30 Ağustos 2015 Pazar

Fi - Azra Kohen

Bu kitabı duymayan var mı? Sık sık karşıma çıkıyordu bu kitap ama nedense ilgimi çekmemişti, roman olduğunu bile bilmiyordum. Sonra bir gün eşim elind ebu kitapla geldi, yolda bulmuş:)) Ben de "bu bir işaret olmalı" dedim:)) Ertesi gün tatile gidecektik ve bu iyi bir tatil kitabı olabilirdi. Benim okuduğum 81. baskıydı, çok kısa bir sürede 81 baskı yapmış kitap, sadece kitapyurdu'ndan 10.000 adete yakın satmış, inanılmaz! Kitapla ilgili yorumları okudum hemen, "hayatımı değiştiren kitap", "iyiki yazılmış dediğim tek kitap"... İddiali yorumlar gerçekten. Büyük bir hevesle 600 sayfalık kitabı okumaya başladım.

Baş kahranımız ülkenin en meşhur kişilerinden psikolog, öğretim görevlisi ve showman Can Manay, bir gün ev bakmak üzere gittiği bir yerde yan evdeki genç bale öğrencisi Duru'ya aşık olur. Ama Duru okuldaki hocalarından biri olan yakışıklı Deniz ile birlikte yaşamaktadır ve nişanlı gibidirler. Hikayenin (asıl hikayeyle kesişemeyen) diğer kahramanları Bilge Can'ın okuldan öğrencisi ve asistanı, otistik abisine bakmakla yükümlüdür, Özge Can Manay ile yaptığı bir röportaj nedeniyle işinden olur, Ada Deniz'in okuldaki ona aşık öğrenicisidir, Göksel Ada'ya aşık bir dans öğrencisidir. Ana tema Can'ın Duru'ya kafayı takmış olması ve ne pahasına olursa olsun onu elde etmek istemesidir.


Resimde Azra Kohen'i görüyoruz.
Yukarıda bahsettiğim yorumları yapanlarla farklı şeyler okuduk sanırım. Evet Can Manay'ın psikolog olmasından dolayı "Kendinizi seçin. Ne pahasına olursa olsun kendinizi seçin!", "...çatlama cesareti gösteren tohumların...." gibi gibi bir sürü cümle var kitapta ama... bilmiyorum, belki de benim okumayı umduğum bu değildi. Grinin Elli Tonu'nu okumadım ama onun yerli versiyonu gibi geldi bana. Dediğim gibi karakterlerin hikayeleri kopuk kopuk, karakterler şablonla çizilmiş "kafayı sıyırmış takıntılı psikolog", "bilge şöfor", "silik ama çok zeki ve keşfedilmeyi bekleyen güçlü kız", "aşırı güzel ama aseksüel kadın" vs vs... Ayrıca yazım hataları, "yapacağım" yerine "yapıcam", "değil mi?" yerine "di mi?" hatta hatta "de mi?"!!!! Gerçekten okurken beni rahatsız etti. Bunlara "karakterin konuşma tarzını yansıtmak için" gibi bir bahane gösterilemez çünkü istisnasız bütün karakterlerin konuşmaları bu şekilde yazılmıştı. Aslında yazar kitap yerine bunu dizi senaryosuna çevirse daha iyi olurmuş, görsel olarak zengin bir kitap çünkü, gerçekten ilginç bir dizi olabilirdi. Zaten kitap hiç bir yere bağlanmadan pat diye bitiyor, seri Çi ve Pi olarak devem etmiş. İşte böyle, keyifli okumalar:)

24 Ağustos 2015 Pazartesi

Dört Anlaşma - Don Miquel Ruiz

Çok sevgili blogger arkadaşım Ege ile konuşurken kendisi bu kitabı okumadığımı öğrenince hemmen bana bir tane aldı:) Bu güzel kitapla tanışmama onun vesile olması gerekiyormuş demek ki:) Ruhsal gelişim, maneviyat gibi konulara ilgi duyup da bu kitabı duymamış, okumamış olan pek azdır herhalde. Ben de çok duymuştum ama nedense okumamıştım işte. Ötesi Yayınları'ndan Nil Gün çevirisi ile 1999 yılında çıkmış. Alt başlığı Toltek Bilgelik Kitabı.

Yazarımız bu dünyadaki yaşamımızı cennete çevirmek için kendimizle dört anlaşma yapmamızı söylüyor. Çünkü yaşamımız bilinçsizce yaptığımız anlaşmalardan oluşuyor, bu anlaşmalar da çoğunlukla ağzımızdan çıkan sözlerle oluyor. Bilinçaltımız ağzımızdan çıkan sözleri emir kabul ettiğinden söylediklerimiz kaderimiz oluyor. İşte ilk anlaşma da bununla ilgili, Kullandığınız Sözcükleri Özenle Seçin, böylece hem güzel ve olumlu anlaşmalar yaparsınız hem de diğer insanlarla olumlu ilişkiler kurarsınız.

İkinci anlaşma Kişisel Algılamayın. Bana göre en önemli anlaşma bu, çünkü biz her şeyi kişisel algılama eğilimindeyiz, başkalarının bize verdikleri tepkiler aslında kendileriyle ilgili. Yazar bunları çok güzel açıklamış, örneklerle çok iyi anlaşılıyor.

Üçüncü anlaşma Varsayımda Bulunma. Aslında üstteki anlaşma ile çok bağlantılı diye düşünüyorum, çünkü kişisel algılamak aslında aynı zamanda varsayımda bulunmak oluyor. Daha önce Byron Katie'nin Olanı Sevmek isimli kitabından bahsetmiştim, orada yazarın geliştirdiği "gerçekliği sorgulama" yöntemi de bu temele dayanıyor, "bu doğru mu?", "doğru olduğunu gerçekten bilebilir misin?" soruları ile aslında bize hiç bir şeyin (size öyle olduğu söylenmiş olsa bile) doğru olup olmadığını bilemeyeceğimizi göstermek istiyor. Gerçeklik sadece bizim zihnimizde.

Dördüncü anlaşma Yapabildiğinin En İyisini Yap. Bu zaten son derece açık, diğer bir deyişle Anı Yaşa, Şimdide Ol. Biz çoğunlukla ye geçmişte ya da gelecekte yaşıyoruz, ama tek gerçeklik şimdi. Şimdiyi yaşarsan mutlu olursun, bunun en iyi yolu da yaptığın herşeyden zevk alıp kendini vermek, yapabileceğinin en iyisini yapmak. Bu aynı zamanda kendine saygını göstermenin de bir yolu.

Bu dört anlaşmayı yapan kişinin mutlu olacağı apaçık. Bunun dışında kişinin korkularından kurtulması, ruhunu özgürleştirmesi için de yöntemler anlatılmış. Çok beğendiğim, faydasını gördüğüm bir kitap oldu. 122 sayfalık tam bir özet kitap, mutlaka okumanızı tavsiye ederim.

18 Ağustos 2015 Salı

Japon Ne Yapmış - Onur Ataoğlu

Japonya merakımı blogumu takip edenler bilecektir belki. Bu nedenle Japonya'yı Japonları anlatan kitaplara rastladıkça kaçırmıyorum. Onur Ataoğlu'nun Japon Yapmış (2010) ve Japon Ne Yapmış(2011)isimli kitapları da uzun zamandır okuma listemdeydi ama nedense bir türlü fırsatım olmadı. Neyse, demek ki kısmet bugüneymiş.

Japon Ne Yapmış, Çınar Yayınları'ndan 2011 yılında çıkmış, 223 sayfalık bir kitap. Yazarımız 2002 yılında Tokyo Büyükelçiliği Ekonomi Müşavirliği'ne tayin edilmiş, görevi 2006 yılına kadar Japonya'da yaşamasını gerektirmiş. Kitabında bu 3,5 yıl içinde ailesiyle edindiği Japonya tecrübesindeki gözlemlerini anlatmış. Yemek kültürlerinden tutun, festivallerine, hatta tuvalet düzenlerine kadar son derece ilginç bilgiler var. Ancak bunları kuru kuru değil son derece esprili bir şekilde anlatmış, dili çok sıcak, sanki karşınıza oturup sizinle sohbet eder gibi. Bir de dışarıdan kuru bir gözlem değil de kendi kişisel merakı ve girişimciliği ile malzemeyi de kendi bulup çıkarmış adeta. Örneğin Japon arkadaşının bile hiç duymadığı, Kurosawa'nın damak zevki üzerine kurulmuş "Restaurant 9638" isimli restorana bile gitmiş. Bir de söylemeyi unuttum, yazarın Japonya'da yaşam macerası aslında meşhur köpek Hachiko'dan dilediği dilek ile başlıyor, bu hikaye çok hoşuma gitti:) Kitabı çok sevdim, Japonlar ve Japonya üzerine çok şey öğrendim ve okurken çok eğlendim. 2013 yılında yazarın 3. kitabı Japon Yapmış, Türk Gezmiş de çıktı. Sırada yazarın diğer kitapları var. Bir de uzun zamandır takip ettiğim blogu Onur'un Seyir Defteri'ni de şiddetle tavsiye ederim. Keyifli okumalar:)

12 Ağustos 2015 Çarşamba

Holografik Evren - Michael Talbot

Ruh ve Madde Yayınları'ndan 1997 yılında çıkan kitap, 2004 yılında üçüncü baskısını yapmış. Yazar kitabında bol bol kuantumdan bahsediyor, birazdan da açıklayacağım gibi. Kurgu romanlar yazdığı gibi bu kitabı gibi spiritüel kitaplar da yazmış. Ve en ilginci 1991 yılında bu kitabı yazdıktan 1 yıl sonra, 38 yaşında lösemiden vefat etmiş. 480 sayfalık bu kitap 3 bölümden oluşuyor.

İlk bölüm Gerçeğin Şaşırtıcı ve Yeni Bir Görünümü, beyin ve evrenin bir hologram olduğunu fiziğe dayanarak açıklıyor. Özellikle kuantum teorisinde rol oynamış Bohr, Einstein ve Bohr gibi fizikçilerin bu konudaki ilişkilerine de yer vererek tarihsel gelişmeleri de anlatıyor.

Zihin ve Beden ismindeki ikinci bölümde insan zihninin gücünden bahsederek düşüncelerimizle hayatımızı, bedenimizi ve yaşadığımız olayları değiştirebileceğimizi anlatıyor, bu bölümde kendisinin ve diğer insanların bu konulardaki deneyimlerine de yer vererek ağzınızı açık bırakacak bilgiler aktarıyor. Örneğin zihnimizle istediğimiz bir şeye kavuşmak, geleceğe yön vermek mümkün, peki aynı şekilde geçmişi bile değiştirebileceğinizi biliyor muydunuz? Bir örnek vereyim, mesela yapılan bir deneyde (bu arada kitapta bahsedilen örneklerdeki kişiler vb. ilgili bilgiler kitabın arkasındaki notlar bölümünde yer alıyor, yani bahsedilenler "anonim" veriler değil) bas ve tiz seslerden oluşan ses kayıtları dinletilen deneklerden tiz seslerin süresini uzatmaya odaklanmaları istenmiş, sonuçta hali hazırda yapılmış olan bir kayıdı değiştirmeye çalışmaları isteniyor ve deney sonunda gerçekten kayıttaki tiz seslerin süresinin arttığı görülüyor, gerçekten çok ilginç! Zihnimizi kullanarak sağlığımız üstünde de çok olumlu sonuçlar alabileceğimiz yine örneklerle anlatılmış.

Üçüncü bölüm Uzay ve Zaman ise aşağı yukarı kitabı özetler nitelikte genel bir bölüm, doğrusu son bölümde biraz sıkıldığımı itiraf edeyim. Bu bölümde beden dışı deneyim, ölüme yakın deneyimler gibi konulara da yer verilmiş. Kitap gerçekten bu konuda bulabileceğiniz en ilginç ve kampsamlı kitaplardan birisi. Yazarın teşekkür sayfasında gördüğünüz isimlerin hepsi felsefe, tıp ve fizik doktorları. Sonuç olarak ben kitabı çok beğendim, alanındaki öncülerden olduğunu söyleyebiliriz. Konu ilginizi çekiyorsa mutlaka tavsiye ederim, keyifli okumalar.

6 Ağustos 2015 Perşembe

Art Journal - Bölüm 5

Uzun bir aradan sonra Art Journal'e geri döndüm. Aslında uzun bir ara da sayılmaz, sadece 6-7 aylık bir ara diyelim. Anne olduktan sonra bebeklerim için bir defter oluşturmak istedim. Bebeklerim 6 aylıkken yani Mayıs 2014'te başladığım defteri daha dün yani Ağustos 2015'de bitirdim. Her zamanki gibi çok yorucu bir çalışma oldu, hele sona yaklaşınca insan "aman şunu da yapayım da bitsin," diyor. Ama bebeklerimin büyüyünce bu defteri okurkenki hallerini kafamda canlandırmak her şeye değiyor:))

Defter olarak her zaman kullandığım Lipe Collection 140 gr. A5 eskiz defterini kullandım, özellikle kalın spirali ile gittikçe şişen defteri sorunsuz kullanmanızı sağladığı için bence tam bu işe göre bir defter. Buldukça alıp bir kenara koyuyorum bu defterden:) Görseli Hobi24 mağazasının sayfasından buldum. Geri kalan malzemlerimiz de bildiğiniz gibi neredeyse tüm kağıt ürünler:)) Zaman zaman ebay'den aldığım scrapbook malzemelerinin, "efemeraların" oldukça güzel sonuçlar verdiğini de ekleyeyim, öyle güzel şeyler var ki gerçekten saatlerce bakarak keyifli zaman geçirmek mümkün:) Ama sonuçta hiç hazır malzemeniz olmadan da yaratıcılığınızla harikalar çıkartabilirsiniz ortaya.

Yukarıda kapağı görüyorsunuz, uygun renk ve dokuda -nispeten tok kumaşlar- bir kumaşın altına elyaf koydurup terzide kapitone diktirdim, boncuklar, danteller ve kadife kurdele ile süsledim, orta kısma da bebeklerimin bir fotoğrafını koyup etrafını yine boncuklarla süsledim. İşte böyle. Şimdi sizi defterimden bazı seçme sayfalarla başbaşa bırakayım. Fotoğraf kalitesi malesef iyi olmadı, kusura bakmayın:)Fotoğrafların üzerine tıkladığınızda büyük versiyonları açılıyor. Fotoğraflara kamuflaj uyguladım bir de, kediciklerin, minionların, kalplerin altında benim minişlerim var:)) Bakalım bir sonraki art journal hevesi kaç ay sonra gelecek:))










1 Ağustos 2015 Cumartesi

Bir Sanatçı Gibi Araklayın - Austin Kleon

Austin Kleon bir yazar, şair ve müzisyen. Kendisi özellikle yaratıcılıkla ilgili yazdığı bu kitabıyla meşhur oldu bildiğim kadarıyla. Genç yaşına rağmen yaratıcılıkla ilgili süper tespit ve tavsiyelerini Bir Sanatçı Gibi Araklayın kitabında toplamış, tam bir cep kitabı. Mesela yazmak isteyenlere hep "en iyi bildiğinizi yazın" derler ya Kleon "okumak istediğiniz kitabı yazın," diyor. Çok da anlatılacak bir kitap değil, eğer yaratıcılıkla ilgileniyorsanız tavsiye ederim bu kitabı, ben ilham verici buldum. Bu arada kitap ilginizi çektiyse Hikmet Hükümenoğlu'nun blogundan hem kitapla hem de yaratıcılıkla ilgili şu ve şu yazılarını okuyabilirsiniz. Keyifli okumalar.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...