28 Mart 2012 Çarşamba
Justine - Lawrence Durrell
Justine, Lawrence Durrell'in İskenderiye Dörtlüsü'nün ilk kitabıdır. Benim Lawrence Durrell ve İskenderiye Dörtlüsü ile tanışmamsa beklenmedik bir şekilde oldu; bir gün "Kim 1 Milyon İster?" yarışmasında, "İskenderiye Dörtlüsü'nün yazarı kimdir?" diye bir soru geldi, Kenan Işık da soru cevaplandıktan sonra "Bu seri aslında oldukça ünlüdür, hatta Haşmet Babaoğlu aşkla ilgili yazılarında bu seriden bahsetmeyi sever," demişti, bunun üzerine ben de bu seriyi araştırdım, internette de bu seri ile ilgili çok güzel yorumlarla karşılaştım ve tabi ki ben de hemen bu seriyi edindim:)
Lawrence Durrell 1912 yılında Britanya'lı bir çiftin oğlu olarak Hindistan'da doğmuş. 12 yaşındayken Britanya'ya geri dönmüş, orada öğrenim görüp çeşitli işlerde çalışmış, başarısız bir öğrenci olsa da 15 yaşından beri ciddi olarak şiir yazramış. İngiltere'yi sevmezmiş, bu yüzden ilk evliliği sırasında eşini, annesini ve akrabaalrını geçimin daha ucuz olması ve havaların çok daha yaşanabilir olmasından dolayı Yunanistan'ın Korfu adasına taşınmaya ikna etmiş. İkinci dünya savaşı patlak verince annesi ve erkek kardeşleri İngiltere'ye geri dönmüş ama Durrell ile eşi Korfu'da yaşamaya devam etmiş. Ancak Yunanistan'ın savaşta yenilmesi üzerine yeni doğmuş bebekleri ve eşi ile İskenderiye'ye kaçmışlar. 1942 yılında evlilikleri bitmiş, eşi, bebeğini de alarak Kudüs'e gitmiş. (Ne kadar ilginç, değil mi??)
Savaş boyunca Durrell, önce Kahire, sonra İskenderiye'de İngiltere ateşesi olarak görev yapmış. İskenderiye'de, Justine kitabına modellik eden Eve Cohen isminde Yahudi bir kadınla tanışmış. Eve ile evlenmişler, Sappho isminde bir kızları olmuş. (Sappho 1985 yılında, 34 yaşındayken intihat etmiş.)Sonra sırasıyla görevli olarak Rodos, Arjantin, Londra'da bulunmuş. 1952 yılında eşi Eve sinir buhranı geçirmiş ve İngiltere'de hastaneye yatırılmış, Durrell de kızı Sappho'yu alıp Kıbrıs'a yerleşmiş.
Eski bir İskenderiye kartpostalı...
Yazar 1955 yılında Eve'den ayrılmış, 1961 yılında Kıbrıs'ta tanıştığı başka bir İskenderiye'li Yahudi olan Claudia- Marie ile evlenmiş. 1967 yılında eşi kanserden ölünce yıkılmış. 1973 yılında Fransız bir kadınla evlenmiş ve 1979 yılında boşanmışlar. Durrell de 1990 yılında vefat etmiş.
Lawrence Durrell'i etkileyen güzel İskenderiye'li Eve Cohen. Bu fotoğraf 1942'de Durrell ile ilk buluşmasından bir kaç gün önce çekilmiş.
Durrell 1957 yılında İskenderiye dörtlüsünü yazmaya başlamış, bu dört kitaplık seri (Justine- Baltazar- Mountolive- Clea) Mısır- İskenderiye'nin ikinci dünya savaşı öncesi ve sırasındaki durumuna yer veriyor. Durrell serinin ikinci kitabı Baltazar'da ne yapmaya çalıştığından bahsetmiş, ilk üç kitap aynı zaman dilimini farklı kişilerin gözünden anlatıyor, son kitap Clea'da ise olayların devamı anlatılıyor. Durrell kendi geliştirdiği bu tekniği "relativistik (göreliliğe dayalı)" olarak isimlendirmiş.
Durrell daha çok bu Akdeniz ülkelerinde gözlemledikleri, yaşadıklarından esinlendiği bir çok roman ve şiir yazmış. İskenderiye Dörtlüsü ile tanınmış bir yazar haline gelmiş.
İskenderiye - Sidi Gaber Plajı
Durrell'e göre iki kişi arasında yaşanan bir aşk en az dört kişiyi etkiler. Justine'in anlatıcısı (ismi söylenmiyor) İskenderiye'de yaşayan İngiliz bir yazar (tanınmamış) ve öğretmendir. Melissa isminde dansöz bir kadınla beraber yaşamaktadır, bir de ev arkadaşı Fransız devlet görevlisi Pombal vardır. Kahramanımız bir gün İskenderiyeli zengin kadınlara sunduğu bir şiir dinletisinden sonra Justine ile tanışır, bu genç, tutkulu ve güzel kadın kendisine okuduğu şiirlerden çok etkilendiğini söyler ve onu eşi Nessim ile tanıştırmak ister. Nessim çok zengin İskenderiyeli Kıpti (Arap değil, esas Mısır yerlisi) bir iş adamıdır. Böylece bu üçlü, ayrılmaz bir grup oluştururlar, kahramanımız da İskenderiye sosyetesine girmiş olur. Bu vesileyle bu kişilerle ilişkide olan kahramanları da yakından tanıma fırsatımız olur. Zengin ve kadınlara karşı acmıasız Capodistria, mağrur ve etkileyici yazar Pursewarden, yaşlı ve biraz üşütük gizli servis görevlisi Scobie, bu grubun berberi herşeyden haberdar ayaklı gazete Mnemijan,kırılgan, mesafeli ama saf iyilikten oluşan ressam Clea; Justin'in sırdaşı ve kabala öğretmeni Baltazar ve daha sayamadığım bir sürü karakter.. Anlatıcımız, bu karakterlere rastladıkça aklına geldiği gibi anlatıyor onları, bu açıdan zaman zaman takip etmekte zorlanıyor insan romanı.
Justine, genç, tutkulu ve son derece etkileyici bir kadın, herşeyi, aşkı ve cinselliği içinden geldiği gibi yaşıyor. Durrell onu yazarken, ikinci eşi İskenderiyeli Eve'den etkilenmiş.
Roman adından anladığımız gibi Justine üzerine kurulu, şu an ikinci kitabı - Baltazar'ı okumaktayım, o da ismi Baltazar olmakla birlikte daha çok Justine üstüne gibi. Justine Nessim ile tanışana kadar yoksulluk içinde yaşamış, tutkulu bir karakter, mantıksız hareketler yapabiliyor, yaptığı hareketlerin sebepleri görünenden çok farklı olabiliyor, yazar da onu çok farklı anlatmış. Justine önce Arnavut bir yazar olan Arnauti ile evleniyor,yine farklı bir ilişkileri oluyor, daha sonra çocukları oluyor ve bu çocuk kayboluyor. Sonra ayrılıyorlar, Arnauti, Justine'i anlatan bir roman yazıyor. Justine çocuğunun kayboluşunun acısını bir türlü dindiremiyor, yıllar geçse de tek umudu onu bulmak. Sonra Nessim ile tanışıyor. Nessim ona ilk görüşte aşık oluyor ve onun için herşeyi yapmaya hazır. justine ise açık açık ona aşık olmadığını söylüyor, yine de Nessim onu evlenemey ikna ediyor.
Kahramanımız ile Justine arasında bir aşk başlıyor ama söz konusu Justine olunca hareketlerin sebepleri görünenden farklı olur demiştik. Açıkçası bana anlaşılması biraz zor bir kitap gibi geldi, karakterleri de özellikle Justine'i pek sevmedim, çok fazla merak da etmedim. Yine de internette kitapla ilgili yorumlara baktığınızda çok etkileyici bulunduğunu göreceksiniz. Sanıyorum seriyi bitirince daha doğru bir değerlendirme yapabilirim. Karar sizin:)
Resim 2:http://www.bevrijdingintercultureel.nl/eng/illsutraties/alexandrie.jpg
Resim 3:http://michaelhaag.blogspot.com/2011/11/to-alexandria-with-eve-durrell.html
Resim 5:http://www.artline.ro/Anouk-Aimee-14068-2-n.html
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
ben de şimdi senden duydum ismi , çok merak ettim ama listem çok uzun o sebepten belki ölmeden bunları da okuyabilirim diye umut ediyorum:)
YanıtlaSilBu seriyi bitirdiğinizde yazarın Avignon Beşlisi'nin peşine düşeceğinizi tahmin edebiliyorum. Keyifli okumalar size.
YanıtlaSilyazar yaşamı boyunca hiç bir yere kök salamamış bir ağaç gibi... ne de çok evlenmiş.. bu arada kitap da çok ilgimi çekti.. paylaşımına teşekkürler..çok emek vermişsin yazıya.. sevgiler..
YanıtlaSilHımm, senin yorumlarını bekliyeceğim seri hakkında fikrimi oluşturmak için:)
YanıtlaSilSevgili kitap eylemcisi, sorma Benin de elimde upuzun bir liste var ve bu liste surekli uzuyor, yorumun icin tesekkurler, sevgiler:)
YanıtlaSilSevgili Vladimir, hep Beni yeni kitaplar icin heveslendiriyorsun, tesekkurler:)
YanıtlaSilSevgili Emine, Ben de yazarin hayatindan etkilendim oldukca hareketli ve degisik, romanda da yazarin hayatindan izler bulunca daha ilgi cekici oluyor, yazimi begenmene cok sevindim, tesekkur ederim, sevgiler:)
YanıtlaSilNardacim ikinci kitabi bitirmek uzereyim, bakalim Seri bitince bir degerlendirme yapariz, sevgiler:)
YanıtlaSilEren yazarı tanıyorum hayatını okudum fakat inanırmısın kitaplarını okumadım. Lütfen seri bittiğinde anlatırmısın? çünkü o kadar kocaman bir listem varki napıcam bilmiyorum..
YanıtlaSilAslicim ben de yazarla yeni tanistim ikinci kitapta ilerlemis oldugumdan -belki de yazarin diline ve hikayeye alistigimdan- kitap daha hosuma gitmeye basladi, yine degerlendirecegim tabi:) sevgiler
YanıtlaSil