12 Aralık 2015 Cumartesi
Aşık Kadınlar – D. H. Lawrence
Aşık Kadınlar 1916’da yazılmış olduğu halde erotik bulunduğu için ancak 1921’de yayınlanabilmiş. Yazar bunu en tipik en güzel eseri kabul etmiş –herhalde o zamana kadar yazmış oldukları arasında- ve romandaki Ursula’nın Frieda, Birkin’in ise kendisini anlattığını itiraf etmiş.
560 sayfalık kitabımızın konusuna gelirsek, İngiltere’de geçiyor hikaye, endüstri devrimi hızla devam etmektedir, içinde madenler olan ve çoğunluğunun maden işçisi olduğu kasabada Ursula Brangwen 20’li yaşlarda genç bir öğretmendir, kız kardeşi Gudrun ise sanat çevrelerinde az çok tanınmış bir heykeltraştır, uzun ca bir aradan sonra Shorthands kasabasına ailesinin yanına dönmüştür. İki kız kardeş birbirleriyle son derece uyumlu ve yakındır. Gudrun aslında Londra, Paris gibi büyük şehirlerdeki sanat ortamlarından sonra kasabayı biraz sıkıcı bulmakla birlikte maden ocaklarının birinin sahibinin varisi zengin ve son derece erkeksi bir yakışıklı olan Gerald’ı gördükten sonra fikrini değiştirir. Bu arada ablası Ursula’da zarif, yakışıklı ancak Gerald kadar erkeksi değil de biraz daha ince yapılı, düşünce dünyasına daha yakın olan müfettiş Rupert Birkin’den hoşlanmaktadır. Ancak arada onun uzatmalı gayri resmi sevgilisi Hermione vardır. Kısacası roman bu dört farklı karakterin ilişkilerinin dinamiği üzerinedir.
Ursula nispeten daha yumuşak başlı ve uysal olmakla birlikte yine de bir kadının yerini, evliliği, aşkı sorgulayan düşünen bir kadındır, aşk onun için önemlidir, onu bulmak ve yaşamak ister.
Gudrun aşkı, evliliği çok da önemsemeyen, kendi ayakları üstünde durmayı, bağımsızlığı bunlardan üstün tutan daha vahşi ve hesaplı bir kadındır.
Gerald her zaman hayran olunan, yakışıklı, güçlü, zengin bir erkektir, aşkı merak etmekle birlikte gurur onda daha ağır basar, aşk konusunda kafası karışıktır, çok da ona göre bir şey değildir aşk, onda tutku ağır basar.
Birkin belki de içlerinde en karmaşığıdır, Ursula ile aşkı tanıyıp kabul etmek zorunda kalır ama onun esas aradığı aşktan öte bir şeydir, bir kadınla kurulabildiği gibi erkekle de kurulabilir bu bağ, kafaca uygunluk, her yönden bir bütünleşmedir onun aradığı. Bu açıdan bir kaç yerde okurları da şaşırtır.
Kitapla ilgili değerlendirmeme gelecek olursak, doğrusu kitabın ilk kısımlarında pek çok konuyu tartışıyor karakterler, açıkçası bu düz konuşmalar beni biraz sıktı, ama kitabın ikinci yarısından sonra olaylar gelişmeye başlayınca ben de kitaptan daha çok tat almaya başladım. Hoş bir kitap olmakla beraber en başta da dediğim gibi Lady Chatterley’in Sevgilisi’nin yerini alamaz benim için. Yine de güzel bir edebiyat eseri tabi ki. Keyifli okumalar.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
teşekkürler.
YanıtlaSilben teşekkür ederim:)
SilKitaplardaki düz konuşmalar beni de çok sıkıyor
YanıtlaSilbence de haklısınız, belki bazı yerlerde gerekli ama okuru sıkabiliyor, sevgiler:)
SilÇok teşekkür ederim güzel yorumunuza, gerçekten güzel, ilginç bir kitaptı, sizin yorumlarınızı merak ediyorum kitapla ilgili, keyifli okumalar dilerim:)
YanıtlaSilheeeey bunun filmi de var izleseneeeee :)
YanıtlaSil1969 yapımı değil mi? izleyeyim evet, bilmiyordum, sağ ol:)
SilGüzel yorumunuz için çok çok teşekkür ederim... Ters Düz'ü okuyunca yorumlarınızı blogdan yazılı olarak veya post olarak bekliyorum mutlaka... Çok sevgiler... :)
YanıtlaSilRica ederim, tabi ki, en kısa zamanda inşallah, sevgiler:)
Silhımm demek bu diğerleri kadar tatmin etmedi , dikkate alarak okumalı :D
YanıtlaSilOkumadıysan önceliği Lady Chatterley'in Sevgilisi'ne vermelisin bence, sevgiler:)
Sil