27 Nisan 2020 Pazartesi

Acayip Şeyler Örüyoruz Başımıza - V. Ferit Dedeağaçlı



 

 

“Sahipsiz Günlükler” sayfasını uzun zamandır instagramdan takip ediyordum. Sayfanın hikayesi oldukça ilginç, aslında hep de hayalini kurduğum şey. Bir sahaf olan “editörümüz” kendisine yıllar boyunca satılan kitap yığınları içinde keşfettiği 27 farklı kişiye ait günlüklerden parçalar paylaşıyor. Çoğu günlük 1950-1990 yılları arasına ait. Paylaşımlar yaklaşık birer paragraf. İşte editörümüz instagram paylaşımlarını bir kitap haline getirmiş. Kuzey Işığı Yayınları’ndan çıkan kitap 126 sayfa, sonunda alıntıların gerçekliğinin bir hukuk insanı tarafından değerlendirildiği kısa bir mektup da var. Bu arada kapak tasarımını da çok beğendim ben, Umut Durmuşoğlu hazırlamış. Zevkle bir günde okuyup bitirdim kitabı, ama keşke günlüklerden en azından birkaç tane de fotoğraf koysalardı, o düşünceler kimlerden çıkmış biraz daha fikir yürütebilseydik... Ferit Dedeağaçlı’nın kendisini tanıttığı yazıya da bayıldım, çok espriliydi; ”... İlk dört Ferit’in kimler olabileceği ve onlarla ne tür ortak kaderi paylaşmakta olduğunu düşünmek günlük hayatının olağan akışında önemli aksamalara yol açtı...” İyi ki ilk ismi C ile falan başlamıyormuş:)) Kısacası kitap edebiyat severlerin çok seveceği, günlüğün yazıldığı dönemle ilgili bir gündelik hayat ayrıntısını keşfetmekten mutlu olacağı, yazmayı düşünenlerin ilham bulacağı çok hoş bir eser olmuş, tavsiye ederim...:)

 



20 Nisan 2020 Pazartesi

Kefaret - Ian McEwan


 




İlk basımı 2005 yılında Can Yayınları’ndan çıkan kitap malumunuz sahaflarda bayağı pahalıydı, yeni basımını beklediğim kitap meğer 2018 Ekim’de YKY’den çıkmış, ikinci basımı da Ocak 2020’de yapılmış. 2007 Yapımı, başrollerinde James McAwoy ve Keira Knightley’in oynadığı çok başarılı bir film uyarlaması da mevcut kitabın.

 

325 sayfalık kitabı Püren Özgören çevirmiş. Ian McEwan 1948 doğumlu İngiliz yazar, bir çok da ödül almış. Benim de çok sevdiğim bir yazar. Bu kitabını da uzun zamandır merak ediyordum.

 

1935 yılında geçiyor olaylar; Tallis’ler zengin bir ailedir, üç çocukları Leon, Cecilia ve Briony’dir. Baba Tallis aynı zamanda evlerini temizleyen ve müştemilatta yaşayan Bayan Turner’ın oğlu Robbie’yi de himaye etmektedir. Robbie 23 yaşındadır ve evin çocuklarıyla beraber büyümüştür, ancak son zamanlarda Cecilia ile arasına bir mesafe girmiştir. Briony bir gün Cecilia ile Robbie arasında mahrem bir sahneye rastlamış ve bu, diğer başka şeylerle birleşince korkunç bir olaylar zincirini başlatmıştır.

 

Kitap 4 bölümden oluşuyor. İlk bölüm herşeyi başlatan olayları, ikinci bölüm bunun devamındaki gelişmeleri, üçüncü bölüm düğümün çözümünü, dördüncü bölüm de kitabın çerçevesinin tamamlanmasını temel alıyor’diyeyim.

 

Ben en çok ilk bölümü sevdim, Robbie’nin savaşta yaşadıklarını anlatan bölümde sıkıldım biraz, Briony’nin hemşirelik maceraları biraz daha iyiydi. Son bölüm de beni pek sarmadı açıkçası. Sonuç olarak film uyarlamasını daha çok sevdiğim belirterek size keyifli okumalar dilerim:)

 

 

 

 

13 Nisan 2020 Pazartesi

Teftiş - Josh Malerman



Karantina günleri başladığından beri okuma hızım arttı. Gerçi evde hayat çok yoğun, malum çocuklar da evde olunca, ödevdi, eğitimdi, ev işiydi derken bana pek bir zaman kalmıyor. Ama okuduğum kitaplar o kadar güzel ki, hızlıca bitiyorlar.


Teftiş de çok beğendiğim bir kitap oldu. Yazar Josh Malerman aynı zamanda bir grubun solistiymiş ama kitap kurtları ve sinema severler onu Bird Box (Kuş Kafesi) filminden hatırlayacaklardır, çünkü kendisi o filmin uyarlandığı Kafes romanının yazarı.


Teftiş’e gelecek olursak, İthaki Yayınları’ndan Nisan 2019’da çıkmış, çevirisini Aslı Dağlı’nın yaptığı roman 441 sayfa. Kapağına bayıldığımı da söylemeden geçemeyeceğim, hatta satın almamdaki en büyük etkenlerden biri.


Öncelikle, konu bence inanılmaz özgün ve ilginç; arka kapakta distopya diye geçiyor ama bunu gösteren pek bir işaret yok (filika oyunu dışında), ben türü psikolojik gerilim olarak tanımlarım. Arka kapakta çok ilginç tanımlamalar var; “Ölü Ozanlar Derneği’ni Tim Burton yönetse...”,   “Sineklerin Tanrısı’nı Shirley Jackson yazsa...” gibi.


Evet ipuçlarından anladığınız gibi kitapta bir grup çocuk var; Alfabe Oğlanları. Bir deney için doğumlarından itibaren yurtta özel eğitime tutulan, dış dünyada hastalıklaraın kol gezdiğine ve dünya üzerindeki tek cinsiyetin erkek olduğuna inandırılmış geleceğin dahileri olarak yetiştirilen 26 küçük oğlanımız var... Gerçekler ne kadar uzun bir süre gizli kalabilir? Peki bunun sonuçları ne olur?


Dediğim gibi kitaba bayıldım, merakla okudum. Sonu biraz vahşi geldi ama çok ilginçti. Kesinlikle bunun da filmi çekilebilir. Keyifli okumalar dilerim...
 



6 Nisan 2020 Pazartesi

Acıyla Çarp Kalbim - Amélie Nothomb


Amélie Nothomb çok sevdiğim bir yazar, şimdiye kadar birkaç kitabını okudum ve sade diline rağmen duyguları bir o kadar çarpıcı şekilde aktarışına hayran kaldım. Bu kitabını sevgili blogger arkadaşım Gülşah'ın bloğunda görünce hemen edinmeye karar verdim tabi.
Yazarın kitabı Turkuvaz Kitap'tan (eskiden Doğan Kitap'tan çıkıyordu), Aralık 2019'da çıkmış (mart ayının geldiğine inanamıyorum...), 127 sayfalık kitabı Fransızca aslından Ayşe Ece çevirmiş...
Kitabın anlatımı olayları özet geçme şeklinde. Kasabanın en güzel kızı Marie evlenir ve hazır olmadığı bir anda bebeği Diane doğar. Hep başrolde olmaya alışkın kadın kendisinden rol çaldığına inandığı minik bebeğine bir türlü ısınamaz. Ve çok hassas, olgun bir çocuk olan Diane, annesinin bu anlam verilemeyen davranışlarını ne yaparsa yapsın rasyonalize edemez, böyece hayatı önündeki bu derin boşluğa düşmemeye çalışarak geçer...
Kitabı anlatmak pek de kolay değil, 2 saatte okuyup bitirdim ve beni çok etkiledi. Yazarın kısmen otobiyografik romanlarından biri anladığım kadarıyla. Zaten son derece sıradışı bir kadın. Bir de Nothomb romanlarıyla ilgili yazılmış bir teze rastladım, o da ilginçti..:) Kısacası okumanızı önereceğim bir kitap oldu, keyifli okumalar dilerim:)



1 Nisan 2020 Çarşamba

Mutliş Yıllar Sanaaa - 10. Yıl Özel Programı :)


Pek keyifli günler geçirmiyoruz aslında ama benim için özel bir gün...
Eveeet, yine geldi yılın o özel zamanı, Okuma Günlüğüm'ün doğum günü, iyi ki doğdun sevgili blogum, 10 yılı bitirdin, neredeyse orta okula başlayacaksın :)) Şu an gerçekten çok mutluyum, 10 yıl uzun bir zaman, bu süre içinde tabi ki bir çok iniş çıkış yaşadım, ama bloğumu hiç ihmal etmemeye çalıştım ve  her zaman çok özel oldu benim için, sadece blogum da değil blog dünyası...  Her sene söylüyorum, olsun yine aynı şeyleri söyleyeceğim, bu güzel blogdan, bana hep destek olan sevgi dolu blogger arkadaşlarımdan dolayı büyük bir şükran duyuyorum, hepinize getirdiğiniz tüm güzellikler için çok teşekkür ediyorum, Okuma Günlüğüm ve siz değerli dostlarım iyi ki varsınız... Daha nice güzel yıllarda birlikte olmak dileğiyle...



Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...