31 Ağustos 2020 Pazartesi

Turtanın En Tatlı Yeri - Alan Bradley


Pegasus Yayınları'ndan 2016 yılında çıkmış kitabımız 352 sayfa, çevirisini Özgür Umut Hoşafçı'ya ait. Sanıyorum ödüllü kitabımız.

1950 yazında İngiltere'de küçük bir kasabada geçiyor kitabımız. De Luce ailesi Buckshaw malikanesinde yaşayan köklü bir ailedir. 11 yaşındaki Flavia zehirlere ve kimyaya meraklı, sıradışı bir çocuktur. Bir gün evlerinde bir cinayet işlenir, cinayetin Flavia'nın babası ile ilgisi tespit edilir. Böyle olunca cinayeti çözmek Flavia'ya düşer...

İlginç bir kitaptı ama beni sürüklemedi... Keyifli okumalar dilerim.

 


24 Ağustos 2020 Pazartesi

Bukalemun - Nuray Atacık


Yazarın daha önce Fener Balığı kitabını okumuş ve çok beğenmiştim. Bukalemun 2019'da Oğlak Yayınevi, Maceraperest kitaplar serisinden çıkmış. Yazarın ikinci ve son kitabı, 416 sayfa.

Olaylar ilk kitaptan iki yıl sonra geçiyor. Kahramanımız Murat Karasu artık Burdur'da görev yapmaktadır. Antalya'da kızını ziyaret ettiği bir bayram tatilinde, gizli bir numaradan kayıp şahıs konusunda bir yardım çağrısı alır.

24 yaşındaki Yeşim, Antalya'da tatildeyken, uzun zamandır görüşmediği kuzenini ziyarete gider ve kaçırılır. Olayı çözmek Murat'a düşer.

Yazar yine o kadar gerçekçi anlatıyor ki olayları, okumakta zorlandım açıkçası. Konu yine ilginç diyebilirim, bu sefer hackerların dünyası aralanmış ama ilk kitaba göre daha soğuk ve sönük.

Yine de polisiye severlere tavsiye edilir, keyifli okumalar...



17 Ağustos 2020 Pazartesi

Fener Balığı - Nuray Atacık


Yine severek takip ettiğim Arakolpa Blogu’nda görüp okumaya karar verdiğim bir kitap...Oğlak Yayınları’nın Maceraperest Kitaplar serisinden muhteşem bir polisiye ile karşı karşıyayız... Nuray Atacık, 1967 İstanbul doğumlu, İTÜ Elektrik Mühendisliği mezunu ve 25 yıl da mesleğini yapmış. Bu da -inanılmaz ama- yazarın ilk romanı. 500 sayfalık kitabımız 2017’de çıkmış. Hikayemiz bir taraftan orta yaşlardaki kendini yoktan var etmiş ama fırsatları da asla kaçırmayan hırslı iş adamı Barlas Türkkan üzerinden ilerlerken, bir yandan da İstanbul Emniyeti Cinayet Bürosu ekibi ve üzerinde çalıştıkları bir torbacı cinayeti üzerinden ilerliyor. Cinayet Büro ekibinin 4 üyesi üzerinde de durmuş yazar. Onların hayatları, yaşadıkları ilişkiler, gizli kalmış arzuları... Bir kere kitapta satır aralarında özellikle polislikle ilgili bir hayli bilgi var, yazarın ya çok yakını bir polis veya bayağı derin bir araştırma yapmış dedim, bu durum kitaba çok büyük bir artı katıyor, bu gerçekçilik size adeta gerçek bir olayın içindeymişsiniz hissi veriyor... Cinayet 350 sayfa civarında çözülüyor ama gizem çözülmüyor, öyle çetrefilli bir durum var ki kitabın sonunda ben hala netleştiremedim. Ama bu, okuma keyfinizden bir şey götürmüyor. Sonuç olarak, kitabı çok sevdim, 500 sayfa 2 günde su gibi aktı. Kitabın devamı da varmış, Bukalemun aynı ekibin çözmeye çalıştığı başka bir olay üzerine sanıyorum. Polisiye severlere Fener Balığı’nı şiddetle öneririm...

10 Ağustos 2020 Pazartesi

Kitapçı Dükkanı - Deborah Meyler




Bu kitabı bana babam almıştı, açıkçası bana “yüzeysel” göründüğü için normalde almayı tercih etmeyeceğim bir kitap. 2016 basımı ve sanırım o yıldan beri de kitaplığımda bekliyordu. Sayfaları sarı beneklerle dolmuş...

Evet, Sonsuz Kitap’tan (Yakamoz Yayınevi) çıkmış 430 sayfalık kitabımızı Özde Nesil Gezici çevirmiş.

Konu çok spoilerli, bundan sonrası için dikkatli olunuz. ahramanımız Esme Garland, Cambridge mezunu, 23 yaşında güzel bir İngiliz’dir. Columbia Üniversitesi’nde burslu olarak sanat tarihi okumaktadır. Bir gün tesadüfen tanıştığı 33 yaşındaki yakışıklı, zengin ve son derece etkileyici Michelle ile bir kaç haftalık bir ilişkisi vardır. Ama hamile olduğunu öğrenince hayatı çok garip bir hal alır. Michelle’e bunu söyleyemeden ayrılırlar. Esme para kazanmak için çok sevdiği, ikinci el kitaplar satan The Owl’da çalışmaya başlar. Kitap beni sürekli ters köşeye yatırıp durdu. Ve ilginç bir şekilde mutlu sonla bitmiyor...

Kitapla ilgili yorumlara baktığımda Esme’nin gurursuz davranışlarını eleştirip durmuşlar. Esme gerçektende sürekli bir sabır testine maruz bırakılıyor. Bu kadar zor durumda olmasına rağmen, annesi ve babasından yardım isteyebilecekken Michelle’in ağzının içine bakmayı tercih ediyor...

Sonunda ne olacak diye merak edip okudum, gerçi dediğim gibi yüzeysel bir kitap değil ama... Hele sonunda olanlar, neydi o öyle? Yani ne desem bilemiyorum, dediğim gibi okunabilir bir kitap ama yazar nasıl bir ruh hali ile yazmış merak ettim... Keyifli okumalar dilerim...


3 Ağustos 2020 Pazartesi

Evvel Zaman İçinde - Tom McNeal





Pegasus Yayınları’ndan eylül 2016’da çıkmış kitabımız 357 sayfa, çeviri Büşra Balcan’a ait. Kitap National Book Award finalistiymiş bu arada.


Jeremy 15 yaşında kendi haline bir gençtir. Peri masallarına düşkün annesi onu ve eşini terk ettiğinde geride masallarla dolu bir kitaplık bırakmıştır. Jeremy’nin büyük sırrı küçüklüğünden beri ona, ünlü masal toplayıcısı Jacob Grimm’in hayaletinin eşlik etmesidir. Bu arada deli dolu Ginger da Jeremy’den hoşlanır. Bir gün Jeremy Ginger’ın gözüne girmek için, o ve arkadaşlarıyla kendi halindeki İsveçli fırıncı Sten’in evine şaka olsun diye gizlice girerler ama Jeremy yakayı ele verir. Bu olay efsanevi Prens pastalarını pişiren Sten ile ilginç bir dostluk kurmalarına sebep olur.


Sürpriz sonuyla hoş, kolay okunan bir kitaptı. Ama sanırım belki hikayeyi Jacob Grimm’in anlatışından dolayı hikayede bir soğukluk vardı, Jeremy’e de tam ısınamadım. Yine de gerçekten masal gibi, hoş bir kitaptı, tavsiye ederim, keyifli okumalar...


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...