler.Onun babası sayesinde hayallerindeki işi yapmaya başlar, iki tane bar açar. Açtığı barlar çok sevilir ve bir magazin dergisinde barını tanıtan bir yazının yayınlanmasıyla hayatı değişir. Çünkü Şimamoto onu ziyarete gelir, hem de eskisinden çok daha çekicidir artık. Hacime önceleri eşi, iki kızıyla yaşadığı bu güzel hayatı bozmak istemez. Ancak Şimamoto'nun çekimine karşı koyması da imkansızdır. Bu gizemli kadın kendisi hakkında hiç bir şey söylemez, adeta bir hayal gibidir. Hacime de onu gördükten sonra kendi hayatının boşluğunu fark eder ve artık hiç bir şeyi umursamadan Şimamoto'nun gelişlerini bekler, hayatı bu bekleyişten ibaret hale gelir. Bir gün Hacime, genç kadının içindeki karanlık noktayı görür, Şimamoto hayat hakkında kararını çoktan vermiştir ama kendisi için hala bir ümit vardır, iki kızı ve hala sevdiği karısıyla normal yaşamına geri dönebilir... Biraz melankolik, güzel bir kitaptı gerçekten. Murakami batı kültürüne fazla yakın olmakla eleştirilen bir yazarmış Japonya'da, Hacime son derece batılı bir yaşam sürdürmekte. Şimamoto'nun gizemi, güzelliği ve tuhaflığı kitaba çok hoş bir hava katıyor bence. Tavsiye ederim... Bu arada resimde Murakami'yi bir tatlışla görüyoruz:)
Resim:www.lovehkfilm.com

0 kalem yazmış:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...