29 Temmuz 2015 Çarşamba

Saçmamaçsız Mim

Saçmalarkene blogunun sahibesi Sıla bu güzel mimi hazırlamış ve beni de mimlemiş. Ona teşekkür ediyor ve sorularını cevaplıyorum hemen:)

1 ) Odanızda veya evinizde orada olduğunu unuttuğunuz bir nesne bulun Bu nesne ile bir anınız var mı?
Şu an her şey o kadar dağınık ki ben hiç bir şeye elimi sürmeden kaçayım en iyisi:))


2 ) Aklınıza gelen soğuk bir espriyi yazın . Eğer aklınıza gelmiyorsa 2-3 kelime saçmalayın
- Sana Ferdi'nin selamı var?
+ Hangi Ferdi?
- Ferdi Kaza sigortası


3 ) Yine aklınıza gelen biri ya da nesnenin adı ile akrostiş yazın ama yazdığınız akrostiş az ya da çok o şey veya kişi ile ilgili olsun.

Akrostişimiz Despicable Me'nin şirin kahramanları için gelsin...

Mini mini adamlar
İçimi ısıtırlar
Nasıl bu kadar tatlısınız?
İnanamıyorum size
Oyuncaklarınızdan almak istiyorum
Ne güzel olurdu..:))

Çok kötü oldu biliyorum ama havalar çok sıcak yaa:))


4 ) Seni kim mimlediyse şimdi onun blogunu -sitesini- açıyorsun ve onun bu soruya verdiği cevaptan ilginç bir kelime seçiyorsun . Ve döngünün devam etmesi için yine ilginç uzun ve saçma bir cümle kuruyorsun . Lütfen ben bir kuş gördüm .Yada bizim evde oyuncak ayı var gibi cümleler olmasın olabildiğince uzun ve saçma cümleler olsun . Hadi saçmalama potansiyeliniz görelim :D

Hayatın anlamını bir salyangoz kabuğunun döngülerinde arayan adam gece gördüğü kabustaki süt fışkırtan ejderhaları unutabilmek için sabah kahvesine süt koymaktan vazgeçti.

Ay ben bu son şartı atlasam da sevgili blogger arkadaşlarımı mimlemeden mi geçsem ne dersiniz? "Olur olur," dediğinizi duyar gibiyim sevgili dostlar:) O zaman sevgili Sıla'ya bir kere daha teşekkür edip isteyen herkesi mimleyerek yazıma son veriyorum:)

Resim:http://cdn.playbuzz.com/cdn/884657d7-dae7-42e2-85d4-86a2faa01a2a/d6558751-404b-4b3d-896d-d8760246b3c7.jpg

26 Temmuz 2015 Pazar

Küçük Kadınlar - Louisa May Alcott

Bir klasik olarak bildiğimiz bu kitabın bir kaç yıl önce Kanal D'de dizi uyarlamasına göz attıktan sonra bu kitaptan soğmuştum. Ama sevgili blogger arkadaşım Biblio'nun uyarısıyla bu dizinin aslında kitapla pek alakası olmadığını öğrendikten sonra kitabı okudum. 1981 baskısından okuduğum kitap 340 sayfaydı. Bildiğiniz gibi Meg, Jo, Beth ve Amy dördü de farklı karakterde olan dört kız kardeştirler. March ailesi maddi durumu pek de parlak olmayan ama çocuklarını en iyi ve en doğru şekilde yetiştirmeye çalışan bir ailedir. Bu arada yan komşuları zengin Lawrence'ler ile de dost olmuşlardır, özellikle yaşlı Mr. Lawrence'ın torunu küçük Laurie dört kız kardeşle yakın dost olur. Romanın esas kahramanı bana göre yazarın da belki kendisini yansıtan Jo gibime geliyor. Bu arada yazar 1832 doğumlu ve 1888 yılında hayatını kaybetmiş. Bu eseri ise 1868 yılında yazmış. Bir asırdan uzun zaman önce yazılmış bu romanın etkisi gerçekten inanılmaz. Daha da inanılmaz olanı yazarın bu seriye devam olarak yazdığı romanlar. Wikipedia'da şöyle yazıyor;

"Dört kızkardeşin (Meg, Jo, Beth and Amy) çocukluk yıllarını anlatan bu romanı ertesi yıl, aynı karakterlerin ailelerini kurmalarını ve çoluk çocuğa karışmalarını anlatan "İyi Hanımlar" izledi. 1871'de yayınladığı ve Jo'nun kocası ile birlikte bir okul kurmasını anlatan "Küçük Erkekler" ve 1886'da yayınlandığı "Jo'nun Çocukları" roman dizisini tamamladı. Aradaki dönemde yazdığı, "Eski Kafalı Kız" (1870), "Jo Teyze'nin Karalamaları" (1871'den 1879'a 6 cilt), "Sekiz Kuzen" ve devamı "Gül Açarken" (1876) ile geniş ve sadık bir okur kitlesi edindi."

Yazarın böyle bir dünya yaratması gerçekten çok etkileyici. 1987 yapımı animesi de varmış Küçük Kadınlar'ın (Ai no Wakakusa Monogatari).

Resim: Kim Min Ji isimli Koreli ilüstratör.

22 Temmuz 2015 Çarşamba

Kızılcık Dalları - Reşat Nuri Güntekin

Klasik Türk edebiyatının yeri her zaman ayrı olmuştur benim için, hele hele Reşat Nuri Güntekin'in. İşte Kızılcık Dalları da bir alışverişimde tesadüfen seçtiğim bir kitap oldu. 216 sayfalık kitabı bir solukta okudum. Konusuna gelirsek, Nadide Hanım rahmetli eşinden kalma konakta kızları, damatları ve torunlarıyla birlikte yaşayan görmüş geçirmiş bir kadındır. Bir gece çok zor şartlarda iki yetim yeğeni ile yolculuk etmekte olan bir köylünün yolu bu konağın yakınına düşer. Özellikle iki küçücük çocuğun yol ortasında gecelediğini görmek Nadide Hanım'ın acıma duygularını harekete geçirince, aile bu yolcuların yanına gidip durumlarını sorar ve onları gece konakta kalmaya ikna eder. Bu zamana kadar pek çok evlatlık edinen ama hiç birinden bir hayır göremeyen Nadide Hanım, 7 yaşındaki Gülsüm'ü çok beğenir ve onu eve almaya karar verir. Amcası da sırtından bir yükün eksileceğini anlayınca bu işi onaylar. Ancak tek sorun Gülsüm'ü bir şekilde çok düşkün olduğu kundaktaki kardeşi İsmail'den ayırmaktır. Kısacası Gülsüm artık konağa yerleşir, tabi "besleme" olarak. Öncelikle bu 7 yaşındaki kızdan yeni doğmuş Bülent'e dadılık etmesi istenir, ama bunun dışında da her işe koşulur. İlk başlarda biraz nezaket ve görgü sahibi olması için uğraşan ev halkı bu yolda pek mesafe kat edemeyince, kızı kendi haline bırakır. Ve zamanla Gülsüm herkes tarafından itilip kakılan, sevgi görmeyen, en pis işlere koşulan bir kız olur. Herkes onu kullanmaya çalışır. Ona dünyanın en büyük iyiliğini etmiş gibi davranan ev halkı ise aslında çok büyük kötülükler yapmıştır kıza. Yazar bu tezatı çok güzel veriyor okura. Kızılcık Dalları ismi size romantik bir şey çağrıştırmasın, bu Gülsüm'ün sık sık tadına baktığı bir acıdır aslında. Sonunu çok uygun bulmasam da (aslında çok uygunsuz da değil, yazar herşeye rağmen Gülsüm'ün ne kadar yüce gönüllü ve affedici olduğunu gösteriyor) beğendiğim bir kitap oldu. Özellikle bu tip romanlarda eski zamanlardaki yaşayışı, konuşma şekillerini öğrenmek hoşuma gidiyor. Tavsiye ederim, keyifli okumalar:)

20 Temmuz 2015 Pazartesi

Tatil Müzikleri Mim'i

Genç blogger arkadaşımız İrem blogu İrem ve Kitaplar'da harika bir mim hazırlamış ve beni de mimlemiş. Kendisine çok teşekkür ederek bu güzel soruları cevaplıyorum hemen:) Malesef çok müzik dinleyen bir insan değilim, dinlesem de genellikle konsantrasyonumu toplamak veya sakinleşmek için dinliyorum, işte...

1- Haziran ayında en çok dinlediğiniz müzik ?

Ufaklıklarım çok sevdiği için sanırım en çok dinlediğim şarkı Barış Manço'dan Arkadaşım Eşşek oldu, gerçekten çok güzel bir şarkı:)
https://www.youtube.com/watch?v=7jTbMOzRRVQ

2- Rock mı, Jazz mı ?

Kesin bir cevap veremem ama bu aralar daha çok jazz dinliyorum.

3- Kitap okurken en çok hangi tür şarkılar dinlersin ?

Kitap okurken müzik dinleyemiyorum, dikkatim dağılıyor:)

4- Hangi şarkı seni huzura çağırır ?

Biraz hüzünlü ama...
https://www.youtube.com/watch?v=Ugiw9-t70TM

5- Bu yaz ayını hangi şarkıyla anlatırsın ?

Yaz mevsimini sevmiyorum o yüzden yine hüzünlü bir şey gelsin..:)) Gothic Winter:))
https://www.youtube.com/watch?v=bf__T33gLu0

6- Bir sokakta yürürken en çok hangi şarkı tempona arkadaş olur ?
Hızlı yürürüm.. Allors Dance olabilir:))

https://www.youtube.com/watch?v=VHoT4N43jK8

Sevgili İrem'e bu güzel mim için bir kere daha teşekkür ederek mimi cevaplamak isteyen arkadaşlarımı mimliyorum, iyi haftalar:)

Resim:http://www.moonwaveco.com/wp-content/uploads/guitarhorizon.jpeg

15 Temmuz 2015 Çarşamba

Kara Kitap'ın Sırları - Darmin Hadzibegovic

Kara Kitap'ı okuyalı yıllar oluyor ama beni öyle etkilemişti ki, hala tadı damağımda. Birkaç yıl önce Kara Kitap'ın Sırları'nı kitapçı raflarında görmüştüm ve o günden beri de okuma listemdeydi. Hele altındaki "Orhan Pamuk'un Yazı ve Resimleriyle" ibaresi aklımı çelmişti bile. İşte aylar, yıllar geçti ben kitabı şimdi okuyabildim. Ama böylesi daha iyiymiş çünkü ben tam bu kitabı okurken, Kara Kitap'ın 25. yıl özel basımı çıktı, hem de 3000 adet sayılı özel baskısıyla (benimki 2501 no'lu sayı:)) ve işin en güzel tarafı bu özel ciltli baskının içinde Orhan Pamuk'un kitabı yazdığı defterlerinin sayfaları da yer yer verilmiş- BA- YIL- DIM! İşte ben böylece Kara Kitap'ın Sırları'nı ve Kara Kitap'ı ikinci kere aynı zamanlarda okudum.

Gelelim Kara Kitap'ın Sırları'na. Darmin Hadzibegovic, Orhan Pamuk'un son yıllardaki editörlüymüş. Yapı Kredi Yayınları'ndan çıkan kitabımız 128 sayfa. Unutmadan söyleyeyim kapak resmi Orhan Pamuk'a ait, romanını yazraken yaptığı karalamalardan biri aslında, hatta nasıl çizdiğini de anlatmış kitapta. Kitabın çeşitli yerlerinde, iç kapakta Orhan Pamuk'un yaptığı karalamalar var (karalama dediğimi bakmayın çok hoş ve orijinal çizimler aslında). Kitapta hem Kara Kitap'ın nasıl yazıldığının hikayesi var hem de yazarın kitapta yaptığı çeşitli göndermelerin hikayesi ve bir de yukarıda dediğim gibi bol bol romanı yazdığı defterlerin veya kendisi için aldığı notların resimleri. Yazarın hayranları için bulunmaz bir kaynak. Keyifli okumalar dilerim:)

8 Temmuz 2015 Çarşamba

Arjantin Rüyası - Tuğrul Türkkan

Daha önce size şu yazımda yazarın Rosa Verde kitabından bahsetmiştim. Rosa Verde bir kaç yıl önce e yayınlarından çıkmıştı ancak yazar kitabı hemen hemen yeniden yazmış ve bu yılın mayıs ayında Alfa Yayınları'ndan Arjantin Rüyası olarak basılmış. İki kitabın sayfa sayısı arasındaki fark 100 sayfadan fazla, dolayısıyla dediğim gibi bunu farklı bir isimle yeniden basım olarak düşünmeyin, neredeyse yeni bir kitap okuyoruz.

Önceki yazımda konudan bahsetmiştim ama yeniden özetlersek, bir firmada satış sorumlusu olan Kerem Laçin iş için Arjantin'e gider. Daha uçaktan iner inmez çok güzel bir kızla tanışır ancak sohbetleri kısa sürer ve ayrılırlar. Kerem ayrılırken telefonla konuşan kızın "rosa verde" dediğini duymuştur. Sadece bir kaç gün için Arjantin'de bulunacaktır ama kızı aklından çıkaramaz. Aslında sık sık kıza karşı hissettiğinin ne olduğunu da sorgular, aşk değildir bu, yine de takip etmeye değecek bir şeydir. Bu arada yanında evinde kaldığı arkadaşının arkadaşı Arap asıllı Babek de vardır, onun çılgınlıkları ve köşeli karakteri de Kerem'in macerasına renk katar. Babek'in de yardımıyla Kerem gizemli güzelin peşine düşer. İp uçları onu kafelere, kütüphanelere ve daha bir sürü macera dolu yere götürür, sonunda Arjantin'i baştan başa dolaşmış, Patagonya hatta Arjantin'in Güney Kutbu'na en yakın buzullarla dolu kısmına bile gitmiştir.

Kerem'in kendisi gibi felsefeye meraklı Babek ile yaptığı çeşitli sohbetler de kitaba zenginlik veriyor. İyilik-kötülük, ahlak, din, aşk gibi bir sürü konuyu tartışıyorlar. Bunun dışında yazar entellektüel birikimini de kitaba yansıtmış, klasik İngiliz şairleri, Lady Montague'nün Şark Mektupları, Binbir Gece Masalları kitapta yer alan eserlerden bazıları. Kitap o kadar dolu ki sadece edebi veya diğer sanatsal göndermeler değil sadece Arjantin ile ilgili verilen bilgilerin bile -tarihi, gündelik yaşamı dışında mistik yönleriyle de- inanılmaz bir araştırmanın ürünü olduğu görülüyor. Ancak bütün bunları konuya öyle güzel yedirmiş ki hiç biri okuru rahatsız etmiyor. Aşk ve macera ile yoğurulmuş bir kitap olmasının yanısıra çoğu macera kitabının aksine kahramanların duygusal durumları, psikolojileri üzerinde de durulmuş, bu da kitabı türdeşlerinin içinde bana göre öne çıkarıyor. Ayrıca ilk sayfadan itibaren başarıyla yerleştirdiği işaretlerle böylesine karmaşık bir kurgunun içinden de başarıyla çıkmış yazar.

Kitap için hazırlanan tanıtım videosunu buradan izleyebilirsiniz: https://vimeo.com/128473615

Kısacası benim çok beğendiğim bir kitap oldu, kesinlikle okumanızı tavsiye ederim, 413 sayfalık kitabı hiç sıkılmadan okuyacağınıza emin olabilirsiniz. Yazarın gelecek romanlarını merakla bekliyorum. Keyifli okumalar:)

2 Temmuz 2015 Perşembe

Tavşan Faktörü - Leslie Householder

2008 yılında Butik Yayınlar'dan çıkmış olan kitap, size daha önce bahsettiğim The Key kitabı gibi yıllardır kütüphanemde okunmayı bekliyordu. Nedense içinde ilginç bir şey bulacağımı sanmıyordum. İtiraf edeyim belki de üzerindeki "15 TL değil, 4 TL" ibaresi kitabı biraz "ucuzlaştırmış" olabilir gözümde. Ama geçenlerde 160 sayfalık kitabı neredeyse bir günde okudum, zaten çok kolay okunan bir kitap. Secret, The Key ve benzeri kitaplarda açıklanan çekim yasasının hikayeleştirilmiş versiyonu diyebiliriz bu kitap için. Doğrusu çekim yasası kitapları bakliyatlarla yanyana satıldığı için dudak büktüğümüz kitaplar. Nedense her şeyin bu kadar kolay olacağına inanamıyoruz, "Ne yani ben evrene mesajımı gönderdim diye dileğim gerçek mi olacak?" diyoruz:)) İşte Tavşan Faktörü çekim yasasının prensiplerini, daha çok da maddiyat konusundaki prensipleri hikayeleştirmiş, üstelik bu şekilde yazıldığı için kahramanımızın da şüpheli yaklaştığı konularda kafamızdaki sorulara açıklama alabiliyoruz. Richard maddi açıdan oldukça zor durumdadır, onca çabasına rağmen ailesiyle çok zor şartlarda yaşamaktadır. Bir gün başını alır evden çıkar ve ormanda değişik bir deneyim yaşar. Burada kese kağıtları, tavşanlarda dolu garip dünyada yoldan geçen insanlarla yaptığı konuşmalar sayesinde çekim yasası hakkında bir sürü şey öğrenir. Çok özet bilgiler ve püf noktalar içeren bir kitap, okumanızı kesinlikle tavsiye ederim, her şey çok basit:)
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...