28 Ekim 2019 Pazartesi
Arkadaşlarla Sohbetler - Sally Rooney
Monokl
Yayınları’ndan bu sene çıkan 270 sayfalık kitabımızın çevirisini Pınar Umman
yapmış. Sally Rooney’in ilk kitabı olan Arkadaşlarla Sohbetler oldukça ses
getirmiş, Guardian “Snapchat neslinin Salinger’i” demiş, Zadie Smith yine çok
beğendiğine dair bir yorum yapmış. 1991 doğumlu İrlandalı yazar Trinity Collage
mezunu.
Romana gelirsek,
kahramanımız Frances 21 yaşında bir üniversite öğrencisidir, liseden en yakın
arkadaşı ve eski sevgilisi olan Bobbi ile birlikte (Bobbi’yi ilk sayfalarda
erkek zannetmiştim ama kız) şiir okuma performansları sergilemektedirler. Bir
gün ünlü sayılabilecek fotoğrafçı ve yazar Melissa ile tanışırlar, Melissa
(sanıyorum 37 yaşında), onları evine davet eder. Orada Melissa’nın kocası (32 yaşında,
biraz ünlü bir oyuncu) ile de tanışırlar. Bobbi ile Melissa’nın yakınlaşması
dolaylı olarak Nick ile Frances’in de yakınlaşmasına sebep olur. Frances
aslında sıkıntılı bir durumdadır, ailesi maddi açıdan pek iyi durumda değildir
ve ona sınırlı yardımda bulunabiliyorlardır, iş konusunda pek bir şey yapmak
istemez, Bobbi’yi güzelliği, maddi durumu ve ilişkilerinden dolayı kıskanır.
Sürpriz bozan
olabilir diyerek devam ediyorum, Frances Nick’i öper ve ilişkileri başlar.
Kitap bana fazlasıyla Sırça Fanus’u hatırlattı, onu da okurken böyle içim
sıkılmıştı, yani kitap sıkıcı değil ama karakterin iç sıkıntısı sizi de içine
çekiyor. Kitap iyi yazılmış gerçekten, bence o yaşlardaki bir insanın
hissettiği “hayatım ne yöne gidiyor? ne olacak şimdi?” gibi endişelerini,
boşluk hissini güzel anlatmış.
Ama yani, Frances
ve Nick ikisi de deli etti beni. Hadi Frances’i anlıyorum, tam bir boşlukta ve
tutunacak hiç birşeyi yok, gerçi staj yaptığı yerden iş teklif ediliyor
neredeyse, o işi sevdiği ve paraya ihtiyacı olduğu halde kabul etmiyor falan...
Nick ise tam bir patolojik vakka, 32 yaşına kadar nasıl gelmiş anlamak mümkün
değil, hiç birşeye “hayır” diyemediği için saçma sapan olaylar yaşıyor...
Melissa Nick ilişkisi zaten ayrı bir inceleme konusu. Frances bu ilişkiyi
canlandıracak bir “nesne” muamelesi gördüğünü anladığı halde hala o kadar
boşlukta ki ikinci kere yine bu ilişkiye devam ediyor. Frances’in annesi
kızının evli bir erkekle birlikte olmasını nasıl onaylıyor ona da şaşırdım...
Yani bu ilişkiler yumağından çok bir anlam çıkaramadım, sadece yukarıda dediğim
gibi o gençlik psikolojisini iyi vermiş diyebilirim, Frances’in yaşadıkları yer
yer bayağı dramatikti... Ama bu kitapta bu kadar abartılacak birşey
göremediğimi de ekleyeyim, sıradan bir kitap bence... Yine de merak duygusuyla
çabucak okunacak bir kitap. Ha bu arada Frances ve Bobbi’nin kendilerini çok
zeki bularak yaptıkları konuşmaları da sıkıcı bulduğumu ekleyeyim. Yani olan
bitenler hiç de zeki insanların başına geliyormuş gibi değil bence... Keyifli
okumalar dilerim....
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Sırada okunacak o kadar çok kitap var ki buna sıra gelir mi bilemedim. Emeğinize sağlık...
YanıtlaSilkesinlikle katılıyorum, çok teşekkür ederim yorumunuza:)
SilHepsi satış taktiği. Hiçbirinde sekmiyor, her reklamın ardinda en iyi tahminle ortalama bir ürün çıkıyor. Kimi unlü isimlerin bu tür övücü sözler karşiliğinda bir seyler aldığını duymuştum. :) İliskiler yumağı ise açıkça söyleyeyim benim anlayışıma ters:))
YanıtlaSilinanılmaz ama kesinlikle doğrudur diyorum... ilişkiler yumağı gerçekten... sana gelmez o zaman Narda'cım evet:))
Silİyi çalışmalar, Yaratıcı Düşünce'' ana fikrini anlatan kısa hikayemi okumak ve değerli yorumlarla katkıda bulunmak üzere sizi blogumda görmek isterim. Teşekkürler.
YanıtlaSilokudum çok güzeldi, elinize sağlık:)
SilGünümüzde bazı kitaplar övülmekte abartılıyor. Kitabın kapağında, arka sayfasında inanılmaz övgüler okuyorum ama kitap vasat çıkıyor. Artık beklentimi düşürmeyi öğrendim. Kitapta yazan övgü dolu sözlere kanmıyorum :-)
YanıtlaSilçok haklısın Şule'cim, övgülere aldanmamak lazım..pazarlama taktiği çoğu:) sevgiler:)
SilKonuyu pek sevmedim :(( Salinger de daha okumadım, umarım konular benzemiyordur :D
YanıtlaSilyok yok benzemiyor, bu kitap ilişkiler üzerine daha çok, yorumun için teşekkür ederim, sevgiler:)
SilÇok teşekkür ederim, gerçekten de yazılarımı zaman ayırıp okuyorsunuz. Sizin tanıtıma gelince; Nick'in HAYIR deme yeteneği gelişmemiş anlaşılan. Frances'e de hayır diyememiş belki de demek istememiş bilemedim. Neyse HAYIR diyebilmek çok önemli.:))
YanıtlaSilçok naziksiniz ben teşekkür ederim:) kesinlikle çok doğru, hayır diyebilmek çok önemli:)) teşekkür ederim yorumunuza:)
SilÖvülen kitaplardan uzak duruyorum
YanıtlaSilçok yerinde bir yaklaşım..:))
SilSıkıntı vermesin, dram türü de pek sevmem artık o stresi yaşatmak istemiyorum kendime.
YanıtlaSilhaklısınız ben de dramlardan uzak duruyorum:))
Silhımms, anlattıkların ilginç diyil ivit ama salinger, zadie smith ve trinity college, referansları da iyimiş :) okumak lazım herhalde, sıkıcı olsa da. yani, yeni edebiyatlardan demek ki bi görmeli :)
YanıtlaSilsıkıcı diil her sayfada ne yapacak yine bunlar diye okuyorsun ama karakterlere sinir oldum ben:)) evet dediğin doğru yeni akımlara uzak kalmamalı Deepcim:))
Sil