25 Şubat 2019 Pazartesi
Yalnız Seni Arıyorum - Orhan Veli
Öncelikle, bu mektupları Nahit Hanım, vefat ettiği 2002 yılına kadar -tam 52 yıl- saklamış, sonrasında (nasıl olduğu açıklanmamış ancak) mektuplar yayınevinin Sanat Yayıncılık Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Koç'un koleksiyonuna geçmiş. Önsözdeki şu kısma yer vermek istiyorum;
"... Defineye varmak için açılması gereken zarif bir kapı vardı: Orhan Veli'nin kız kardeşi Sayın Füruzan Yolyapan'ın muvafakati. Füruzan Hanım, Nahit Hanım'ın bu mektupların yayımlanmaması ricasında bulunduğundan, kendisinin de ağabeyinin edebi kişiliğini zedeleyebileceği endişesi taşıdığından söz etti. Ne var ki, gönlümüz mektupların daha fazla gömülü kalmasına razı olamazdı - üstelik bu kadar yakınımızdayken."
Kısacası Nahit Hanım bu özel mektupların yayınlanmamasını rica ettiği halde ve mektuplarda herhangi edebi bir yön olmadığı (Hatta bir mektupta Nahit Hanım "bana ne mektuplar yazıldı" demiş Orhan Veli'yi sıradan mektuplar yazdığından dolayı eleştirmek için, o da ona aklımda kaldığı kadarıyla kabaca 'ben edebiyat yapmak için yazmıyorum, içimden geldiği gibi basitçe aşkımı anlatıyorum' diyor), tamamen iki kişi arasındaki özel durumlar üzerine olduğu halde bana kalırsa "tamamen duygusal" nedenlerle bunların yayınlanmasını hele de YKY'na hiç yakıştıramadım. Evet mektupları okumaktan keyif aldım, doğru, ama okumasam da olurdu. Burada tamamen Nahit Hanım'ın mirasçısı olmamasından yararlanılmış bence. Bana göre Nahit Hanım'ın mirasçısı olsaydı, onları rencide edebilecek bir durum var, bilmiyorum ben mi çok tutucuyum ama kim olursa olsun herhalde yaşadığı gizli bir aşka dair mektupların yayınlanmasını istemezdi, içinde müstehcen bir şey tabi ki yok bu mektupların ama kişisel sonuçta!
Nahit Hanım çok etkileyici biri olmalı ki, Sabahattin Ali, Necip Fazıl, Turgut Uyar ve daha nice ünlü edebiyatçı kendisinin çekimine kapılıyor. Ama o eşinin öğrencisi olan, kendisinden 5 yaş küçük Orhan Veli'nin aşkına karşılık veriyor. Tam 12 yıl bu aşk (veya ızdırap demek belki daha doğru) sürüyor. Orhan Veli'nin iş için İstanbul'a gelmesiyle birlikte mektuplaşma başlıyor. Ama şairin hayatı çok çileli, o kadar ki bazen bir mektup postalayacak parası olmuyor, hatta "eğer bir ayakkabı ve pardösü alacak para bulabilirsem Ankara'ya seni görmeye gelebilirim" diyor; ki bu dönemde gazetelere röportaj verecek kadar ünlü biri... Ne kadar acı... Sonunda kendisi 10 Kasım 1950'de belediyenin açtığı çukura düşüp başını çarpıyor, 14 Kasım'da da hayatını kaybediyor. Ban kalırsa iki aşık parasızlıktan dolayı biraraya gelememiş... Nahit Hanım eşinden ne zaman ayrılmış bulamadım ama 1955'te ünlü şair (yanlış hesaplamadıysam kendisinden 16 yaş küçük) Arif Damar ile evlenmiş.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hayatlar, hayatlar... Nahit hanımın isteği hilafına yayınlanması çok kötü bir şey olmuş. Biz okurlar meraklıyız ama ölenlerin hatırasına saygı diye bir şeyi yayıncılar unutmamalı... mahremiyetin ünlülük kisvesine sığınılarak kaldırılması hiç de ahlaki değil...
YanıtlaSilharika ifade ettin Narda'cım aynen katılıyorum, çok teşekkür ederim yorumuna:)
SilÇok ilginç gerçekten... Nahit hanımı çok merak ettim,etkileyici biri olmalı. Teşekkürler bu güzel paylaşım için.
YanıtlaSilben de Nahit Hanım'ı çok merak ettim, çekimine kapılmayan yok:) ben teşekkür ederim güzel yorumunuza:)
SilBu kitabı ben de okuyacağım, sıradakilerde :))
YanıtlaSilsenin de beğeneceğine eminim, teşekkür ederim yorumuna:)
SilMerhaba, Değerli Blog Arkadaşım; İnsana Davet sitesinde "Blog Keşif Etkinliği ve Önemli Duyuru" başlıklı yazımızda size de yer verdik. Hemde önemli bir duyuru içeriyor... Bakmak isterseniz beklerim...Selam ve Dua ile...
YanıtlaSilçok naziksiniz, çok mutlu oldum, hemen bakıyorum, geç cevabım için kusura bakmayın, bilmukabele:)
Silo dönem bu tür aşklar pek bir moda mıymış ne , Tomris Uyar mesela benzer bir hikayesi var gibi, bilmem ki nedenleri nelerdir. Ben senin takıldığın kısma hiç takılmadım ama dediğin gibi mektuplar edebi değil yine de okumak enteresan geliyor bana ve genel olarak şöyle düşündürüyor "yahu adamlar aşk üzerine ne satırlar yazmış ama gel gör ki gerçek hayatta neler yaşamış" acaba yaşamak istedikleri ile gerçek hayatları arasındaki bu uçurumu bir ben mi bu kadar büyük buluyorum. Bir de dönemler sanırım parasızlık genel bir durum gerçi bir palto alamıyorum diye yakınıyor Orhan Veli ama mektuplarındaki kadar da sefil yaşamıyr gibi sanki maşallah her gece br alem , o sebepten Nahit Hanım mektuplarında dürekli sitemli satırlar yazıyor olmalı. Neyse keşke uzun uzun konuşma şansı bulsak bu tür konuları :D
YanıtlaSilSüper yazmışsın Eylem'cim, ben de kitabı okuduktan sonra biriyle uzun uzun konuşmak istedim, ne kadar dikkatlisin evet yani zaman zaman Nahit Hanım'ın sitemlerine hak veriyor insan:)) kim bilir neler yaşandı ya evet çok teşekkür ederim güzel yorumuna, sevgiler:)
SilBu kitabı ben de okumuş ve blogumda yorumlamıştım yıllar önce. Orhan Veli'yi çok sevdiğim için mektuplarını da okumak istedim. Şairin hayatı çok acı gerçekten. Kitabı üzülerek okumuştum. Bu kadar meşhur ve iyi bir edebiyatçının mektup postalayacak parayı bulamaması şimdi inanılmaz geliyor.
YanıtlaSilBen de kitabı aynı duygular içinde okudum, büyük bir hüzün hissettim bittiğinde, hele ölüm şekli çok acı, çok teşekkür ederim yorumuna Şule'cim:)
Silay evet yaa, yky de orhan veli sergisinden sona alıp okuduydum, 2014 idi, galatasaraydaa :) zarif kipat :)
YanıtlaSilsüper kipat evet, bayağı olmuş sen okuyalı, ne güzel:)
SilBen henüz okumayanlardanim. Sevdigim iki blogun tavsiyesini okuduktan sonra okuma listeme aliyorum 🤗
YanıtlaSil