24 Ağustos 2016 Çarşamba
Körburun - Hikmet Hükümenoğlu
Körburun İstanbul'daki Prens Adaları'nın onuncusu, ama tabi yazarımızın romanı için kurguladığı hayali bir ada. Hikayemiz sondan başlıyor, 1990 yılında öğretmen Onur adaya yeni gelmiştir ve ev aramaktadır, ona ev bulmak adanın tek emlakçısı Neco'nun kızı Aslı'ya düşer. Onur da Aslı'yla konuşmak istiyordur çünkü öğrencisi Alper (Aslı'nın erkek kardeşi) bir süredir kayıp olan Seher'i gördüğünü iddia etmektedir. Seher'in kayboluşu bütün adanın dilindedir. Seher kim midir? Adanın tek otelinin sahibesi Meral Hanım'ın gelini. Peki ama Meral Hanım gibi sosyetik bir kadının yolu, içinde yaşayanlardan başka herkesin unuttuğu bu ıssız Körburun'a nasıl düşmüştür? Hadi onu geçelim, Hayri Engintaş gibi bir adamla nasıl olmuş da evlenmiştir? İşte bunları öğrenebilmek için 1960'lara gitmemiz lazım. Henüz bir genç kızken yaşadığı hangi olaylar hazırlamıştır Meral Hanım'ın bu korkunç kaderini? Diğer taraftan Sedef gibi esasen adaya ait olmayan bir kızın da yolunun adaya düşmesi beklenmedik bir şeydir. O neler yaşamıştır acaba? Bunun için 80'lere gitmemiz lazım.
İşte gördüğünüz gibi Körburun dopdolu bir roman. Ben tam anlamıyla bayıldım. 589 sayfalık romanı okumam 4-5 gün sürdü, eğer evde olsaydım herhalde 2 günde bitirirdim. Üstelik bu kadar uzun romanı okurken tek bir sayfasında bile sıkılmadım, hatta bazı bölümlerin kısa olmasına üzüldüm. 1960'larda geçen kısım özellikle harikaydı, Reyhan ve Meral'in maceralarının biraz daha uzun olmasını isterdim. 1963'te 6-7 Eylül olaylarına benzer bir olay yaşanıyor adada. Okurken kanınızı donduracak muhteşem bir bölüm. Üstelik o kadar çok karakter var ki romanda, hepsinin de önemli görevleri var kurgu açısından, yazar adeta bir orkestrayı yönetir gibi muhteşem bir uyum içinde kendi parçalarını çalmasını sağlıyor kahramanlarının. Romanı bitirdikten sonra başa dönüp ilk bölümü tekrar okudum. Uzun roman okumayı seven bir insanım. Yazarımız bir de yaklaşık 100 sayfayı çıkartmak zorunda kalmış romandan, keşke çıkarılmasaymış dedim, buradan editörlere duyurulur:)
Unutmadan şunu da ekleyeyim, yazarımızın bir imza olarak her romanında yerini alan, dar bir geçidin açıldığı o ıssız meydan ve meydandaki o garip sahaf bu romanında da var. Bu durum benim çok hoşuma gidiyor:)
Aslında uzun uzun üzerinde düşünmek konuşmak istediğim bir roman, beni çok etkiledi, ama sürprizleri bozmayayım. Kısacası romanı çok beğendim, siz de okuyun, pişman olmayacaksınız, hatta çok memnun kalacağınza eminim:) Bakın burada yazar bir de kendisi anlatıyor Körburun'u. Keyifli okumalar dilerim:)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Geçen hafta kitapçıda görüp okumaya karar vermiştim, ki yazardan ilk okumam olacak:) siz de çok güzel anlatmışsınız (konu kısmını okumadım kitaptan sonra dönüp bakacağım) elinize sağlık sevgiler:)
YanıtlaSilKendimi tuttum Gül Hanım, fazla anlatmadım:) siz de okuyun da rahatça kitabı konuşalım sizle, çünkü okuduktan sonra bol bol konuşmak istiyor insan:)) seveceğinize inanıyorum, keyifli okumalar dilerim, sevgiler:)
SilUmarım siz de beğenirsiniz:) yokum..:) yorumunuz için teşekkür ederim, sevgiler:)
SilBilhassa eski okurlarımın kitabı beğendiğini duymak çok mutlu ediyor. Ne kadar güzel şeyler yazmışsınız, çok teşekkür ederim.
YanıtlaSil:) Bize bu kadar güzel bir kitap okuttuğunuz için biz teşekkür ederiz, sevgiler:)
SilBen bu yazarı hiç duymamıştım. Kendimi çok cahil hissettim. Ama okuyacağım :)
YanıtlaSilyorumunuza geç cevap yazdığım için kusura bakmayın öncelikle:) deneyin, beğeneceğinize inanıyorum, keyifli okumalar dilerim, sevgiler:)
Silhımmmm konu güzelmiş o sahaf da :) okunurmuş evet. listeme bi alayım bakalım :)
YanıtlaSilEvet Deepcim sen 2 günde okur bitirirsin, o kadar akıcı ki:)
Silbu yazarı senden duydum ve okunacaklarım arasında :D
YanıtlaSilBeğeneceğini umarım Eylem'cim, sevgileR:)
Sil