4 Ekim 2011 Salı
Bir Dinozorun Gezileri - Mina Urgan
Geçenlerde yapılan Sahaf Festivali'nden almıştım Mina Urgan'ın "Bir Dinozorun Anıları" isimli kitabını. Mina Urgan'ı ilk defa İngiliz Edebiyat Tarihi serisiyle okumuştum, o yazımda da belirttiğim gibi yazarın dili o kadar akıcı, o kadar samimi ki, sanki yazdıklarını karşınıza oturmuş anlatıyormuş gibi. Gerçekten bu kitabında da aynı şekilde üslubu. Mina Urgan 1916 doğumlu ve genç yaşından itibaren gerek yurt içi gerek yurtdışı pek çok yeri gezmiş. Bu gezilerinde hem çevreyi hem de Mina Urgan'ın karakterini yakından tanıma fırsatı buluyoruz. Örneğin Türkiye'de Mavi Tur'u başlatan kişilerden birisi Mina Urgan. Hocası değerli bir akademisyen ve yazar olan Sabahattin Eyüboğlu daha çok Ege ve Akdeniz'de yaşamış eski uygarlıkları yakından tanımak ve biraz da eğlenmek amacıyla eski bir tekneyle Ege ve Akdeniz koylarına bir gezi düzenliyor ve bu geziye katılacakları aydın kişiler, sanatçılar arasından özenle seçiyor. Bu gezilerde eğitimler ağır basıyor, gezilecek yerlere varmadan önce gemide o yerlerin tarihi hakkında bilgi veriliyor. Geceleriyse bütün günün yorgunluğu eğlencelerle atılıyor.
Dediğim gibi Mina Urgan'ı yakından tanıyoruz onun düşüncelerini hayat görüşünü öğreniyoruz. Kendisi her şeyden önce eşitliğe önem veriyor, ırkçılık dünyada en nefret ettiği şey, son derece insancıl ve hoş görülü birisi. En sevdiğim özelliğiyse hayattan zevk almasını ve küçük mutlulukları görmesini bilmesi. Özellikle yurt dışı gezilerinde her zaman az parası olduğu için küçük mutluluklarına yer vermiş, örneğin güzel bir parkta yağmur yağarken büyük bir ağacın altında ıslanmadan oturmaktan ne kadar keyif aldığı gibi... Hayatta mutsuz olacak şeyleri bulmanın ne kadar kolay olduğu halbuki esas zor ve değerli olanın mutlu olabilmek olduğunu söylemiş, ne kadar doğru.
Yalnız mesela kendisine pek yakıştıramadığım bir iki şeye de rastladım, beni en çok hayal kırıklığına uğratan, yine bir mavi turda buzları bitince yanlarındaki lüks Fransız teknesinden buz istemek üzere tiyatrocu bir arkadaşlarının genç kızına en küçük bikinisini giydirip süsleyip püsleyip tekneye buz istemeye göndermişler, Fransız buzları vermiş bir de "Bu değiş tokuşta kızı bana vermeyecek misiniz yoksa?", diye de sözde espri yapmış. "Ne var ki, o gece içkilerimizi soğuk içebildiğimiz için, söylediğine pek aldırmadık," demiş Mina Urgan. Doğrusu onun kadar duyarlı, eşitlikçi ve "aydın" birine hiç yakıştıramadım böyle bir davranışı. Devam edecek olursak, Mina Urgan ne lükse, ne süse, ne giyim kuşama önem vermemiş, insani değerlere önem vermiş sadece, bir zayıf noktası midesine çok düşkün olması:) Gezdiği yerleri de çok güzel anlatmış, bazı yerlere bir kaç defa giderek oradaki değişimlerden de bahsetmiş, dolayısıyla kitap bir çırpıda okuyabileceğiniz hem güzel bir anı kitabı hem de güzel bir gezi kitabı, tavsiye ederim:)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Bir Dinazorun Anılarını okumuşmuydun Eren? ben onunla tanımıştım Mina'yı ve ikinci kitabıda çıkar çıkmaz almıştım. Gerçekten çok keyifli ve o döneme ışık tutan romanlar..
YanıtlaSilEvet Aslıcım, sırada Bir Dinozorun Anıları var, teşekkür ederim:)
YanıtlaSilBen de bu yıl okudum Bir Dinazor'un Anıları'nı. gerçekten keyifli bir kitaptı, benim de en çok ilgimi çeken; hastalıklarına rağmen yeme ve sigara alışkanlığından vazgeçememesi ve hastalıklarıyla adeta dalga geçmesi...
YanıtlaSilEvet o yazini okumustum, Mina Urgan hastaliklara bile meydan okumus:)
YanıtlaSilçok merak ettim okuyacaklarım listesine eklendi :)
YanıtlaSilSevgili Ezgi, gerçekten güzel bir kitap, güzel ülkeleri Mina Urgan'ın gözünden gezmek zevkli bir deneyim, keyifli okumalar:)
YanıtlaSilEvet gerçekten güzeldi, zaten Mina Urgan'ın anlatım dili de çok güzel, yorumunuz için teşekkürler:)
YanıtlaSil